Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini ve faillerden hesap sormak için 682'inci kez Galatasaray Lisesi önünde bir araya geldi. Eylemde bu hafta 23 Nisan Çocuk Bayramı hatırlatılarak, gözaltında kaybedilen çocuklar için adalet istendi. "Failler belli kayıplar nerede?" yazılı pankartı yere sererek üzerine karanfiller ve gözaltında kaybedilen çocukların fotoğraflarının konulduğu eylemde ilk olarak gözaltında kaybedilen Abdullah Canan'ın oğlu Vahip Canan, "1995 yılında gözaltında kaybedilen çocukların suçu neydi?" diye sordu.
‘ÇOCUĞUMA NASIL KIYDINIZ’
Canan, "Mikdat Özen'in annesi, 'Benim çocuğuma nasıl kıydınız? O daha bir çocuktu' demişti. Gözyaşı pınarları kuruyan bir anne oldu. Münir Sarıtaş'ın ise babası cezaevinde ve hayatta ek bir resmi var o resim de bu alanda. Babası cezaevindeyken Kerem gözaltına alınıyor, babası cezaevinden çıkınca eve gelindiğinde Münir'i göremeyince evde kalp krizi geçiriyor. Yüksekova çetesinin isimlerini söylüyoruz. Yüzbaşılarının isimlerini söylüyoruz. Yüz binlerce kere söyledik, Yine de adli olarak bir şey yapılmadı" diye konuştu.
Devleti yönetenlerin bir dönem Cumartesi Anneleri ile buluştuklarında "Gerekeni yapacağız" dediğini ancak hiçbir şey yapılmadığını söyleyen Canan, "Kayıplarımızı bize verin. Annelerimizin ayaklarının altını öpmesine gerek yok" diye konuştu. Canan son olarak "Katilleri yargılayın adalet istiyoruz" dedi.
'TÜRKİYE AİHM KARARINA UYMADI’
Ardından konuşan İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı avukat Gülseren Yoleri, 23 Nisan'ın çocuklar için bayram olarak kutlandığını, ama Türkiye'de çocukların bu bayramı kutlayamadığını dile getirdi. Çocukların haklarından mahrum edildiğini kaydeden Gülseren, "Bu bayramda çocukları koltuklara oturtuyorlar. Ülkeyi çocukları yönetiyorlarmış gibi onları da kendi siyasetlerine alet etmeyi hak görüyorlar. Biz çocukların kaybedildiği bu coğrafyada çocuk bayramı kutlamaya utanmıyor muyuz? Çocuk hakları sözleşmesine devlet imza atıyor ancak sözleşmenin gereklerini yerine getirmiyor" dedi.
"Devlet çocukları alıp bıraktım diyerek kaybedilmelerinden sıyrılamaz" diyen Yoleri, resmi açıklamaların geçersiz olduğunu ve bu açıklamayı yapanlar hakkında hukuki soruşturma yapılmadığını hatırlattı.
Yoleri son olarak, "Devletin yasalarının çocuklara dair zorunlu saydığı kurallar var. Bunlardan birisi çocuk yaştaki kişiler ailelerine teslim edilmek zorunda. Devlet ne olursa olsun çocuğu serbest bırakırken ailesine teslim etmek zorunda. Çocuklar kaybedildi. Türkiye devleti bunun sorumluluğunu yerine getirmediği gibi AİHM kararlarına da uymadı" diye konuştu.
Eylemde söz alan Leman Yurtsever ise, gözaltında kaybedilen Zeki Diril'in ailesi adına kısa bir konuşma yaptı. Yurtsever "Zeki ve İlyas gözaltında kaybedildiğince çocuktu" ikisinin de gözaltına alındığına dair kayıt olduğunu, ancak ailenin kemiklerin bulunması umudu ile Şırnak'a taşındığını söyledi.
‘GÖZALTINDAKİ ÇOCUKLARI UNUTMA’
Eylemde bu haftaki açıklamayı Cumartesi Annesi Mukaddes Şamiloğlu yaptı. Şamiloğlu da her çocuğun yaşam hakkına sahip olduğunu ifade ederek, Türkiye'de devletin bu sorumluluğu yerine getiremediğini söyledi. İHD verilerine göre 27 çocuğun gözaltında kaybedildiğini belirten Şamiloğlu, "Gözaltında kaybedilen çocuklar için adalet talebimizi yineliyoruz. Zeki ve İlyas Diril şahsında gözaltındaki çocukları unutmama çağrısı yapıyoruz" dedi.
Zeki ve İlyas'ın Şırnak'ta 1994 yılında gözaltına alındığını söyleyen Şamiloğlu, aynı yılın 14 Mayıs günü her iki çocuğun Uludere Jandarma Komutanlığı'na sevk edildiğini belirtti. Çocukların ailelerinin jandarmaya başvurduğunu ifade eden Şamiloğlu, ilgili makamların çocukların serbest bırakıldığını iddia ettiğini söyledi. Şamiloğlu "Çocuklarıyla birlikte gözaltında olan birinden çocukların ağır işkence gördüğünü duydu aile. Aileye çocukların helikopterden atıldığı da ifade edildi. Hukuki süreç başlatan aileye Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmedi, soruşturma takipsizlik kararı ile kapatıldı. AİHM'e de gidildi. AİHM Türkiye'ye ceza verdi" dedi.
Açıklamanın ardından eylem sona erdi.
ANF