Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Aleviler, Alevi örgütlenmesini tartışıyor-19

Aleviler, Alevi örgütlenmesini tartışıyor-19

09 Ocak 2018, 19:09

Mevcut örgütlenme düzeyinin Alevi toplumunun ihtiyaçlarına cevap verip vermediğini, veremiyorsa çözüm önerilerinin ne olduğunu tartışmaya açtığımız yazı dizisinin bu bölümünde Hüseyin Abdal Ocağı’ndan Alevi Bektaşi İnanç Kurulu üyesi Pir Hüseyin Gazi Metin‘in görüşlerine yer verdik.   

Ocaklar ve Dergahlar sistemi üzerinden yüzyıllarca kendi kendisine yeten ve bu anlamda demokratik, çoğulcu karakterini koruyup günümüze kadar getiren Alevi toplumu kent kültürüyle birlikte yeni sorunlar ve bu sorunların doğurduğu ihtiyaçlarla karşı karşıya kaldı.

Buna cevap üretmek için özellikle 1990’lardan itibaren günümüze kadar Türkiye ve Avrupa başta olmak üzere çok sayıda dernek, vakıf, cemevi, dergah, federasyon gibi yapılar kurarak inancıyla birlikte toplumsal varlığını sürdürmeye çalıştı. Ancak artan asimilasyon ve tekçi politikaların yoğunluğu da dikkate alındığında bu örgütlenme düzeyinin hem Alevi toplumunun ihtiyaçlarına hem de ülkemizin genel sorunlarına cevap olmada yetersiz kaldığı aşikar.

Bu bilgiler ışığında aynayı kendi yüzümüze yani Alevi örgütlenmesine tutarak mikrofonu Alevi pirlerine, kadınlarına, kurum temsilcilerine ve bilinen isimlerine sorduk.

Dizi yazımızın bu bölümünde Hüseyin Abdal Ocağı’ndan Alevi Bektaşi İnanç Kurulu üyesi Pir Hüseyin Gazi Metin’le konuştuk.

“AVRUPA’YA GİDENLER BİR SAZI BİN SAZ ETTİLER”

Sayın Metin, mevcut Alevi örgütlenmesine genel anlamda baktığımızda tabloyu nasıl görüyorsunuz? Yeterli görmüyorsanız çözüm önerileriniz nelerdir? 

Pir Hüseyin Gazi Metin: Biz bu dönemlere kolay gelmedik. Her dönem bedel ödedik, halen de ödemeye devam ediyoruz. Sivas olayı, Maraş olayı gibi belli olaylardan sonra çocuklarımız bir canlanma yakaladı. ‘Biz kimiz, neyiz? ‘Ne oluyor da bizi bombalıyorlar, öldürüyorlar?’ diyerek az da olsa bir örgütlenme sağlandı.

Dernek olduk, federasyon olduk. Yol TV, TV10, gibi kanalları kurduk. Aleviler adına az ya da çok bir şeyler yapıldı. Avrupa’ya gidenler bir sazı bin saz ettiler. Bizi nereye sürerseniz sürün biz buradayız dediler ve örgütlendiler. Biz de Türkiye’de örgütlendik. Pir Sultan adına, Hacı Bektaş adına dernekler kuruldu. Ocaklar adına örgütlenildi.

“ALEVİLİK İSMİ YASAKTI AMA BİZ DİNLEMEDİK”

Alevilik ismi ülkede yasaktı. Cumhuriyet kurulduktan sonra tekke ve zaviyeler kanunuyla Alevilik ismi tamamen ortadan kaldırılmıştı. Çünkü tekke dediğimiz yerler bağlı bulunduğumuz okullar idi, oralar kamil insan yetiştiren okullardı. Oralar da kaldırılınca, Alevilik bir nevi başsız kaldı. Ama bütün bu yasaklara rağmen, biz sazımızı da çaldık, cemimizi de yaptık. Yasakları dinlemedik. Bugünlere de bu toplumu ve inancı getirdiğimizi söyleyebilirim.

“BİZİ ÖNCE ŞİİLEŞTİRMEK SONRA DA SÜNNİLEŞTİRMEK İSTİYORLAR”

Yeterli mi? yetersiz. Ama yoktan iyi. Alevi dernekleri kurulmasaydı, Alevilik devletin dediği şekle girerdi. Biz ne kadar çok çalıştıysak, devlet de o kadar çalıştı, bizden çok çalıştı ve kendi Alevisini, kendi Kürt’ünü yarattı. Alevilerden ricam şu: Bizim yöneticiler kime kötü diyorsa siz ona iyi deyin.

Aramızdaki devrimcileri, aydınları bizimle birlikte hareket eden kitle örgütlerini ayırmak suretiyle, dört tane dedeyle bizi önce Şiileştirmek, sonra da Sünnileştirmek istiyorlar.

Sivas’tan sonra bir ikrar meclisi daha kurduk, Ankara’da toplandık. Hacı Bektaş’a gittik ikrar verdik. Şahkulu’na geldik kurban kestik, ikrar verdik. Dedim ya bizi yönetenler en az bizim kadar çalışıyorlar. O anda derhal Cumhuriyetçi Eğitim Merkezini (CEM VAKFI) kurdurdular. Yetmedi Dünya Ehlibeyt Vakfı’nı kurdular. Bunlar eli çantalı Aleviler. Bunların arkasında halende büyük bir kitle, dernek falan da yoktur. Kurdurdular. Bu da yetmedi Barış partisi diye bir parti kurdurdular.

“DÜZEN ARAYA GİRDİ BİRBİRİMİZE MERHABA DİYEMEZ OLDUK”    

Dernekleri ilk kurduğumuz zaman birbirimize karşı saygılıydık, ne zamanki devleti yönetenler araya girdi ve bazı dernekleri kurdurdu o zaman birbirimize merhaba diyemez hale geldik. Neden? Çünkü düzen araya girdi ve bizi dağıttılar. Devletin görevi o, devlet kendi işini yapıyor.

Devleti yönetenler ‘biz buyuz diyorlar’ ve bize bir sinyal veriyorlar; ‘bir araya gelin’ diyorlar. Yoksa ‘sizi, teker teker hepinizi mahvederiz’ diyorlar. Bize ‘birleşin’ diyorlar. ‘Alevisiyle, Sünnisiyle ezilen Türk’üyle, Kürt’üyle, Türkmeniyle ve diğer ezilen toplumlarla birleşin, yoksa perişan olursunuz’ diyorlar.

Sivas’ı zaman aşımına uğrattılar. Bu toplum öyle bir toplum ki 1400 yıllık Kerbala’yı zaman aşımına uğratmadı. Hallac-ı Mansur’u, Seyit Nesimiyi, Baba İlyasları, Baba İshakları, Pir Sultanları, devrim şehitlerini hiçbirini zaman aşımına uğratamadılar.

“ALEVİLİK BİR BASAMAK OLARAK KULLANILDI” 

Alevilerin eşit yurttaşlık ve inançlarını özgürce yaşama gibi temel talepleri var. Bu konuda verilen mücadele için neler söyleyeceksiniz? 

Pir Gazi Metin: Toplumun beklentilerine yeteri kadar cevap olamıyoruz. Nedenlerinden biri, her ne kadar da derneklerimizin başındaki canlar her şeyi dedelerin üstüne atsalar da kendilerinde de kusur çok. Kurumlarımızın başına seçilenlerin çoğu Alevilik için seçilmediler. Nerede encümen olacağım, nerede milletvekili olacağım diyerek Aleviliği bir basamak olarak kullandılar. Alevilik inancına dönük bir dertleri olmadı.

“DEVLET DESTEKLİ HINZIR PAŞALAR YETİŞTİ” 

Baktılar ki bu toplum pirsiz, mürşitsiz, rehbersiz eğitilemiyor. Çünkü gittiğim her yerde bizden beklentilerini görüyorum. Bir taraftan biz toplumu ihmal ettik, diğer taraftan devlet destekli hınzır paşalar yetişti. Umreye dedeleri gönderdiler. Yetmedi dedelere gri pasaportlar çıkartıp Avrupa’ya gönderdiler.

Öyle dedeler çıkardılar ki, din de bizim, iman da bizim, Kuran da bizim, bizden iyi Müslüman yok söylemine kadar vardılar. O dedelere şunu söylüyorum; her şey senin de seni niye öldürüyorlar. Biz Aleviler her zaman sazın teline ve dizimize vurduk ve hala kırmızı çizgideyiz. Bunun nedeni şu; Alevi toplumu tarihten beri, aydınlıktan yana olmuştur. Karanlıkta olanlar aydınlıktan korkarlar. Asırlardan beri fetvalarla eli kalem tutanları katletmişler.

“TARİHTE OCAKLARIN HİÇ BİRİ SATILMAMIŞ”

Bizim kimliğimizi, cemevlerimizi hala tanımadılar. Burada en çok sözüm şuna; hiçbir zaman için devletten beklenti içinde olmayın. Maaş için mücadele etmeyin, zorunlu din dersinin kaldırılması için mücadele edin. Tarihte ocakların hiçbiri satılmamış. Aç kalmışlar, dağda, mağarada yaşamışlar ama hiçbir zaman hınzır paşaların elinden ekmek yememişler.

“BİRİLERİ EZİLİRKEN SEYREDİYORSAK, BU ALEVİLİK DEĞİLDİR”

Alevi örgütlerinin diğer toplumsal muhalefet ile ilişkilerini ve Türkiye’nin temel sorunlarına karşı mücadelesini yeterli görüyor musunuz? Yeterli görmüyorsanız bu konuda neler yapılabilir?

Gazi Metin: Dedeler birde Aleviler ile ezilen toplumların birleşmesine hizmet etmelidirler. Birileri ezilirken bizde seyrediyorsak, bu Alevilik değildir. Burada bir yanlışlık var. En güzel cem hak aramaktır, meydanlara çıkmaktır.

Aynı zamanda hak aşığı olan Pir Hüseyin Gazi Metin düşüncelerini bir şiirle tamamlıyor.

Hak verilmez alınmalı
Haksız kapı çalınmalı
Garip dostum şafaklar
Şafaklar bizi bekler
Bizlen gurur duymalı
Bizden doğan bebekler.

Karamsarlığa yer bırakmamalıyız, mücadele etmeliyiz.

İmam Hüseyine ikrar verenler
Kerbela bitmedi, devam ediyor.
Zalimin zulmüne karşı duranlar
Kerbela bitmedi devam ediyor…

Turabi KİŞİN/PİRHA

Bu haber 502 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 4. Olağan Genel Merkez Kongresi’ni Dersi..