Dersim Katliamı’nda günlerce kan akan Munzur Suyu’nun kıyısında bugün ağıtlar yakılıyor. O gün yaşanan acılar bugün ağıtlarla toplumda yer ediniyor.
Munzur’un kıyısında 38’de yaşanan katliam ve sürgünleri; Ovacıklı Hüseyin yaktığı ‘Biye’ ağıdıyla dile döküyor.
Yaktığı ‘Biye’ ağıdının hikayesini anlatan Hüseyin, “Eski ismi Çukur olan Kocakoç nahiyesinin ağaları Sülü Ağa, Hasan Ağa, Hüseyin Ağa kardeşlerin ailece kırılmasını, öldüklerini anlatıyor bu ağıt. O zamanın şairleri yaşanan acılardan etkilenerek bu ağıdı bestelemişler ve günümüze kadar gelmiş.
Bir zamanlar köyde yaşayıp daha sonra köyden şehre göçen ve kazma kürek işleriyle uğraşan Hüseyin, “38’i yaşayan yaşlılarımızdan öğrendiklerimizi, onların anlattıklarını anlatıyoruz. Biz o dönemlerde yoktuk ama 1938’i yaşayan yaşlılarımız, annemiz, babamız, yakınlarımız anlatıyordu. 34’lerde, 35’lerde asker olarak gelip Dersim’e yerleşiyorlar. Ondan sonra 38’de Dersim kırımı başlıyor. Milleti hep kırıyorlar, anlattıkları bu.”
“TÜRKİYE’DE 60 YILDIR VUR, KIR DEVAM EDİYOR”
Günümüzde yaşananların Dersim 38’de yaşananlar kadar kötü olduğunu ifade eden Hüseyin, “Bugün Dersim’de ve Türkiye’de yaşadığımız 38’den daha kötü. 38 hadisesi, 38 kırımı bir harekatla devam etmiş, bitmiş. Ama bütün Türkiye’de 50-60 yıldır vur kır devam ediyor. Bunun bitmesini istemiyorlar” dedi.
“ALEVİ, SÜNNİ OLAYI DEĞİL”
Pir Sultanlar, İmam Hüseyinler, Nesimiler, Koçgiri İsyanı, Dersim 38 gibi aynı baskı ve zulümlerin bugün de yaşandığını ifade eden Hüseyin, “Bugün düşünebiliyor musunuz; kendi rantı için, insanların arasındaki fesat tohumlarını ekmek için yüz bin çeşit politika uyguluyorlar. Peygamberler devrinde bu ikilik gelmiş, şimdi de bitmez. Bu Alevi Sünni olayı da değil. Bizde bir atasözü var: Ben oldum bir kazan bana dokunan bir kepçe karıştır şeytanım karıştır. Şeytan olmuş bir kepçe durmadan karıştırıyor. Ne benim yüzüm güler ne şeytanın yüzü güler. Bu devir o devirdir” diye konuştu.
“CEMEVİNİ NİYE BANA FAZLA GÖRÜYORSUN”
“Ben diyorum ki; Aleviliğe dokunma sana ne, sen kendi işinle uğraş. İşsizlikle uğraşın, bu katliamları durdurun, akan kanı durdurun. Gitti Suriye’ye girdiler, ne diyorlar biz terörü temizliyoruz. Şimdi yarın seçim malzemesi yaparlar. Biz kahramanca gittik, geldik gibisinden. Kimse kahraman değil, kahraman cenabı Haktır” diye konuşan Hüseyin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cami fesatlıktır, cemevi fesatlıktır. Niye fesatlıktır? Fesat olmasa cemevi bir ibadet yeri, hak ibadetidir. Eğer sen fesatçı değilsen cemevini niye bana fazla görüyorsun. Ben sana camiyi fazla gördüm mü yıllardan beri, yok. Ben namaz kılmam. Zorla mı kıldırıyorsun bana namazı.”
“SENİN DÜŞÜNCEN NAMAZ, BENİM DÜŞÜNCEM NİYAZDIR”
Aleviliğe dönük baskı politikalarına değinen Hüseyin, tepkisini şöyle dile getiriyor:
“Şimdi senin düşüncen namaz düşüncesidir, benim düşüncem niyaz düşüncesidir. Ben namaza gelemem. Ben seni zorluyor muyum niyaza gel diye, yok. Senin inancın neyse o, sen sana ben bana. Bana dokunma yeter. Yeri geldiği zaman vergiyi benden alıyorsun. Her türlü yükü bana yüklüyorsun. Her türlü zorluğa beni koşturuyorsun. Cemevine geldiğinde 25 kuruş bana nasip etmiyorsun. Benim vergilerimle cami yapıyorsun. Peki bu haram değil mi? Sen benim rızalığımı aldın mı cami yapıyorsun. Dindar insan vardır, saygım var. Kimse zorla gitmesin. Tuttukları oruç haramdır, namaz kıldıkları cami de haramdır. Çünkü rızalığım yoktur. Hakkımı da helal etmiyorum. Bir Alevi olarak helal etmiyorum, etmem.”
“BARIŞ VE HUZUR İÇİNDE YAŞAYALIM”
Ovacıklı Hüseyin, “Hiç kimse kusura bakmasın, bu söylediğim sözün kusuru yok. Dokunma işime kendi işine bak. Benim görüşüm neyse düşüncem odur. Vicdanım neyse merhametim odur. Tunceli’de Sünni yok mu, var. Biz yıllardan beri insanca, kardeşçe yaşayalım, dünyada da insanca yaşayalım, barış içinde, huzur içinde yaşayalım, benim çocuğum okula gittiğim zaman benim gözüm arkada kalmasın, bunu istiyoruz biz. Alevi yurttaş olarak bunu istiyorum” diye konuştu.
İsmet SEFER-H. Yaşar SEZGİN/DERSİM