Önlü, “Farklı siyasi partiler, farklı görüşler farklı ideolojilerde, farklı kimliklerdeyiz ama bu seçimde ortak bir hedefimiz var; tek adam rejimini ve parlamentodaki AKP ve MHP iktidarını yıkmaktır. Bunun için gereken şey HDP’nin meclise güçlü girmesidir” dedi.
HDP Dersim Milletvekili ve HDP Dersim 1. Sıra Milletvekili adayı olan Alican Önlü, 24 Haziran seçimlerine ilişkin PİRHA’nın sorularını yanıtladı.
OHAL koşullarında seçime gidilmesini değerlendiren Önlü, 25 Haziran sabahı için umudun HDP’de olduğunu söyledi.
İşte Önlü’nün sorularımıza verdiği yanıtlar:
-24 Haziran seçimlerine OHAL koşullarında gidiliyor. Bu konu hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
OHAL koşullarında sadece bir seçime gitmiyoruz. Hem bir yaşamı sürdürüyoruz hem siyaset yapıyoruz hem örgütleniyoruz. Hem de bu koşulların oluşturduğu sonuçları, tahribatları düzeltmek için de mücadele ediyoruz. OHAL’in oluşturduğu sonuçlar sadece 15 Temmuz sonrası oluşmuş bir hukuksuzluk değil. Öncesinde oluşmuş bir hukuksuzluk vardır. Ama OHAL bunu biraz daha katmerleştirdi. Hukuki boyut kılıfında bir faaliyet yürütülür hale gelindi.
15 Temmuz’dan önce de demokratik bir ortam vardı da, siyaset yapmanın koşulları adil ve eşitmiş, farklı kimliklerin, inançların kendini ifade etme, örgütleme zemini vardı da 15 Temmuz’da ortadan kaldırıldı gibi bir yanılgılı yaklaşım da var. Çünkü bütün haksızlık, hukuksuzluk, baskı ve tahribatlar tanımlanırken OHAL koşulları bunu yaratmış gibi görülüyor, öyle değil.
Partimizin geleneği olan geçmiş dönemdeki siyasal partiler, siyasal mücadele, toplumsal mücadele, 90 yıllık bir OHAL rejimine, sıkıyönetime, darbelere karşıydı. Böyle bir gelenekten geliniyor. Bu gelenek sadece bir siyasal parti değil; HDP’nin oluşturduğu bir blok, bir cephe, sadece Kürtler açısından değil, 90 yıllık baskı, zulüm, faşizm halinin altında mücadele yürüten bütün farklılıkların ortaklaştığı bir partiyiz, bir cepheyiz, bir ortak mücadele zeminiyiz. Yani OHAL’in şimdiki sonucu AKP’nin 16 yıllık iktidarının sonucu da değil. AKP’yi şöyle tanımlayabiliriz; 90 yıllık bir baskının, faşizmin, inkarın, tekçiliğin 16 yıllık son halidir. En üst çıtası, en katmerli halidir. Onun için AKP’yi daha ayrı tutabiliriz. Zaten teklik bu devletin karakteriydi. Biz de devleti tüm farklılıkları kapsayacak demokratik cumhuriyet ve bütün farklılıkların hukukunu bünyesinde barındıracak bir toplumsal sözleşmeyi getirecek bir anayasayı hedefliyoruz. Bu OHAL, 90 yıllık cumhuriyetin, tekçiliğin, baskının bu dönemki adı AKP’dir ve son hali de OHAL’dir. Bu halde bir seçime gidiyoruz.
-Eşit siyaset yapma temelindeki düşünceleriniz nelerdir?
Bu kadar baskının, baskı yapan gücün AKP’de somutlaşması ve bunun başında Tayyip Erdoğan’ın somutlaşmasının bir nedeni var; baskı, haksızlık, hukuksuzluk bütün ilke ve tahammülleri zorlayan, aşan şeklin AKP’de olması ve AKP-MHP koalisyonun olması merkezdir. Ama bu merkezin karşısında doğadan, kadından gençlikten, 90 yıllık mağduriyeti yaşamış bütün farklılıklardan oluşmuş bir cephe var, bu da HDP’dir. OHAL’de seçimlere giderken demokratik ve eşit bir ortamda gidip gidilmediği seçim takvimi açıklandığından itibaren olan baskılardan ibaret değil. Seçime gitmenin hazırlığı, zeminin oluşturulması siyaset yapmadır. Fikir, örgütlenme ve kendini ifade etme zeminleri seçimlerin ön hazırlıklarıdır. Sesli propaganda, büroların açılması değildir. Eşit şartlarda siyaset yapma olup olmadığı seçimi belirler. Siyaset sadece seçilmiş milletvekilleri değildir. Toplumla birlikte yürütülüyorsa demokrasidir. Toplumsal bir örgütlenme zemininiz varsa siyaset yapılır. Yerel dediğimizde, belediyelerden başlandı siyaset yapma zemini, yerelle ilişkimizi koparmaya başladı. Belediye başkanlarımızdan, il meclis üyelerine, il ve ilçe bakanlarına kadar koparmaya çalıştı. Bütün belediye eş başkanlarımız, yerel yöneticilerimiz rehin durumdadır. Yerelle örgüt bağını oluşturan ara katmanlar da il ve ilçelerdir. Bütün eş başkan, yönetici ve üyeleri tutuklandı. Yerel yönetimlerin rehin alınması ve örgütleme yapacak mekanizmayı devre dışı bırakmak istiyorlar. Bunun dışında en dinamik olan iki temel güç vardı; biri kadın biri gençtir. Siyaset yapma aracımız ortadan kaldırılıyor ama bir de bizim toplumsal gücümüzü, enerjimizi yok etmek için kadın ve genç güce yöneldiler. HDP tek bir kimlik siyaset, toplumsal yapı değil. Bütün farklılıkları içinde olan toplumsal platformdur. Bizimle ortak hareket eden güçlere de saldırılar oldu. Bileşenlerimizin çalışanları, yöneticileri, eş başkanları rehin tutuldu. Diğer demokrasi güçleri, sokakta mücadele yürüttüğümüz diğer güçlere de saldırılar oldu. Aramızdaki güçbirliğini kırmadır. Bugüne kadar AKP ve rejimi sistemde en çok başarılı olmasının nedeni haklı olmasından dolayı değildir. Bizim çok parça oluşumuzdan kaynaklıydı. 90 yıldır bu böyleydi. Ancak artık son dönemlerde ortak bir zeminde bir araya gelmeyi başardık. Bu nedenle AKP bu kadar saldırıyor. Bir diğer neden de tüm yaşananları topluma aktarma olayıdır. Topluma aktarma yolu da basındır. Dikkat edersek bütün muhalif basın susturuldu ve kapatıldı. Çok az sayıda yazılı ve görsel basın vardı. Bunların hepsi kapatıldı ve çalışamaz hale getirildi. Birde örgütlü yapının dışında kendi vicdanı ile hareket eden ve toplumun şekillenmesine duyarlı olmasını sağlayan bir akademi camiası vardı.
“DERSİM’DE AKP’NİN BİR KARŞILIĞI YOK”
Bizim dışımızda toplumun şekillenmesini sağlayan diğer yapılardan biri ise üniversite ve akademi camialarıdır. KHK ile 150 bin insan emek cephesinden ve akademi camiasından tasfiye edilerek işinden edildi. Tüm bunları üst üste koyduğumuzda OHAL koşullarında seçime gitmenin bir ön evresidir. Sadece 2 aylık seçim çalışmalarımıza yönelik bir haksızlık adaletsizlik durumu değil. Seçim öncesi sizin bütün kanallarınız tıkayan, kapatan ve hiçbir eşitliği olmayan bir seçime gidiyoruz. Adil değil, eşit değil ve OHAL baskısı ile devletin bütün imkanlarını iktidar kullanıyor. Dersim’e baktığımızda AKP’nin bir çalışması, bir meşrutiyeti ve bir karşılığı yok. Peki kim yürütüyor bu faaliyetleri: Vali yönetiyor, kaymakamlar yönetiyor. Bizde canla başla fedakarca çalışma yürüten kadınlar gençler. Onlar da ise faaliyet yürütenler emniyet ve asker güçleridir. Devletin sadece para gücünü değil bütün imkanlarını bu şekilde kullanıyorlar. Sadece kendi propagandasını yaptırmıyor aynı zamanda tüm bu güçlerle baskı uyguluyor.
“DERSİM’DE BÜTÜN MÜLKİ AMİRLER AKP’NİN SEÇİM KOMİSYONU GİBİ ÇALIŞIYOR”
24 Haziranda sadece bir seçim yapılmıyor. İki seçim beraber yapılacak biri parlamento seçimi diğeri Cumhurbaşkanlığı seçimi. Cumhurbaşkanı seçimi de en adaletsiz ve en eşit olmaya şekilde yapılacak. Sadece partimizin değil Türkiye adayı dediğimiz farklı kesimin gördüğü, önerdiği Selahattin Demirtaş cezaevinde rehin durumda. Tüm Cumhurbaşkanı adayları bütün olanakları kullanırken bizim Cumhurbaşkanı adayımız bırakın imkanları kullanmayı sesi duyulmaz, görüntüsü yayınlanmaz halde rehin tutulmaktadır. Ayrıca bütün yerel örgütlerimiz ve toplumla ilişkilerimiz tümden ortada kaldırmak, partimizi tasfiye etmek için belediyelerimize kayyum atanarak, Nurhayat Altun ve Mehmet Ali Bul başkanlarımız cezaevinde rehin durumdadır. Bir önceki dönem Dersim’de çok ciddi bir sonuç aldık. Ve bu sonuçla 7 Haziran’da iki milletvekili çıkardık. Bu sadece Dersim’e ilişkin bir başarı değildi. Dikkat ettiyseniz Dersim’de 2 vekil çıkardığımızda AKP mecliste çoğunluğunu kaybetti. Partimizin ve seçime gittiğimiz bileşenlerimizin bütün seçim çalışmalarımızı yürütecek bütün üyeleri tutuklu. Dersim’de de anti demokratik uygulamalar ile seçime gidiyoruz. Dersim’de bütün mülki amirleri AKP’nin bir seçim komisyonu gibi çalışma yürütüyor.
Tüm il ve ilçelerde bürolar açıldı ve araçlar tutulmuş komisyonlar kurulmuş ve artık mahalle köy çalışmaları başlamıştır ama adayların belli olması ile birlikte ikinci bir aşamaya geçilmiştir. Bu defa da daha somut adımlar atılmıştır. Partimizin bu dönemde ne yapacağı ve Dersim’de ne yapabileceğini görmekteyiz ve bu şekilde halkın desteğini isteyeceğiz.
Bir diğer konu ise karşı taraf nasıl ki güçlü bir güç birliği oluşturuyorsa antidemokratik fiili oluşturuyorsa, Türkiye genelinde de iki cephe var.
Birincisi cumhur cephesi yani koalisyonun durumu AKP ve MHP. Bu durum tam düşmanca bir cephedir. yani bırakın HDP’yi demokrasi ve barış güçlerini baraj altında bırakmayı, boşverin bertaraf edin diyor. Düşmanca bir şey yani.
Bunun dışında üçüncü bir cephe oluşmuştur tüm farklılıkların bir arada olduğu, Türkiye’de umut olabilecek, Türkiye’deki bu gidişatı durdurabilecek.
Yani millet cephesi de mevcut bir sistemi korumak istiyor yani 90 yıllık statükocu düzeni korumak istiyor, geçmiş rejimli devlet.
Bütün bu farklılıkları mağdur eden bir şey değil. O zaman üçüncü bir cephe, üçüncü bir sistem, demokratik bir Türkiye dediğimiz, bu bizim demokrasi cephesinde oluşmuştur. Bunun karşılığı da en çok Dersim’de olacaktır yani Dersim toplumu, Dersim’in talepleri, Dersim’in kültürü ve inancı buna çok yatkındır.
Son sosyalist emekçi kadınlar, doğada gençliği içinde barındıran bir cephe dediğimiz Dersim kültürüdür, yani HDP kimliği aynı zamanda Dersim’in de tarihsel kimliğidir. Onun için burada ciddi bir karşılık bulacaktır. Bir çok sosyalist emek güçleriyle, Alevi kurumlarıyla ortak giriyoruz.
Dersim’in vereceği tepki tek adamlık rejimine karşı çok önemli bir cevap olacaktır. AKP 7 Haziran’da meclisteki gücünü kaybetti ancak 1 Kasım’da meclisteki gücünü tekrar geri aldı. Biz bu meclisteki tek adamlık durumunu bertaraf ettiğimiz zaman inanıyoruz ki sosyal demokratlar ve sol sosyalist güçlerin hatta Kemalistlerin, herkesin mücadele zemini genişleyecektir. Yine herkes kendi mücadelesini verecektir. Hepsi HDP’de buluşmayacak ve HDP’ye oy vermek hepsinin HDP’li olduğu anlamına gelmiyor.
“HDP MECLİSE GÜÇLÜ GİRMELİ”
HDP’ye oy verdiğinde HDP’nin tüm siyasetini benimsedi anlamına gelmiyor.
Çok farklı siyasi partiler farklı görüşler farklı ideolojilerde hatta inanç olarak da farklı kimliklerdeyiz ama bu seçimde ortak bir hedefimiz var bu kadar farklı değiliz ama bu seçimi yüklediğimiz yük tek adam rejimini ve parlamentodaki AKP ve MHP iktidarını yıkmaktır.
Onun da yıkılmasında gereken şey HDP’nin meclise güçlü girmesidir.