“İranla oynarsanız, Amerika'yı ve İsrail'i yeryüzünden sileriz,” derler. İş birilerinin yeryüzünden silinmesine kalmışsa, Amerika'nın dünyayı yeryüzünden silecek silahlara sahip olduğunu herkes bilir. IŞİD'in yükselişe geçtiği yılları hatırlayın. İnanılmaz bir video propagandası yapıyorlardı. Yüzleri kapalı bıçaklı cellatlar kafasını yere yatırdıkları kurbanın başında dünyaya meydan okuyorlardı. IŞİD karşıtı koalisyon bunların hepsini boğazladı. Kalanları çil yavrusu gibi şuraya buraya dağıldı. Arap milliyetçiliği ile donattığı İslam üslubuyla Saddam, elinde tüfek Amerikan bayrağı çiğniyordu. O gün Amerikan dışişleri sözcüsüne gazeteciler Kürt katili Recep Erdoğan'ın Amerikan karşıtı sert sözleri karşısında Amerikan yöneticilerinin ne düşündüğünü sormuştu. Amerikan dışişleri bakan sözcüsü şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Amerika'nın dış politikası çeşitli devlet yöneticilerinin sert açıklamalarına göre şekillenmez. Biz yapılması gerekeni yaparız.”
Bu şu anlama geliyor: Amerika'nın dış işleri poltikasının sinirleri alınmıştır. Kim ne açıklama yaparsa yapsın işlerini sakin yürütürler.
Erdoğan'ın Osmanlı Tokadı'na verdikleri yanıt tek cümlelikti: “Çok komik!”
Kürt düşmanı Recep Erdoğan bugünlerde gittiği her yerde kalabalıklara “Afrin'e gitmeye hazır mısınız?” diye soruyor.
Vaktinde üç kıtaya hükmetmiş ve hükmettiği topraklarda eyalet sistemi uygulamış Osmanlının devamı Türk devletinin gelmiş geçmiş en köksüz ve en serseri cumhurbaşkanının Suriye'de düştüğü hale bakın. Türkiye'nin insani bütün ufkunun içine işedikten sonra zafer soytarılığını getirip Afrin'deki Kürtleri sürmeye vardıracak kadar düşürdü.
Türkiye'yi gasp etmiş Türk İslam faşistliğinin sefaleti diyorum ben buna.
Üstelik işler sanılandan daha karışık. Suriye'de Sünni bir Osmanlı diktatörlüğü kurma hedefinde yenilgiye uğradıktan sonra, Şii Esad rejimini destekleyen Rusya ve İran'la hareket edecek kadar kişiliksizleşti. Suriye'ye yığdığı Sünni terörist grupları sattı. Elinde tek savaş malzemesi kaldı: “Sınırdaki Kürtleri ezip, Sınırları Esad güçlerine teslim etmek.”
İyi de, böyle olacaktıysa, Türk İslam faşistleri Suriye'deki iç savaşı ne diye başlattı?
Sınırlarda Esad yönetimi adına Kürt temziliği yapacak kadar düşmüş olmanın adı nedir?
İşin bu kısmını da geçiyoruz? Ülkenin bütün enerjisini, kanını, canını, ordu ve polis birliklerini, köy korucularını, ÖSO mensubu çeteleri bir Kürt şehrinin etrafına yığmanın, 72 savaş uçağı ve 71 kobra helikopterle buraları bombalamanın; bombaladıktan ve vurduktan sonra, bir ihtimal bu şehre Esad bayrağı çektirmenin zafer neresinde?
Askeri elbisesi giydirilmiş 7 yaşındaki küçük kızı sahneye çıkarıp “inşallah sen de Afrin'de şehit düşüp, şehitlik bayrağı örtersin” diyen bir şahıs ırkçılıktan ve düşmanlıktan kronik hastadır.
Böyle bir şahıs IŞİD üyesidir.
PYD'nin eski başkanı Salih Müslim'in Türk devletinin isteği üzerine Prag polisi tarafından gözaltına alınmış olmasını zafer diye yutturmaya çalışan biri bırakın cumhurbaşkanı olmayı, serseri bile olamaz.
Bir kere Salih Müslim şu anda PYD ve YPG'de yetki sahibi biri değildir. Diğer yandan bu gözaltına alma olayı, devlet olmayı yanlış ve suçlu kullanan Türk İslam faşistlerinin Salih Müslim hakkında çıkardıkları Kırmızı Bülten dolayısı ile gerçekleşmiştir. Kaldı ki Avrupa Birliği ve Amerika Türk devletinin Uluslar arası bir anlaşmanın sonucu olan “Kırmızı Bülten” olayını yanlış kullandığına dair defalarca açıklamalarda bulundular.
Salih Müslim Suriye vatandaşıdır, diğer yandan PYD ve YPG'yi Türk devleti dışında hiç bir devlet “terör örgütü” olarak görmemektedir.
Çekoslovakya'nın Salih Müslim'i Türk devletine teslim etmesi için bir neden ve bir hukuk kuralı yoktur. Çekoslovakya'nın Suriye vatandaşı bir Kürdü Türk devletine teslim etmesi demek, devlet ve ulus olarak tarihlerinin en büyük hatasına ve belasına bulaşmaları anlamına gelecektir.
Türk ırk devleti, Uluslar arası Afrin tezgahına boğazına kadar bulaşmış bulunuyor. Butün ulusal ve savaş gücünü harcayacağı Afrin'den sonra kendilerini Menbiç'i kuşatmış olarak değil, kırılmış ÖSO birlikleriyle birlikte kuşatılmış olarak bulacaklardır. Sadece Fırat Kalkanı olarak süpürülüp atılmayacaklar, İdlib'den de sökülüp atıldıktan sonra, kalan Suriyeli çete kalıntılarıyla birlikte kuşatma altına alınacaklardır.
Afrin, bütün güçlerini harcayacakları, ancak sonuçlarından asla faydalanmayacakları Uluslar arası bir tuzaktır. Her rüzgara açık Türk ırkçıları ve İslamcıları Afrin'de her türlü yenilecekler.
Küçük çocuklara asker elbisesi giydirip, sahneye çıkarmaları IŞİD propagandasının aynısıdır. Aynı köken ve aynı anlayışın insanlarıdır bunlar.
IŞİD'ci propagandaları ve açıklamalarıyla Kürt halkının sinir sistemiyle oynadıklarını sanıyorlar, ancak IŞİD'in yaşadığı sonun aynısını bunlar yaşayacak.
Hasan Bildirici / Rojevakurdistan