Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Erdoğan'la nereye kadar? / Hasan Bildirici

Erdoğan'la nereye kadar? / Hasan Bildirici

27 Mart 2016, 14:33

''Şimdi TC’nin başında Amerika, Rusya, Avrupa, IŞİD, PKK ve YPG’ye meydan okuyan bir Erdoğan var.Bu kadar ülkeye ve örgüte düşmanlığı Türkiye’nin uzun süre kaldıracağını herhalde kimse düşünmüyordur.''

Ortadoğu’da, İslam ülkelerinde yaşanan iç savaş ve yeni düzenlemelerde bir at başı, ileri bir karakol olarak kullanılan Türk İslam iktidarı AKP, Erdoğan’la birlikte Amerika ve Avrupa’nın elinde nereye atacağı bilinmeyen bir ateş topuna dönüştü. Sovyetler Birliği'ni kuşatan Yeşil İslam Kuşağı aracılığıyla dünyaya radikal İslam’ı armağan eden Amerika bu kez dünyanın başına Türk İslam sentezini bela etti. Çeki düzen vermeye çalışıyorlar, ama kendisini 21. Yüzyıl Türkiyesi’nin sulatını olarak gören Gürcü Erdoğan’ın ipe sapa geleceği yok. Çünkü suçları çok. Açıkları haddinden fazla. İktidardan düşüverse, hakkında onlarca müebbetlik dava açılacak. Onun için direnmek zorunda. Kendi katilliğini ve hırsızlığını memleket sorunu yapmak zorunda. Ama nereye kadar?

Avrupalılar ve Amerikalılar herhalde çoğu Türklük ve Müslümanlık yarışı yapan göçmenlerden, dönmelerden ve iktidar düşükünlerinde oluşmuş hukuksuz Türk islam kültürünün Türkiye’nin 21. Yüzyılını karşılayacak terbiye ve hukuktan yoksun olduğunu artık görmüşlerdir.

Ülkelerin önünde hep iki ana seçenek olmuştur: Ya reform ya darbe. Reform yeteneği olmayan Türk sistemi, Amerikan destekli üç askeri darbe ile 2000’li yıllara kadar getirildi. Darbeler dönemi kapandığı için, Amerika ve Avrupa Türkiye’yi değiştirme ve Kürt sorununu çözme işini o güne kadar hep ezildiğine ve soluksuz bırakıldığına dair çığlıklar atan Türk islam güçlerine havale etti. Yalancı, abartılı, ırkçı bu güruhun bütün foyası Suriye iç savaşında ortaya çıktı. Türk İslam sentezinin AKP iktidarı Ortadoğu’nun Osmanlısı olma hesaplarıyla dünyanın ne kadar radikal İslamcısı varsa, bunları Suriye’ye taşımıştı. Dünya şu an, Erdoğan ve ekibinin Suriye’ye taşıdığı vicdansız ve kuralsız İslamcı katil toplulukları temizlemekle meşgul.

Oyunu anlaşıldıktan ve sınır boyları Kürt denetimine geçtikten sonra Suriye denklemi dışına atılan Erdoğan ve ekibi iktidarda kalma çaresini Kürde iç savaş ilan etmekte ve dünyaya meydan okumakta buldu. Kürt masasını devirdi ve bu ara pek kimsenin yapmaya cesaret edemediği Rus savaş uçağını düşürdü.

Şimdi TC’nin başında Amerika, Rusya, Avrupa, IŞİD, PKK ve YPG’ye meydan okuyan bir Erdoğan var.

Bu kadar ülkeye ve örgüte düşmanlığı Türkiye’nin uzun süre kaldıracağını herhalde kimse düşünmüyordur.

Türkiye, Türklerden çok Avrupalıların ve Amerikalılarındır. Onlar Erdoğan’lı veya Erdoğansız, Türkiye üzerindeki haklarından vazgeçmezler. Türk sistemi de Avrupa ve Amerikansızlığı kaldıramaz.    

Canlı bombaların patladığı, cadde, sokak ve alışveriş merkezlerinin boşaldığı, turistlerin hızla terk ettikleri Türkiye’nin Suriye olup olmayacağı tartışılıyor. Normalde Avrupa ve Amerika’nın elinde Türk yönetim organlarını değiştirmeye yarayacak çeşitli aletleri bulunuyor. Bunları henüz tam devreye sokmuş değil. Dengeleriyle oynadıkları Türkiye’de bazı alternatifleri kendi elleriyle yok ettiler. Yeniden yaratırlar, eğer çatışmalar başlamasa, Erdoğan ve ekibi 7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını geçerisiz kılmasaydı, HDP büyük bir yükseliş içine sokulacak, Türkiye’de iktidar ortağı haline getirilecekti.

İsrail Genelkurmay Başkan vekili General Yair Golan’ın dediği gibi, Türkiye aşırı sorunlu bir ülke, onunla ilişkiye dikkat etmek lazım.

Ülke sorun değil, ülkeyi yönetenler sorun.

Şu anda Erdoğan ve çetesinin elinde içe meydan okumanın dışında bir iktidar kartı kalmadı. Dünyadan tecrit olan, yolsuzluk ve katillikte nam salmış bütün iktidarların vardığı son nokta burası oluyor: İç savaş.

Erdoğan ve ekibi yeniden alttan almalar ve yukarıdan bastırmalarla eski reformcu yeteneğine döndürülebilir mi? Bu imkansız gibi bir şey. Yeterince kirlendiler ve yeterince suç işlediler.

Batılılar ve Amerikalılar halkın AKP’den iyice, hatta daha da bıkmasını bekliyorlar. Erkenci bir iddia mı bilmiyorum, bir kaç ay sonra seçim olsa AKP’nin 1 Kasım seçimlerinin çok altında bir oy alacağını düşünüyorum. Çünkü son oylarlarda ekonomik sorunlarından en çok da AKP’yi destekleyen iş çevreleri etkilendi. Kürdistan’da şehir yakma saldırıları daha da süreceği için Türkiye şehirlerine gidecek ölü asker ve polis sayısı da çok olacak. Çocukları asker ve polis olan milyonlarca ailenin yüreği ağzında şu an.

Erdoğan ve AKP ekibinin bu öldürücü çılgın zamana yönelik açıklamaları aynı, hiç değişmiyor.

“Diz çökmeyeceğiz, sonuna kadar gideceğiz,”

Nereye ve ne zamana kadar gidecekler orası belli değil.

Avrupa ve Amerika’nın Türkiye’nin Suriye gibi olmasına izin vereceklerini sanmıyorum. İç savaş görüntüleri olsa da dünya şu an Suriye’yi ona katlayacak olan bir Türkiye iç savaşını kaldıramaz. Mutlak böyledir de demiyorum, ama büyük olasılık kaldıramayacağı yönünde. Çok çaresiz kalırlarsa, Türk sisteminin her zaman için bir ordu seçeneği var, 12 Eylül’den farklı Mısır’dakine benzer bir askeri darbe tertipleyebilirler. Amerika’nın elinde bu seçenek var. İktidar düşkünü Türk generalleri böyle bir darbe için çabuk hazırlanır.

Kürtlerin Erdoğan ve çetesinin saldırılarını karşılamada daha dikkatli olması gerekiyor. Kürdistan şehirlerini vuran siyasi ve askeri güruhun bu iradesi bir süre sonra kırılır. Kürdistan sorunu şehir savaşlarında umduklarından daha sert bir karakterle karşılarına çıktı. Hesapları tutmadı, bir iki ayda Kürt halkının ve direnişçilerinin belini kırıp, Newroz’a Türk zaferiyle giriş yapacaklardı, olmadı. Operasyonların uzamasını, sivil kayıpların en az olması için gösterdikleri sabır ve dikkatle açıklıyorlar. Öyle bir dikkat ve sabır yok. Tank, top ve helikopter kullanıyorlar, eskisinden farklı olarak PKK’nin elinde zırh delici roketler ve patlayıcılar var, ilerleyebildikleri yerlerde katliamda sınır tanımıyorlar.

Halkın yaşam alanlarının savaş alanı olmaktan hızla çıkarılmasının en çok Kürtlerin lehine olacağını söylemek gerekiyor.

Ama bir şeyi hiç bir zaman unutmamak gerekiyor. Bugün AKP’den ve Erdoğan’dan şikayetçi olan bir çok Türk ve Kürt aydını oyları ve fikir yazılarıyla AKP’yi var etti. Erdoğan iktidarını kalıcılaştıran Anayasaya referandumunda “Yetmez ama evet” sözü ruhunda muhafazakarlık taşıyan Kürtlerin sözü idi daha çok. Askeri vasiyeti kırma bahanesiyle AKP’ye verilen oylar bugün Kürdistan’a tank ve top atışı olarak geri dönüyor.

Milliyet gazetesi yazarlarından Negahan Alçı Şırnak’ta görev yapan bir polis memuruna halka karşı tavırlarının nasıl olduğunu soruyor. Polisin verdiği cevap şöyle:

“Asker halkla muazzam iyi diyalog kuruyor. Çok net talimat almış, karşı taraf nasıl davranırsa davransın güler yüz göster diye. Polis daha agresif.”

Sözkonusu Kürtler olunca Türkün asker ve polis vicdanına güvenilmez, ama AKP anayasasına evet oyu veren Kürtler, Erdoğan ordudan daha insaflıdır diye açıklamalarda bulunuyorlardı.  Polis asker örneğini o nedenle buraya aldım.

Hasan Bildirici

Rojevakurdistan

Bu haber 766 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..