AKP’nin bu yaklaşımı Alevilerin bir takım yanlış politikalarını görmek gerektiğini de ortaya çıkarmıştır. Dersim’deki AKP müdahalesi, AKP’nin fırsat bulduğu her yerde Aleviliği biçimlendirmek istediğini ve bundan geri durmayacağını göstermiştir. AKP politikasının bir ayağı da Aleviliğe şekil vermektir. AKP Kürtleri Türk, Alevileri de ‘Müslüman-Hanefi’ yapmayı varlık gerekçesi olarak görmektedir. Bu iki konu Kemalistlerin vazgeçilmez amacı olduğu halde tam başaramadılar. Türk ulus devletinin kendisi için nihai başarı gördüğü bu iki sonuç, Erdoğan ve AKP nihayete vardırarak Kemalistlerin ve CHP’nin tam başaramadığını başararak tarihe geçmek istemektedir.
Aleviler Dersim’deki müdahaleyi oldukça duygusal ve tepkisel eleştirilerle ele almaktadırlar. Bu mesele AKP’li ya da CHP’li adamların Aleviliğe yaklaşımı kadar Alevilerin kendi inançlarına ve inanç mekanlarına yaklaşımıyla bağlantılı da ele alınmalıdır. Daha önce CHP’lilerin şimdilerde ise AKP’lilerin Aleviliğe yaklaşımları kimseyi şaşırtmamalıdır. AKP’li din görevlisinin Aşure Lokmasında ‘siz dua okumasını bilmiyorsunuz ben dua edeyim’ manasındaki çıkışına dar ve sekter yaklaşanlar, Türk devletinin her meşrepten Alevilere bakışını ve Aleviliğe yaklaşımının derin amacını tam olarak bilmiyorlar. Ayını Aşure Lokmasında Semsur (Adıyaman) AKD etkinliğinde konuşan ‘Dede’lere bakılırsa Erdoğan ve AKP müdahalesinin içerden desteklendiğini ve Aleviler içinde kümelenen, devletten dede maaşı ve cemevine maddi destek verilmesini doğru bulanların Aleviliği getirdiği ya da getirmek istediği noktanın kendisi olduğu çok rahatlıkla görülecektir. Dolayısıyla Dersim’deki olaya Alevilerin daha geniş bir çerçevede bakmaları gerekmektedir. CHP’nin Aleviler içinde zeminini hazırladığı ve Erdoğan-AKP’nin adım adım pratikleştirmek istediği asimilasyon saldırısının derin ve kapsamlı olmasından ötürü dar ve tepkisel yaklaşım Alevilere ters dönecektir.
Bir kere Dersim gibi Kürt Rêya Heq inancının ve tüm Aleviler için kutsal bir merkezde Alevilerin inançlarına uygun bir Cemxane yapmamaları büyük bir sorun ve eksiklik olarak görülmelidir. Asıl sorun budur. Ve Dersim’de Cemxane yapılmadıkça bu türden sorun ve sorunlar devam edecektir. Aleviler ‘nasıl olurda Dersim’de Rêya Heq ocaklarınca hizmet için kullanılan bir Cemxanemiz yoktur’ sorusunu sorup yanıtlamak durumundadırlar.
İkincisi, son yıllarda Aleviler içinde kimileri ‘devlet cemevlerine maddi destek sağlasın’ diyorlar. Dersim’deki Cemevi devletten maddi destek isteyen Alevilerin ne kadar yanlış ve yanılgılı bir talepte bulunduklarını bir kez daha göstermiştir. Dersim’deki Aşure Lokmasını özünden uzaklaştıran devlet müdahalesi ‘parayı veren düdüğü çalar’ meselesidir. Hem devletten para istemek hem de devlet Aleviliğe müdahale edince kızmak çok doğru ve haklı bir tutum değildir. Devlet bir inanca el atınca kendine göre biçim vermekten geri durmaz. Bu sadece Alevilik için de değil İslam inancı içinde geçerlidir. Doğrusu Alevilerin devletin diyanetten de elini çekmesini istemesiyken Alevilerden bir kesimin son yıllarda ısrarla ‘Cemevlerine maddi destek dedelere maaş’ talebiyle kendilerine de dokunmasını istemesi, Aşure Lokmasındaki sonuca yol açmıştır. Bunun için Aleviler AKP’liden önce kendilerini eleştirmelidir. Aleviler bunun daha işin başlangıcı olduğunu da bilmeleri gerekir. Devletle ilişkilenince inancı yolundan çıkarıp bozmanın varacağı boyutu kestirmenin zor olduğu da bu olayda görülmüş oldu.
Dersim ‘Cemevi’ndeki Aşure Lokmasını bozan yaklaşım ile Dersim’deki kutsal mekanları yakma aynı saldırıdır. Kutsal mekanları yakmak ile Aşure’nin anlamını bozmak aynı kafanın ve stratejinin eseridir. Dersim kutsal mekanlarını yakan devlete karşı Kürt şehri olduğu için ses çıkarmayan Aleviler, Dersim ‘Cemevi’ndeki olayın gelişmesine cesaret vermiş, zemin sunmuştur. ‘Yetmiş iki millete bir nazardan bakan’ Alevilerin önemli bir kesiminin Kürt Rêya Heqilere bakışı Alevice olmadığı müddetçe AKP’lilerin önü alınamaz.
Demem o ki bu süreçte Alevilerin kendilerine dokunması doğru ve sonuç alıcı olacaktır. Sürekli dışındakilerini eleştirmek, sorun ve eksikliğini görmemek kendini mağdur görme psikolojisidir. Bu çağda kimse mağdur değildir. Bu kadar bilinç ve örgütlenme olanağı varken bu imkanı kullanmak yerine mağduriyet mazlumiyet içindeyim demek doğru değildir. Hiç bir Alevi çaresiz değildir. Kürt Rêya Heqiler ise büyük bilinç ve örgütleme tecrübeleri orta yerde duruyorken bunu göremiyorsa kendilerine söylenecek söz yoktur. Dersimliler kendileri için bir Cemxane inşa edemiyorsa durum çok daha vahim demektir.
Bu çağda artık Alevilerin ‘kimliğimiz ve inancımız için ne yapıyoruz’ demeleri gerekir. Alevi anne ve babalar çocuklarını Aleviliğin gereklerine göre eğitebiliyorlar mı sorusunu sorup tartışmak bu çağın insanına yakışır. Aleviler, Alevilik ile aralarındaki ilişkiyi öz ilkleri temelinde tartışırlarsa kendilerini ve inançlarını var edebilirler. Örneğin Dersimlilerin kendi kültürlerine ve inançlarının öz değerlerine uygun cem olacakları bir Cemxane yapmaları çok mu zordur? Bu şimdiye kadar neden yapılmadı özeleştirisini verip, hemen pratik adımlarını atmak yerine AKPlinin yaklaşımına takılmak sonuç getirmez. Bu yaklaşım biraz da reel sosyalistliğin Türkiye versiyonudur; Konuşup eleştirmek, ama adım atmamak, akşam evine gidince de unutmak…
Kuşkusuz ki her türlü ters ve yanlış söz ve pratik eleştirilmelidir. Ancak eleştirilecek husus kişinin eksik bıraktığı bir alandaki boşluğundan kaynaklanmışsa eleştiriden öce ‘ben neden böyle bir boşluk bıraktım’ özeleştirisi her açıdan daha doğru ve sonuç alıcı olur. Aleviliğe denk düşen yaklaşım budur. Dolayısıyla Dersimliler bir olup bir Cemxane yaparlarsa AKP’liye cevap vermiş olurlar. Diğer türlüsü vicdan rahatlatmaktan öteye geçmez.
Cihan EREN / Politika