Ocaklar ve Dergahlar sistemi üzerinden yüzyıllarca kendi kendisine yeten ve bu anlamda demokratik, çoğulcu karakterini koruyup günümüze kadar getiren Alevi toplumu kent kültürüyle birlikte yeni sorunlar ve bu sorunların doğurduğu ihtiyaçlarla karşı karşıya kaldı.
Buna cevap üretmek için özellikle 1990’lardan itibaren günümüze kadar Türkiye ve Avrupa başta olmak üzere çok sayıda dernek, vakıf, cemevi, dergah, federasyon gibi yapılar kurarak inancıyla birlikte toplumsal varlığını sürdürmeye çalıştı. Ancak artan asimilasyon ve tekçi politikaların yoğunluğu da dikkate alındığında bu örgütlenme düzeyinin hem Alevi toplumunun ihtiyaçlarına hem de ülkemizin genel sorunlarına cevap olmada yetersiz kaldığı aşikar.
Bu bilgiler ışığında aynayı kendi yüzümüze yani Alevi örgütlenmesine tutarak mikrofonu Alevi pirlerine, kadınlarına, kurum temsilcilerine ve bilinen isimlerine sorduk.
Dizi yazımızın bu bölümünde Üryan Hızır Ocağı Pirlerinden Ali Büyükşahin’e mikrofon tuttuk.
“İNANCIMIZ BASKILARA RAĞMEN ÖZGÜRLÜKÇÜ ÇİZGİSİNİ KORUDU”
Sayın Büyükşahin mevcut Alevi örgütlenmesine genel anlamda baktığımızda tabloyu nasıl görüyorsunuz? Yeterli mi? Değilse neden? Ayrıca çözüm önerileriniz var mı?
Ali Büyükşahin: Alevilik yüzyıllardan bu yana hiçbir egemen gücün ne manevi ne de maddi desteğini alarak bugünkü durumuna geldi. O kendi hiyerarşik oluşumu içerisinde hem yazılı hem de sözlü bir geleneğin varlığını yaşatarak inancını bugüne getirdi.
Alevilik inancında ve geleneğinde İslamı baz almakla birlikte tarihsel kültürünü de sürdürmeyi ihmal etmemiştir. İnancında evrenselliği ve insan sevgisini daima ön planda tutmuştur. Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde çeşitli sorunlarla karşılaşmış, ötekileştirilmiş, asimilasyona uğratılmış ve hatta bazı zamanlar yok edilmeye çalışılmıştır.
Ama daima dik durmak için kurumları ve pirleriyle özgürlükçü düşüncesini baskılara karşı sürdürme mücadelesini vermiş ve başarılı da olmuşlardır. Demek gerekir ki bu yolda kırılmalara uğradığı halde eğilmedi.
“DEVLET SÜNNİ İSLAM’A SİSTEMATİK DESTEK VERİYOR”
1960’lardan başlayarak günümüze kadar gelen süreç içerisinde köyden kente Avrupa’ya göçlerin olması, Alevi gençlerinin okuyup aydınlanması sonucu Alevilikte hızlı bir gelişme kendini göstermiştir.
Türkiye’de devlet desteğiyle Sünni İslam anlayışının da sistematik bir şekilde gelişmesi ve diğer inançlar karşısında egemenlik kurması, ister istemez ayrışmalara ortam yaratmıştır.
Birçok geri kalmış ülkede demokrasi ve laiklik düzeni yerleştirmediği için etnik ve dinsel kökenli gruplar arasında sürtüşmeler olmaktadır. Bu yüzden birlik ve beraberlik ortamı sağlanamamaktadır. Huzurlu ve mutlu bir devlet, ancak laik, demokratik ve sosyal bir hukuk düzeninin kurulması ile mümkün olur.
“ÖRGÜTLENMEMİZ DEMOKRASİNİN YERLEŞMESİ İÇİNDİR”
Alevi Bektaşiler ayrışmalara meydan verilmesini istemezler. Laiklik ilkesinin tam anlamı ile uygulanmasını isterler. Ama ne yazık ki, gözardı edilmektedirler. Bundan ötürü varlıklarını, inançlarını ve geleneklerini yaşatmak için örgütlenmek zorunda kalmaktadırlar. Bu örgütlenme aynı zamanda barışın, sevginin, hoşgörünün ve adaletin yerleşmesi ve gerçekleşmesi içindir. Örgütlenme, demokrasinin, insan haklarının ve barışı sağlayan hoşgörünün, sevginin gereğidir.
Alevi toplumunun eşit yurttaşlık, inanç, ibadet, eğitim özgürlüğü ve demokratik toplum gibi temel talepleri var ve bu uğurda yıllardır verilen bir mücadele söz konusu. Bu mücadeleyi yeterli görüyor musunuz? Daha güçlü sonuç almak için neler yapılabilir?
Büyükşahin: Türkiye’de Aleviler, kendi inançlarını ve geleneklerini yaşatmak için bir takım örgütler kurmuşlar. Bu örgütler dernek ve vakıf olarak görev yapmaktadırlar. Örneğin; Cem Vakfı, Şah Kulu Sultan Külliyesi, Hacı Bektaş Veli Kültür Derneği, Alevi Kültür Dernekleri, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Demokratik Alevi Dernekleri…
“ALEVİ BEKTAŞİ ÖRGÜTLENMELERİNİN NEDENLERİ”
1: Alevi Bektaşi, inanç ve geleneğini yaşatmak ve tanıtmak. Gün geçtikçe büyüyen Siyasal İslam’ın karşısında yok olmamak.
2: Alevilerin ekonomik, sosyal ve siyasal gücünü arttırmak.
3: Alevi kimliğini ön plana çıkarmak ve korumak.
4: Alevilerin demokratik hakkına sahip olmasını sağlamak.
5: Alevi Bektaşilere yönelik yapılan haksızlıkları gidermek için mücadele etmek.
6: Alevi Bektaşi kültürünü ve tarihsel konumunu yaşatmak.
Örgütler, Alevi toplumunun ihtiyaçlarını karşılamak için maddi ve manevi olarak desteklenmekle başarılı olurlar. Şimdi bu anlamda yapılan destekleri yeterli görmüyorum.
“DEVLET BÜTÜN HALKLARA VE İNANÇLARA EŞİT MESAFEDE DURMALI”
Demokrasi mücadelesi yürüten diğer toplumsal kesimler ile birlikte yürütülen mücadele yeterli mi? Daha güçlü sonuç almak için nasıl hareket edilebilir?
Büyükşahin: Alevi örgütlerinin diğer toplumsal muhalefet ile ilişkilerini Türkiye’nin temel sorunlarına karşı mücadelesini yeterli görmüyorum.
Çünkü Alevi örgütlerine ekonomik, sosyal, siyasal ve toplumsal olarak hiçbir destek olmadığı için yeterli bir gelişme sağlanamamaktadır. Eğer demokratik bir düzen istiyorsak, devlet bu konuda Sünni İslam anlayışına mensup ve topluluğa ne kadar destek sağlıyorsa diğer inanç mensuplarına da aynı desteği sağlamak zorundadır.
Alevi örgütleri mücadele anlamında bir çaba gösteriyorlar. Ama ne yazık istek ve talepleri yerlerine getirilmiyor. Elbette ki Aleviler istiyor ki eşit yurttaşlık hakları tam anlamıyla verilsin. Bunun içinde yıllardır mücadele veriliyor. Yine cemevlerinin resmi statüye kavuşturulması için yine çok çalışmalar yapıldı. Ne yazık ki konun muhatapları buna çok çözüm olamadılar ve bir gelişme olmuyor. Zorunlu din dersleri olmamalıdır. Bu bir tercih meselesidir öğrenciyi rahat bırakmak gerekiyor. Bu konu ile ilgilide yeterli bir mücadele veriliyor aslında. Herhangi bir dinin inancın doğrultusunda eğitim verilmemelidir. Bütün inançlara ve halklara eşit mesafede yaklaşılmalıdır.
“KURUMLARIN BİRLİKTE HAREKET ETMESİ LAZIM”
Aleviler bu ülkenin bütün ezilenleriyle birlikte bir hak arama mücadelesi içinde yer almalıdır. Yapılan her türlü haksızlığa karşı durarak mücadele etmelidir. Dayanışmanın sağlanması için bu konuda kurumların birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bunu şu anda yeterli görmüyorum, bu zamanla düzelecek bir şeydir. Yeter ki kurumlar olarak bir birimize sevgi ve saygı gösterelim. İşte o zaman daha güçlü ve iradeli bir şekilde mücadele edebiliriz.
Turabi KİŞİN/PİRHA
SONRAKİ DOSYA 23: CEM Vakfı Malatya Şube Başkanı Eşref Doğan, Alevi örgütlenmesini değerlendirdi