Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Semah Dergisi’nin 37. Sayısı Çıktı

Semah Dergisi’nin 37. Sayısı Çıktı

16 Ocak 2018, 00:44

Demokratik Aleviler Federasyonu (FEDA) yayın organı ‘Semah Dergisi‘ Erdoğan Yalgın’ın Genel Yayın Yönetmenliğinde 37. Sayısında “Tarihte Alevi Soykırımları ve Katliamları“ manşeti ile okuyucusuna ulaştı.

2 Ay‘da bir düzenli olarak okuyucusuyla buluşan Semah Dergisi; İrfan Dayıoğlu, Ali Köylüce, Jinda Deniz, Şenol Hantekin, Demir Çelik, ve Şahin Polat’ın yer aldığı yazı kurulu üyeleri tarafından hazırlanıyor.

5. Yılını geride bırakan Semah Dergisi, Ocak/Şubat 37. Sayısında; “Tarihte Alevi Soykırımları ve Katliamları“nın yanı sıra son iki ay içerisinde Alevilerle ilgili olumlu-olumsuz gelişmeleri   konu edinmiş FEDA’ya bağlı dergahların aktiviteleri değerlendirmiş.  Derginin bu sayısında yazıları ve araştırmaları ile katkı sunan  yazarlar ise şunlar;

Dilşa DENİZ, ‘Alevileri din değiştirmeye zorlayan strateji; Alevi kapılarındaki ‚Kırmızı Çizgiler.

Cemsi KAYA, Osmanlıdan cumhuriyete devredilen miras; Dersim sorunu ve Dersim soykırımı 38’den önce 38’den sonra.  

Selahattin Ali ARİK, Qoçgiri / Koçgiri Katliamı / Soykırımı.

Aziz TUNÇ, Maraş Katliamının planlanması, seyri ve sonuçları

İrfan DAYIĞLU, Tarihin tozlu raflarında gizlenmiş Kızılbaş-Alevi Katliamları

Mehmet KABADAYI, Çorumda saldırı hazırlığı, Katliam ve direnişin kronojisi

Hüsnü ÇAVUİ, Sivas Katliamı

Ali KÖYLÜCE, Bir siyaset tarzı olarak Alevi Katliamlarında örneğnde Gazi ve Ümraniye Katliamları

Pir Mustafa ARSLAN, Kadim halkların kadim inancı Alevilik

Can KASAPOGLU, Semah Panaroma

Ve Pir Süleyman DEPREM kısa süre önce aramızdan ayrılıp hakka yürüyen ‚Pir Mustafa DEPREM’i yazmış..

Yeni yılın ilk dergisinin giriş ve sunum yaızısı şöyle;

Sevgili Canlar Merhaba!

Semah dergimizin bu 37. sayısını “Tarihte Alevi Soykırım ve Katlaimları” na ayırdık. Soykırım ve Katliam kavramlarının zihinsel görünümlerinin ne denli soğuk ve ürkütücü olduğu tartışma götürmez bir gerçekliktir! Elbette soykırım ve katliamlara maruz bırakılmış topluluklar ve bu etik dışı eylemlerden kurtularak geriye kalmış insanlar, bu süreçleri en iyi yaşayarak bilenlerdir.

“Soykırım/ genosit” terimi; 1940’ların sonuna kadar uluslararası literatürde pek de kullanılmamaktaydı. “Soykırım“ kavramı iki ayrı terimden oluşan bileşik bir isimdir. Yunanca “genos“  <  (ırk) ve Latince  “cide“ < (öldürme) sözcüklerinden genocide (jenosid) kavramı meydana getirilmiştir. Bütünsel anlamı; bir etnik veya dinsel azınlığın sistematik bir tarzda planlanarak, kanlı bir şekilde topluca ortadan kaldırılması olayıdır. Kendini savunma imkanı bulunmayan insanların acımaısz bir şekilde topluca öldürülmelerinin eylemsel adı ise katliamdır. 

Meselâ bir tipolojik olarak 38 Dersim Soykırımından geriye kalanlar, kendi dilleriyle yaşadıklarını “tertele“ tanımıyla anlatmışlardır. Yine kendi koşulları içerisinde ele aldığımız Maraş 78’in magdurları; bunu, çok boyutlu bir katliam, insanlık kıyımı olarak belleklerine kazımışlardır.

Peki bu denli büyük çaplı Soykırım ve Katliamları kim-ler yapar? Neden yapar? Benzeri soruların açığa ve bilince çıkarılması, bu sorulara verilecek cevapların doğru bir şekilde anlamlandırılması elbette önemldir. Özellikle 1500 yıldan beri uygarlığın beşiği, kutsal Mezopotamya ve Anadolu toprakları bu türden soykırım ve katliamların yaşandığı adeta yeryüzü mezarlığına çevrilmiştir. Bu kutsal topraklar; mazlum kadim toplulukların kanlarıyla adeta yıkanmıştır. 

Bu toprakların kadim halklarından biri olan Kürtler ve inançsal temelde Aleviler; en acımsız soykırım ve katliamlardan geçirilmişlerdir. Soykırım ve katliamlar sadece fiziki olmayıp, asırlarca süren ve “beyaz katliam“ olarak da adlandırabileceğimiz farklı alanlara haiz

“asimilasyon politikaları“ belkide en tahlikeli süreçlere işaret etmektedir. Bugün Kürtler ve genel anlamda Aleviler özelde ise Kürdün Alevisi etnik ve inançsal boyutuyla büyük bir cenderede yaşam mücadelesi vermektedirler. Kürt Aleviler; Bir taraftan Türkçü-Turancı-Kemalizmin baskısıyla, bir diğer yanıyla da İslami târuzlar karşısında kendi gerçekliliğini yaşayamamaktadır. Toplumsal hafıza, her geçen gün biraz daha zayıflatılmakta ve niyaz dilinde terrenüm edilen ritler unutulmaktadır. İçi boş modernite adına, inancımızın antikide değerleri, sözde örğütlenme adına derneksel kurumlarda hebâ edilmektedir. Artk geçmişin fiziki soykırım ve katliamlarının yerine, günümüzün içselleştirilmiş toplumsal asimilasyon fenomenleri ikame edilmiştir. 

Peki Kürt Aleviler (Réya/Raa Heqi) neden Soykırım ve Katliamlarlardan geçirilirler? Bu soykırım ve katliamları kim-ler yapar? sorusunun cevap anahtarında, tabiki devlet dediğimiz ahtapotun silüeti karşımıza çıkar!; Cumhurriyetin kuruluşundan günümüze kadar bu alanda yapılan uygulamalar dikkatlice imcelendiğinde soykırım ve katliamları Devletin; Türkçülük ve Müslümanlık adına gerçekleştirdiği kolayca görülecektir! İşte derğimizin bu sayısında, araştırmacı arkadaşlarımızın özetleyerek sundukları soykırım ve katliamların kronolojik seyri, Türk-İslam sentezli bir devlet yapısını ele vermektedir.

Sersala we piraz be!

Xızır yar ve yardımcınız ola! Hak ile kalın!

Newededersim

Bu haber 591 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 4. Olağan Genel Merkez Kongresi’ni Dersi..