AKP tarafından oluşturulan Halk Özel Harekatı tartışılıyor. 7 binden fazla üyesi olduğu ve kimi yerlerde silahlandırılarak kamplara alındıkları belirtilen bu gruplar, ilk olarak 15 Temmuz’daki devlet içi çatışmada silahlı görüntüler vermişti. Aynı zamanda SADAT, Osmanlı Ocakları gibi yapılanmalar da bir birini tamamlıyor.
Hamidiye Alayları
Bu örgütlenmeler Türkiye’de uzun bir geçmişe dayanıyor. Osmanlıdan bugüne devlet geleneğinin devamlılığı olan paramiliter güçlerin başından Hamidiye Alayları geliyor. Devletin, Kürt mücadelesine yönelik kurumsallaştırdığı koruculuk sisteminin öncülü olarak kabul edilen Hamidiye Alayları, Osmanlının son dönemlerinde ortaya çıktı. 1891’de devlete yakın Kürt aşiretlerinden oluşturulan Hamidiye Alayları aracılığı ile bir yandan Kürtlerin bilincinin yükselmesi engellenirken; diğer yandan devlet geleneğinin tarihsel düşmanı haline gelen Ermeniler ve Kürtler içerisinde Osmanlının çizdiği Panislamist çizgiye uymayan Alevi-Kürt aşiretleri baskı altına alındı. Gayri nizami bir örgütlenme olan Hamidiye Alayları, pek çok azınlığa yönelik kanlı katliamlara imza attı.
İttihat ve Terakki dönemi
İttihat ve Terakki döneminde de benzer oluşumlara gidildi. Bu dönemde gelişebilecek tehlikelere karşı 'vatanı korumayı' amaçlayan Müdafaa-i Milliye Cemiyeti kurularak 'devamlı savaşa hazır olmak' hedeflendi. Yine aynı dönemde kurulan 'Türk Gücü' isimli yapılanma benzer amaçla 1913’te yapılandırıldı. 'Dinç, gürbüz, güçlü ve yavuz' gençlerden oluşturulan bu yapının şiarı, “Türk’ün gücü her şeye yeter” olarak belirlendi.
Osmanlı Güç Dernekleri
İttihat ve Terakki döneminde öne çıkan paramiliter yapılanmalardan bir diğeri de 'Osmanlı Güç Dernekleri' adlı oluşum oldu. Gençleri maddi ve manevi olarak savaşa hazırlamayı amaçlayan bu oluşuma Harbiye Nezareti tarafından tüfek ve cephane verildi. Askerlik yapmamış gençler, terhis olmuş kişiler, muvazzaf ve emekli askerlerden oluşturulan bu yapılanma, Askerlik Şubesi Reisi tarafından idare ve teftiş ediliyordu.
Bu oluşumların çoğu 1915 Ermeni Soykırımı ve 6-7 Eylül ırkçı saldırılarında aktif olarak yer aldı.
MAH ve MİT’e kadar
Teşkilat-ı Mahsusa’nın devamı Milli Amele Hizmetleri (MAH) adlıyla 1927’de kurulan ve yine böylesine bir işlev gören yapılanma ise bugünkü MİT’in zeminini oluşturdu. 1980’lere kadar MİT’in şubesi olarak varlığını sürdüren MAH görevini daha sonra 'derin devlet' diye tabir edilen devlet içindeki illegal yapılanmalara bıraktı.
Paramiliter nöbet değişimleri
Varlığını sürdüren Özel Harp Dairesi ise kendi bünyesinde görevlendirdiği paramiliter örgütlerle çalıştı. NATO’ya girildikten sonra 'komünizmle mücadele' adı altında Ülkü Ocakları ve Milli Türk Talebe Birliği etiketiyle devrimci hareketin üzerine gidildi.
Kürtlerin içinde koruculuk
Türk devleti, PKK’nin 15 Ağustos 1984’teki silahlı mücadele atılımıyla birlikte Hamidiye Alayları’ndan esinlenerek koruculuğu hayata geçirdi. 22 Kürt ilinde en az 50 bin kişi ‘koruculuk’ adı altında silahlandırıldı. Ayrıca 1990’lı yıllarda doğrudan devletin desteğiyle silahlandırılan Hizbulkontra (Hizbullah / bugün HÜDA-PAR adında legal partisi de var) Kürtlerin üzerine salındı. Bu yapılanmanın işi bitince de devlet bunu kontrol altına alabilecek biçimde öncü kadrolarını tasfiye etti.
JİTEM, HÖH, Esedullah
Ancak bu da yetersiz kalınca, başka silahlı yapılanmalara gidildi. 27 Ağustos 1987’de Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'na bağlı olarak Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele Grup Komutanlığı (JİTEM) kuruldu. Korgeneral Hulusi Sayın, Cem Ersever, Veli Küçük gibi isimler öncülüğünde yapılandırılan JİTEM ilişkileri daha sonra 'Susurluk Araştırması’nda ortaya çıktı. Ayrıca 'Esedullah Timi' gibi devlet bünyesindeki dinci yapılar da şehir savaşlarında kullanıldı.
Şimdi de Türk kentlerine HÖH
Böylesine bir tarihi geçmişe sahip olan HÖH, SADAT, Esedullah Timleri, Osmanlı Ocakları, Türkiye kentlerine özgü koruculuk modeli olarak görülüyor. El altında hazır bekletilen ve kimi yönleriyle farlılık arz eden bu örgütlenmeler, 15 Temmuz döneminde görüldüğü gibi silahlandırılarak ortalığa salınıyor.
MA/ANKARA