DAD Ankara Şubesi’nin düzenlemiş olduğu ‘Toplumsal Cinsiyet ve Alevilik’te Kadına Bakış’ panelinde kadının Alevilik’teki yeri konuşulup tartışıldı. Helin Mutlu “Alevilikte kadın ve kadına bakış”, “Kadının Alevilik’te yeri” konusunu İstanbul Gazi Cemevi aktivistlerinden Selda Güneş ele aldı.
“ERKEK EGEMENLİĞİ, EMEK PAZARINDA”
Panelin moderatörlüğünü yapan DAD Ankara Şube Eşbaşkanı Hülya Fırat, açılış konuşması yaparak paneli başlattı.
Helin Mutlu, “Biz kadınlar her zaman dolaylı ayrımcılığa maruz kalıyoruz. Türkiye’nin imzalamış olduğu Cedaw sözleşmesi var. Cedaw’ın 1. maddesi kadınların medeni durumlarına bakılmaksızın kadın ile erkek eşitliğine dayanarak politik, ekonomik, sosyal, medeni veya diğer sahalardaki insan hakları ve temel özgürlüklerin sağlanmasını, kullanılmasını veya bunlardan yararlanmasını engelleyen, ortadan kaldıran veya bunu amaçlayan ve cinsiyete bağlı olarak yapılan herhangi bir ayrım mahrumiyet veya kısıtlama anlamına gelecektir, der. Cedaw’ın 1. maddesi. Türkiye bu sözleşmeyi imzaladı, ama biz kadınlar bunları yaşamımızın her alanında yaşıyoruz. Bir kreş sisteminin olmaması, kadının eve hapsolması, çocuk bakımından sadece kadınların sorumlu olması, bunların hepsi dolaylı ayrımcılığa giriyor. İşe girmelerde, ücretlerde, terfi ve sosyal yükselmelerde, sosyal haklarda kadınlar hep ikincil durumda. Erkek egemenliği, emek pazarında da etkin cinsiyetçi iş bölümü kapitalist ataerkil işbirliği yaptığı bir alandır” diye konuştu.
“HER GÜZELLİK İKTİDARLA KORKUNÇ BİR ŞEYE DÖNÜŞTÜRÜLÜR”
“Hep diyoruz İslam en gerici inançtır, İslam dünyanın başına gelen en kötü şeydir, diye. Eğer böyle olsaydı Ali bu kadar kutsal yani cemlerimizin, duazı imamlarımızın olmazsa olmazı, her deyişimizin şah olarak tanımlandığı Ali bu kadar kutsal olmazdı” diye konuşan Selda Güneş, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Muhammed’in İslam ile onun devamı olan Ali’nin İslam’ı ve Hüseyin’in katledilmesi ile biten sürecine kadar yaşanılan bir gerçeklik var ama ne yazık ki daha sonra Yezit’le başlayan başka bir İslami süreç var. Hangi düşünce ne kadar mükemmel olursa olsun, hangi güzellik muhteşem olursa olsun onu kullanan iktidar tarafından hep çirkinleştirilir ve korkunç bir şeye dönüştürülür.
Halklar buna karşı direniş göstermek zorundalar. Biz Aleviler bu ağır şeyi bugüne kadar taşıyanlarız. Aleviler derken diğer halkları da kastediyorum. Ezidi halkları da; yani iktidar dışındaki tüm halkları kastederek söylüyorum. Ne kadar iktidara ulaşmış ve organizasyon haline dönüşmüşse işte o kadar korkunç bir katliam mekanizmasına dönüşmüştür. Şunu çok net ayırt etmek gerekiyor. Hakikat ile gerçek aynı şey değildir. Hakikat değişmez olandır. Gerçek ise anlık olan ve değişime de açık olandır. Geçmişe kadar biz maddeyi ağırlığı olan, kütlesi olan, madde olarak tanımlıyorduk. Ama Kuantum fiziği ile başka bir yere sıçradık artık. Canlı, cansız her şeyin içerisinde bir enerji olduğunu, akım olduğunu, bir frekans olduğunu söylüyoruz.”
Daha sonra Zakir Öven Akın, Sertaç Akın, sanatçı Gülseren Kılıç ve Senem Koç’un deyişleri, lokma gülbenginin okunması ve ardından lokmaların pay edilmesi ile Birlik Cemi tamamlandı.
Pirhaber