“Politika kavramına baktığımızda; ayağı düşürüldüğü, anlamının boşaltıldığı gerçekliği ile karşı karşıyayız” diyen Pir Kete, “Kapitalist modernist anlayış, Nemrut zihniyet kendisini tekçilik üzerine, nefis iktidarı üzerine oturturken; Rıza toplumu kendisini ikrarlık ve rızalık üzerine inşa eder. Bundan hareketle Nemrudi zihniyet tekçi iken, Rıza Toplumu 72 milleti esas alan, ahlaki ve politik toplum modeli esaslıdır” diye belirtti.
Politika kavramını irdeleyen Pir Kete, yazısında devamla şunları kaydetti:
“HER TANIM BİR ZİHNİYETİN ÜRÜNÜDÜR”
“Politikanın ana akım tanımlarına baktığımızda:
Bir devletle yöneticilerinin belli bir alanda uygulamaya koydukları görüşlerin tümünü ifade eder.
Siyaset bakımından tanımlarsak:
Hükümetlerin yönetimde izledikleri yol, yöntem, biçim olarak tanımlayabiliriz.
Ya da bir amaca ulaşmak için karşısındakinin duygularını okşayarak, zayıf noktalarından veya anlaşmazlıklarından yararlanarak işini yürütme, istediğini elde etme manasına gelir. Her tanım bir zihniyetin ürünüdür.
Bazen eleştiri ve suçlama konusu olarak entrikacı, demagog, Köşeyi dönen, yalancı, Hilebaz, üçkağıtçı, rüşvetçi, gibi sıfatlarla da anılır. Politikanın düşürüldüğü durum adeta “Osmanlı’da oyun çoktur” tanımlamasına denk hale gelmiştir. Bu sıfatların hiçbirisi Rıza toplumunun benimsediği sıfatlar değildir.
Genel tanımlamalara bakıldığında devlet ve hükümet İdaresi anlaşılır.
“SİYASET FELSEFESİ TARŞTIŞMANIN ODAĞINA DEVLER İDARESİNİ ALMIŞTIR”
Aristo “POLİTİKA” isimli kitabına Devlet nedir? sorusu ile başlıyor.
Siyaset sosyolojisi bilim olarak “devlet” konusunu öncelikli alır. Ne yazık ki tarihten günümüze kadar “Siyaset felsefesi” de tartışmanın odağına” devlet idaresini “almıştır.
Bu tanımlamaların tümü son tahlilde Politik bir varlık olan toplumun Nahak zihniyetler ve onların iktidarları tarafından parçalanması durumunu anlatır. Bu manada topluma, toplumsal rızalığa ait olan, toplumun elinde olan politikayı, toplumun elinde almaktır. Gelinen aşamada yüklenen manaya ve pratiğine, yansımalarına bakıldığında politika; toplumun inkarı olarak tanımlanır hale gelmiştir.
Kavramın tarihsel arka planına ve mânâsına bakıldığında “Grekçe” bir kelime olup “şehir yönetimi” anlamına gelmektedir. Bu yönüyle hem yönetim hem de iktidar kavramlarını çağrıştırır. “Yönetim” olgusuna yakın bir manası olmasına rağmen, yönetimle eş anlamlı değildir.
Toplumsal manada düşünüldüğünde; toplumun bir üst akla, tahakküme ihtiyaç duymadan, kendi rızalığı ile toplumun özgürce yönetilmesi, gelişmesi; birey, toplum ve doğa ile ikrarlık ve rızalık esaslı kendini var etmesi olarak tanımlanabilir. Bu manada politika: toplumun inkar ve imhası değil, toplumun özgürlük alanının geliştirilmesi, genişletilmesi; birey, toplum ve doğa arasında Holistik ve Simbiyotik ilişki olarak tanımlamak, yorumlamak öz manasına daha yakındır.
“POLİTİKADA YÖNTEM ÇOK ÖNEMLİDİR”
Politikanın gerçek mânâsına uygun bir pratik ve karşılığı geliştirilirse, çok rahatlıkla şunu diyebiliriz: “Ne kadar çok politika o kadar çok özgürlük.” Çünkü politika aynı zamanda özgürlükle özdeştir. Politik olmak hakikat ve özgürlük arayışında olmaktır. Bu arayış iktidar karşıtı bir arayıştır, bu arayışta Hızır aklı olmadan Kemalet sahibi olunmaz. Bu arayışta Hızır aklı yoksa aslına ermede sorun yaşanılır. Bütün evliyalar, enbiyalar, resuller, nebiler, dervişler, yol uluları, peygamberlerliksel çıkışların hepsi xızır hakikati ile buluşmuşlar. Hızır aklına ulaşmadan hakikat ve özgürlük arayışına girmemişlerdir. Hızır’ın dergahına uğramadan, boyasına boyanmadan, Hakikat ve özgürlük arayışı olmaz.
iktidar politikaya karşıdır. Politikasiz kalmış toplum ya içten yada dıştan iktidar odakları tarafından sömürülür, parçalanır; baskıdan, zulümden, kültürel ve fiziki soykırımdan kendini kurtaramaz, sürekli toplum kırıma uğrar.
Politikada yöntem çok önemlidir.
“ALEVİLER YAŞADIKLARI ŞEHRİN YÖNETİMİNE KATILMALI”
Amaçlar kadar araçlar da ahlaki olmalıdır. Politik araçlar eğer gelişme, özgürleşme ,kendini ifade etme, iradeyi esas alma, özgürlük alanını genişletme, bireyselleşme, rızalığı esas alma gibi değerlere hizmet ederse ahlaki ve politik olur.
insanlar kentsiz, şehirsiz, devletsiz yaşayabilir ama Politik Ahlak olmadan yaşayamazlar.Aleviler binlerce yıldır farklı coğrafyalarda farklı isimlerle adlandırılarak, iktidara bulaşmadan, deryaya yakın devletten uzak yaşayarak bugüne kadar gelmişlerdir. Aleviler devlete karşı olmaktan ziyade, devlete rağmen bugüne kadar kültürlerini yaşatmışlar. Bunun en büyük nedeni Ahlaki ve Politik toplum olmalarıdır.Devletten dur(uzak), derya toplumunda ısrar etmeleridir.
Seçimlerin arefesindeyiz. Aleviler yaşadıkları bütün mekânlarda, şehirlerde kentin yönetimine doğrudan katılmalı, bunun araçlarını oluşturmalıdır. Bir kentin yönetiminde güvenlik, Adalet, barınma, beslenme, üretim, belirleyici sorunlar haline gelmiştir. Önemli olan seçimlere giren partilerin, politikacıların bu sorunları hangi yöntemle çözmeye çalıştıklarıdır. Rıza şehri modeli, Kırklar Meclisi İslami literatürde Şura ya da Halk Meclisi esas alınmalıdır.
“POLİTİKACILARIN ALEVİLERLE DEĞİL, ALEVİLİKLE İLİŞKİLENMELERİ ESAS ALMALILAR”
Hakyol Alevi inancında, politikada, katılım temsili değil doğrudan katılımı gerektirir.planlama kararlarlaşma ve uygulama Cem erkanında hep beraber doğrudan katılımla kararlaştırılır. Bu manada politikacıların Alevilerle değil, Alevilikle ilişkilenmeleri esas almalılar. Planlama, tartışma, kararlaşma Cemde ki bütün canların özgür iradeleri ile alınır. Cem erkanında pir, talip, rehber, Mürşit, kadın erkek eşittir. Cümlesi candır.Bu Alevi siyasallığının politik ve ahlaki yönüdür.
Aleviler seçim süreçlerinde; Ahlaki yaklaşım ve politikanın uygulanış süreçlerine bakmalılar. Kişilere endeksli, pragmatik, kişisel çıkarlara hizmet eden sonuçlarına bakmak yanlıştır. Aleviler Hakkın Emri Rızasını esas alan inançlarla çok rahatlıkla politikada ortaklaşabilirler.Bu aynı zamanda Alevilerin barış anlayışıdır.Alevi inancında her can yaşamak için doğar ölmek için değil. Bir can öldürüldüğünde Hakkın cemalinde bir parça yok edilir. Öldürdüğünüz kadar ölürsünüz. Barışı bu kapsayıcılıkta kabullenen, barışı haykıran anlayışlarla bir araya gelmeliler.
“YAŞAMDA İKRARLIK VE RIZALIĞIN ESAS ALINIP ALINMADIĞINA BAKILMALIDIR”
Bir araya gelip tartıştığı, katılımın çok olduğu, kararların ortak alındığı, uygulamaların gözden geçirildiği, Cem, Cıvat, Cami, kilise, şapel, Sinagog gibi alanlar iktidara bulaşmadığı müddetçe toplumsal alanlardır.iktidarcı anlayışlar bu alanları hegemonyasını güçlendirmek kulluğu dayatmak ve özünden, politikadan uzaklaştırma alanları haline getirmiştir. Günümüzde bu mekanlar hakikatin görünür kılındığı mekanlar olmaktan çıkmış, kula kulluğun esas alındığı mekanlar haline getirilmiştir.
Alevi siyasallığında partilerdeki aktörlerden ziyade partilerin niteliğine bakmalılar. Aktörler, siyasi figürler Alevi de olsalar hakka yakınlıkları, yola talip oluşları, ruhsal ve bedensel ikrarlaşmalarına bakılmalıdır. Alevi siyasallığında halka yakınlık hakka yakınlıktır. Bir partinin birey, toplum ve doğa anlayışı, parti programı, tüzüğü, bunu harekete geçirecek kadroların ahlaki ve politik duruşları önemlidir. Yaşamda ikrarlık ve rızalığın esas alınıp alınmadığına bakılmalıdır.
“HAKİKAT XIZIR CEVHERİDİR”
Aleviler, 72 millete bir nazardan bakarlar. Çeşitlilik renklilik hakkın varlığının en büyük delilidir. Kâinattaki her varlık hakkın cemalidir.Kadını mürşidi kâmilullah olarak kabul ederler. Bu düsturu esas alan siyasi anlayışlarla çok rahatlıkla bir araya gelebilmeliler. Bu hakikat esas alınırsa vicdanla bütünleşir, vicdanı esas alan özgürlüğü esas alır. Bu çerçevede siyaset anlayışı inşa edilirse parti içi demokrasi, seçilme yöntemi, bileşenlerinin ortak rızalığı, ahlaki ve politikliği esas alınırsa; hangi dinden, inançtan, mezhepten, dünya görüşünden olursa olsun Alevilerin rızalığını hak eder. Bu manada Emevi İslam anlayışından uzak duran farklı etnik yapılardaki Mümin yurttaşlarla da bir araya gelebilirler.
Hakikat xızır cevheridir. Bu cevher insanda mevcuttur. Hak bu cevher de gizlidir. Xızır cevherini içselleştiren bütün oluşumlarla bir araya gelerek rıza toplumu inşa edilebilir. Bundan hareketle zulmat deryasına karşı, Nur deryası inşa edilebilir.”