AKP iktidarının iki kara kutusu: Bahçeli ve Baykal

16 yıldır tek başına iktidarını sürdüren AKP’nin yaşadığı en kritik ve zorlu dönemlerde devreye giren Türkiye siyasetinin 2 ismi dikkat çekiyor. Bunlardan biri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, diğeri de CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal. Her iki isim de,  kritik dönemlerdeki hamleleri ile şimdiye kadar AKP iktidarının sürmesi ve süreklileşmesi işlevi gördü. 

 

 

En son “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin tam olarak hayata geçmesi için Türkiye’nin 26 Ağustos 2018 tarihinde seçime gitmesi gerekir, Türkiye 2019’a kadar dayanamaz” çıkışı yaparak dikkatleri üzerine çeken ve AKP iktidarının ortaklarından olan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, daha önce de benzer kritik dönemlerde aynı rolü oynadı. Bahçeli, ilk olarak iktidar ortağı olmasına rağmen 3 Kasım 2002 tarihinde yaptığı erken seçim çıkışı ile dikkat çekti. O dönem yaptığı çağrıda seçimlerin 3 Kasım 2002 tarihinde yapılmasını isteyen Bahçeli’nin talebi yerine getirildi ve o tarihte seçimlere gidildi. MHP’nin baraj altında kalmasına neden olan seçimler, AKP iktidarının da başlangıcı oldu. 

 

 

Bahçeli, AKP’nin tek başına iktidarını kaybettiği 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra da devreye girdi. Önce AKP’nin tek başına meclis başkanı seçtirememesi üzerine kritik bir hamle yapan Bahçeli, muhalefetin ortak aday çıkarmasının da önünü kesti. MHP’yi meclis başkanlığı oylamalarına katmayan Bahçeli, böylece son turda AKP’nin meclis başkanı seçmesine de zemin sağlamış oldu. Hemen arkasında koalisyon görüşmelerinde yer almayacaklarını belirterek erken seçim çağrısı yapan Bahçeli 7 Haziran’dan sadece 20 gün sonra erken seçimin Kasım ayında yapılmasını işaret etti. Seçimler 1 Kasım’da yenilendi ve AKP tek başına iktidar imkanını yeniden elde etti. 

 

 

Bahçeli, 16 Nisan referandumunda da aynı kritik rolü oynadı. 7 Haziran seçimlerinden önce HDP’yi ağır bir dil ile suçlayan ve AKP’nin HDP ile “Başkanlık ittifakı” yaptığını savunan Bahçeli, AKP’nin istediği başkanlık yolunu açan isim olarak kayıtlara geçti. “Getirin şu başkanlık sistemini görelim” çıkışı ile AKP ve MHP arasındaki ittifakın resmileşmesini da sağlayan Bahçeli, böylece şaibeli bir şekilde kabul edilen 16 Nisan referandumunun önemli taşıyıcı kolonlarından biri oldu. Referandum ile birlikte Türkiye gittikçe rayından çıkmaya başladı.

 

 

AKP açısından benzer bir başka rolü CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal oynadı. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi yasaklı olduğu dönemde devreye giren Baykal, Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırılmasını sağladı. 2 Aralık 2002 tarihinde Siirt’teki seçimlerin iptal edilmesi ile Erdoğan’ın süreklileşen iktidarı da başlamış oldu. Baykal, 2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerine karşı takındığı tutum ve siyasi duruşu nedeniyle, AKP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasının da yolunu açtı. Ayrıca Baykal, CHP Genel Başkanlığını kaybetse de, 7 Haziran seçimlerinde siyasi ağırlığını koyarak en az Bahçeli kadar AKP’nin yeniden psikolojik üstünlüğü kazanmasını sağladı. Seçimlerden sonra HDP başta olmak üzere muhalefetten “Erdoğan meşruiyetini kaybetti” açıklamaları gelirken, yine Baykal devreye girdi. Seçimlerden sonra 3 gün boyunca ortalıkta görülmeyen Erdoğan ile ilk görüşmeyi Baykal yaptı. CHP’nin o dönem için “Kaçak saray” olarak nitelendirdiği Cumhurbaşkanlığı Sarayına giden Baykal’ın 11 Haziran’da yaptığı bu görüşmenin sır perdesi henüz aralanmış değil. Ancak, Baykal muhalefetin “Ortak meclis başkanlığı” tartışmaları sürerken, CHP adına meclis başkanlığı adaylığını açıkladı ve bu süreci sekteye uğrattı. 

 

 

Her iki isim de AKP’nin iktidarını süreklileştirmeye yönelik bu adımları yaptıkları Kürt karşıtı siyaset ile mümkün kılabildi. AKP’nin yeniden meclis başkanlığını kazanması, 1 Kasım seçimlerine gitmesini, 16 Nisan referandumu ile sistemi değiştirmesini mümkün kılan Bahçeli, 7 Haziran seçimlerinde bütün bu adımlarının işaretini, 80 milletvekili çıkaran ve AKP’nin tek başına iktidarını bitiren HDP’yi kast ederek, “O tarafı flu görüyorum” açıklaması ile vermişti. Yine bütün bu dönem boyunca, AKP iktidarı bünyesinde CHP ve MHP’nin ortaklaşarak bütün kritik kararları aldıkları görüldü. Bütün sınır ötesi operasyon tezkereleri, milletvekilliği dokunulmazlıklarının kaldırılması, yine bu 3 partinin ittifakı ile mümkün oldu.