Birçok adayın artık sır olmaktan çıkıp somut olarak konuşulacağı gün gelip çattı.
MHP listelerini erken verdi. Listeleri beklenenden çok erken teslim etme, MHP’nin bir derdinin olmadığının da göstergesi. ‘AKP’nin Kanatları Altında Kendini Kurtarmak İsteyenler Partisi’ne dönen Devlet Bahçeli’nin partisinde bir tartışma yaşanması beklenmiyordu, öyle de oldu.
Saadet Partisi, normal koşullarda barajı aşabilecek bir parti gibi görünmüyor. Millet İttifakı’nda yer aldığı için baraj sorunu olmayacak. Saadet Partisi’nin derdi önümüzdeki dönem Meclis’te bir grup kurabilmek. Bunu başarabilir mi bilinmez ama basına yansıyan bilgilere göre CHP ile ayrıca özel bir ortaklığa gidiyorlar. Simülasyonlar üzerinden çalışarak her iki parti de en yüksek oy oranı ile en çok vekillik alabilecekleri formülleri konuşuyorlar. Dolayısıyla bazı CHP’lileri Saadet Partisi’nin, bazı Saadet Partisi üyelerini de CHP’nin listelerinde görürsek şaşırmayalım.
Eğer bu realize edilir ise AKP’ye oy kaptırmamak için akıllıca bir yöntem deniyorlar. Ancak her iki parti açısından da geleceğe kalan utanç, benzer bir durumu HDP ile yaşama geçirmek için çaba göstermemeleri, daha doğrusu İyi Parti'ye teslim olmaları olacak.
Saadet Partisi'nin de 'Kürt oyu' kaygısı var. Bunun için Altan Tan'ın simidine sarılacağı konuşuluyor. Altan Tan'ın Saadet Partisi'nde kendine yer bulduğu, hatta seçilmeyi garantilemek için CHP listelerinden Saadet Partili olarak aday gösterileceği, daha da ötesi Kürt kentlerinin birçoğunda Saadet Partisi adaylarının Altan Tan tarafından belirlendiği söyleniyor.
CHP’ye tekrar döneriz ancak belirtmekte yarar var ‘Millet İttifakı’nın ‘en genç’ partisi İyi Parti açısından da aday listelerini oluşturmada bir sıkıntı görünmüyor. Yeni bir parti olması nedeniyle yerel ağırlığı olan adaylara da öncelik vererek her seçim çevresinden bir fazla oy almanın hesabını yapıyorlar. Partinin ağır topları da sayıca fazla olmadığı için tümü listelerde rahat yer bulacak. Oy tabanları omayan seçim çevrelerinde yerel ağırlığı olan, vekil olmak isteyen adaylar buldular. Bu yönüyle dikkat çeken adaylarından biri, Diyarbakır’dan İyi Parti’ye katılan eski bakan Salim Ensarioğlu...
Ensarioğlu, yerelde oyu olan bir şeyh. Önceki seçimlerde AKP’de yer bulmayınca yeğenine karşı bağımsız aday iken aldığı 30 bin oyu korursa İyi Parti listelerinden Mecis’e yeniden seçilmesi olasılık dışı değil. Ama bilmekte yarar var, Ensarioğlu’nun oylarının büyük çoğunluğu HDP’nin oyları değil. Ensarioğlu İyi Parti’den seçilirse bu AKP’den çalınan oylarla olacak.
AKP aday adaylarının tümü Erdoğan’ın iki dudağının arasında. Başbakan Binali Yıldırım da dahil kimsenin Erdoğan’a rağmen öne çıkması mümkün değil. Aday yapsınlar yapmasınlar, itiraz edecek kimse de kalmadı bu partide. Belki en çok merak edilen, Erdoğan’ın ‘Benim özgül ağırlığım var’ diyen Bülent Arınç gibi eski ağır topları aday gösterip göstermeyeceği. AKP’nin eski ağır toplarından bazıları listelerde yer bulabilir. Görünen o Erdoğan bunlara muhtaç ve yeniden birlik ve bütünlük görüntüsü verme niyetiyle de olsa AKP listelerine bu isimleri alabilir. Elbet bunlar arasında seçmeci olacağı, başını ağrıtmayacaklara öncelik vereceği kesin.
AKP açısından ince bir çizgi daha var.
Erdoğan partisindeki Kürtlerin adaylığını da ince eleyip sık dokuyor. Muhsin Kızılkaya’nın İstanbul’dan aday olmak istediği, Erdoğan’ın Kızılkaya’yı Hakkari’ye gönderdiği söyleniyor. Mehmet Metiner’e yer verir mi, kesin değil. Orhan Miroğlu’nu da daha alt sıralardan aday gösterebilir. Tabi başka Kürt adayları da olacak Erdoğan’ın. İsmi en çok konuşulanlar Abdurahman Kurt ile Gülşen Orhan. Tabi Haşim Haşimi de var. Ancak onun adı hem AKP, hem Saadet Partisi'nde geçiyor. Kurt ve Orhan ikilisinin seçilecek yerlerden aday gösterileceği konuşuluyor. Eski solculardan, liberallerden olup AKP’den kopmayan, vekil seçilmeyince Saray’a danışman olan, çeşitli kurumlarda görevlendirilen Mehmet Uçum gibiler de var, aday listelerinde.
AKP açısından dikkat çekici olan şu; bu adayların hiçbiri Erdoğan’ın söylemleri dışında seçmene farklı tek mesaj veremeyecekler. Erdoğan çizgisinin dışına çıkmaları AKP açısından risktir ve Erdoğan’ın bunları aday ederken bu uyarıları da onlara ileteceği kesin.
CHP’den ve HDP’den de bilgiler sızıyor. Ne kadarı tutar tam bilinmiyor. Ancak her iki partide de ciddi sürprizler olacağı; listelerinde partili olmayan kamuoyunun yakından tanıdığı isimlere yer verecekleri konuşuluyor. CHP’nin listelerinde partili olmayan İbrahim Kaboğlu ile Abdüllatif Şener’in adını görmek mümkün. CHP’nin en büyük sürprizi bazı sol partilerden veya gruplardan olup CHP listelerinden aday gösterilenler olabilir. HDP ile uzlaşamayan bazı grupların CHP ile görüştüğü 'derin' kulislere yansıdı. Tabi net olmadıkları için adlarını verip rencide etmek gerekmiyor. Bunların durumunu listeler açıklanınca göreceğiz.
HDP’nin çok bileşenli bir parti olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla DTK’den HDK’ye, SYKP’den EHP’ye bileşenlerinin tümü adaylar arasında olacak. Bileşenler dışında da TİP, EMEP, Halk Evleri’nden adayların olabileceği konuşuluyor.
HDP’de geniş bir kesimin merak ettiği, Kürdistani Seçim İttifakı’ndan isimlerin HDP listelerinde yer bulup bulamayacağı.
Kürdistani Seçim İttifakı’nın son açıklamasına bakılırsa bu işbirliği artık mümkün değil. İttifak, Ankara’da kamuya açıklanan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleri bildirgesinde HDP’ce kabul edilmesine rağmen taleplerine yer verilmediğini iddia ederek, görüşmeleri bitirdiğini açıkladı. HDP ise 23 Mayıs günü bu partilerle birlikte Kürt ittifakının seçim bildirgesini kamuoyuna açıklayıp ortaklığı ilan etmenin hesaplarını yapıyordu.
HDP’li yetkililer bu defteri henüz kapatmadıklarını, ortaklığın oluşması için sonuna kadar çabalarını sürdüreceklerini belirtiyorlar. Hatta ittifak adaylarının listelerde yer bulabilmesi için 21 Mayıs günü bazı yerlerin boş bırakılarak listelerin YSK’ye verileceği belirtiliyor. Eğer uzlaşı sağlanır ise Kürdistan Seçim İttifakı’ndan en az 4 vekilin listelerin seçilir yerlerinden aday gösterileceğini söylemek mümkün. HDP'de, Kürt komünistlerinin partisi ÖSP'nin bir adayına da yer verileceği konusunda mutabakat sağlandığı bilgisi var.
HDP’nin adaylıklarla ilgili yaşadıklarını belki daha uzun değerlendirmek mümkün. Öyle ya! Önseçim olmamasına rağmen hem kendi içinden, hem dışarıdan ittifakla veya popülerlik üzerinden partiye gelenlerin tümünün ince elenip sık dokunulması, yani bir ön seçim varmışçasına hassas değerlendirmeler yapması gerekiyor. Seçmen görüşlerindeki farklılıkların yanı sıra toplumun farklı kesimlerinin toplamından oluşan HDP, bu nedenle işi en zor olan parti. Örneğin A popüler kişisi Türkiyeli sol seçmenin en benimsediği aday olabilirken, bu aday HDP’ye oy veren dindar biri açısından nefret objesine dönüşebiliyor. Tersi de mümkün tabi. Dindar bir aday bu kez HDP’ye oy veren sol/sosyalist seçmenin tepkisi ile karşılaşabiliyor.
Bu örnekleri sadece adaylar açısından değil, Kürdistani Seçim İttifakı ile yaşanan ‘bildirge krizi’nde görüldüğü gibi ‘seçim kimliği’ oluşturma noktasında da görebiliriz.
HDP bir bileşen partisi ve bileşenlerden veya ittifaklardan birine benzeyerek şekillendirilmek istenen HDP, açık ki kitlesinin tümünü taşıyamaz noktaya gelir.
Ne yazık ki bu realiteyi hala görmeyip HDP’yi ısrarla kendine benzetmek isteyenler var. HDP’nin zor yanlarından biri de bu ve şu kısa zaman aralığında, yaşadığı baskılar, yitirdiği kadroları da düşününce bu dezavantajın üstesinden gelmesi o kadar kolay görünmüyor.
Kanımca tüm zorluğuna rağmen olması gereken tek şey HDP’yi her şeye rağmen yalnız bırakmamak, sonuna kadar desteklemek olmalı.
Niye mi?
HDP’siz Meclis, Erdoğan rejiminin devamıdır da ondan.
(artigercek)