Ocaklar ve Dergahlar sistemi üzerinden yüzyıllarca kendi kendisine yeten ve bu anlamda demokratik, çoğulcu karakterini koruyup günümüze kadar getiren Alevi toplumu, kent kültürüyle birlikte yeni sorunlar ve bu sorunların doğurduğu ihtiyaçlarla karşı karşıya kaldı.
Buna cevap üretmek için özellikle 1990’lardan itibaren günümüze kadar Türkiye ve Avrupa başta olmak üzere çok sayıda dernek, vakıf, cemevi, dergah, federasyon gibi yapılar kurarak inancıyla birlikte toplumsal varlığını sürdürmeye çalıştı. Ancak artan asimilasyon ve tekçi politikaların yoğunluğu da dikkate alındığında bu örgütlenme düzeyinin hem Alevi toplumunun ihtiyaçlarına hem de ülkemizin genel sorunlarına cevap olmada yetersiz kaldığı aşikar.
Bu bilgiler ışığında aynayı kendi yüzümüze yani Alevi örgütlenmesine tutarak mikrofonu Alevi pirlerine, kadınlarına, kurum temsilcilerine ve bilinen isimlerine sorduk.
Dizi yazımızın 16. bölümünde sorularımızı Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri (PSAKD) Eski Genel Başkanı Kazım Genç‘in görüşlerine yer verdik.
Sayın Genç Alevi Örgütlenmesine genel anlamda baktığımızda tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? Alevi toplumunun ihtiyaçlarına cevap veriyor mu? Yeterli görüyor musunuz, Görmüyorsanız neden?
Kazım Genç: Alevi toplumunda çift yönlü örgütlenmeler var. Doğru olan da bu bence. Birinci örgütlenme ocaklarla olan örgütlenme bunlara ilişkin daha çok inançsal ağırlıklı geçmişten günümüze Aleviliğin taşınması ve günümüzden geleceğe Aleviliğin günün şartlarına ve ihtiyaçlarına uygun olarak ve inancını yaşayabilecek şekilde insanlar unutmadan otantik haliyle yaşanmasını sağlama görevi. Bir de Alevilerin toplumsal demokratik kitle örgütleri bazında örgütlenmesidir ki bu örgütlenme de Türkiye’deki, Alevi toplumunun hak ve hukukunu korumak ve mağduriyetlerine karşı ses yükseltmek ve buna sahip çıkmakla ilgilidir.
“ALEVİLİK ÇAĞIN GEREKSİNİMLERİNE GÖRE KENDİNİ UYARLAR”
Birincisi inanç ağırlıklı olduğu için ben o konuda bir şey söylemeyi kendi açımdan doğru görmüyorum. Çünkü orada birebir ocaklar, ocakzadeler ve onların temsilcilerinin bunu çağın gereklerine nasıl yansıtabilirler ve geleceğe nasıl taşıyabilirler üzerinden akıl yormaları ve toplumun ihtiyaçlarına ve günün gereksinimlerine cevap verecek şekilde hareket etmeleri gerekir. Çünkü bildiğimiz şöyle bir şey ki Alevilik rasyoneldir, günün ve çağın gereklerine kendisini uyarlar. Geçmişte kalmaz, bu güne kadar sözlü bir inanç. Dilden, dile konuşarak ulaşarak bugüne gelmiş olmasının temel dayanağıdır bundan asla vazgeçmemek gerekiyor.
“EGEMENLER ÖRGÜTLENMEMİZİ İSTEMEZLER”
Alevilerin demokratik kitle örgütü anlamında örgütlenmelerinden vazgeçmemesi gerekir. Çünkü resmi ideoloji ve Sünni devlet yönetimi, Alevilerin kendi inançları üzerinden örgütlenmesini asla doğru görmüyorlar ki, Alevi adıyla örgüt kurmak bile yasaktı. Biz Türkiye’de Türkiye Alevi Bektaşi Federasyonu’nu 2002 yılında zar zor davalarla kurabildik. Bu demokratik kitle örgütü mücadelesinden vazgeçmemek gerekiyor ve bu örgütlenmeyi de daha fazla bölmeden parçalamadan bütünleştirerek yürütmek gerekiyor.
Herhangi bir resimsel anlamda değil ama objektif bir bakış açısıyla baktığımızda Alevilik bir inanç olarak görüldüğünde bu inancın Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i olmayacağı gerçeğinden de hareketle Alevi örgütlenmesini Kürt Aleviler, Türk Aleviler, Çerkes Aleviler diye yapılan bir ayrımı doğru görmediğimi de altını çizerek ifade etmek istiyorum.
“ALEVİ OLMAYANLAR DA YAPILARIMIZDA YER ALABİLMELİ”
Aleviler ve örgütlerde görev yapanlar belki birçok demokratik kitle örgütünde, siyasi yapılarda, sendikalarda geçmişte hizmet vermiş olabilirler ama Alevi örgütlerinde örgütlü olan insanlarımızın sadece Alevi kimliğiyle var olmalarını istemek de bana doğru gelmiyor. Çünkü demokratik kitle örgütü yapılanması dediğimizde evet yoğunluk olarak Aleviler bu işin içinde olabilir, ama Alevi olmayanların da Alevilerin mağduriyetlerine karşı durmak ve demokratik yapıyı geliştirmek anlamında yer alabilirler ve PSKAD’de Alevi olmadan örgüt yöneticisi olan ve örgüt içinde üye olan arkadaşlarımız canlarımız vardır.
“MÜCADELE YETERİNCE GELİŞTİRİLEMİYOR”
Alevi toplumunun eşit yurttaşlık, inanç ve ibadet özgürlüğü, zorunlu din derslerinin kaldırılması, ibadet merkezleri ve kutsal mekanlarının kabul görmesi ile demokratik toplum gibi temel talepleri konusunda yeterli bir mücadelenin verildiğini düşünüyor musunuz? Daha güçlü sonuç almak için bu konuda neler yapılabilir?
Genç: Mücadeleyi büyütmek gerekir. Son dönemlerde yani son 3-5 yıldır veya daha da genişletilebilir Alevi örgütlerinin aktivitelerini kaybettikleri, yeteri kadar aktif olamadıkları ve olaylara ağırlıkla müdahaleyi gerçekleştiremedikleri bir algıya sahibim ve bunun üzüntüsünü duyuyorum.
Alevi Bektaşi Federasyonu’nun Türkiye’de ilk yaptığı 9 Kasım 2008 tarihli Türkiye’yi yerinden oynatan bir Alevi mitingi var. Ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı şiarıyla yola çıktığımız ve herkesin 5 bin, 10 bin, 20 bin kişi gelecek diye bakıp da 150 binlere ulaştığımız ve Türkiye’de gündemi bir hafta Alevilerin meşgul ettiği, Alevilerin hakim kıldığı o günleri özlüyorum gerçekten.
“BİRLİK İÇİNDE MÜCADELE BAŞARI GETİRİR”
Keza zorunlu din dersine ilişkin verilen mücadelenin o günden beri neden bugün daha da büyütülemediğini ve neden dava sayılarının binlerle telaffuz edilecek rakamlara ulaşılmadığını ifade etmek istiyorum. Yani Aleviler din kültürü ve ahlak bilgisi dersi adı altında zorunlu olarak okutulan dersin ve daha sonra da müfredata yeni konulan inanç ağırlıklı derslere karşı hukuksal zeminde bir bütün ve birlik olarak toplu bir mücadeleyi başlatmadıkları sürece biz sadece geçmişteki davalarla elde ettiğimiz üç beş başarıyı söyler söyler dururuz. Bu da bizi geleceğe taşımaz ve gelecekteki hak, hukuk mücadelesinde muhatap alınmayı sağlamaz.
“ÇIKARACAĞINIZ SESE GÖRE MUHATAP ALINIRSINIZ”
Yani görebildiğim odur ki Alevi örgütleri devlet katında muhatap alınmamaktadırlar. Çünkü muhatap alınacak gücü ve iradeyi yeterli ağırlıkta gösteremediklerini düşünüyorum. Yani mücadelede eğer siz ses yükseltirseniz ve yükselttiğiniz ses verdiğiniz mücadele birilerini rahatsız ederse; sizi artık karşılarında görmek, muhatap olarak almak, sorunları dinlemek ve ne yapılabileceği konusunda görüş ve düşüncelerinizi almak isterler.
“ÜZERİMİZDEKİ BASKI HİÇBİR ZAMAN BU DÜZEYDE OLMADI”
Alevilerin sorunları bellidir, devletin her katı bunları en ince detayına kadar biliyordur, denilebilir. Ama hiç bu dönemdeki kadar Aleviler üzerinde baskı, zulüm olmamıştır ve buna karşı ne yazık ki kamuoyuna doğru dürüst malolmayan sadece bizim internet sitelerimizde veyahut da haber ajanslarımızda yer alan haberlerle geçiştirildiğini basının dahi dönüp bakmadığını görüyoruz. Basının da dikkatini çekecek ve Türkiye kamuoyuna malolacak eylemlilikleri geliştirmemiz ve büyütmemiz gerekiyor.
“BİR YERDE BİR YANLIŞLIK VAR, ÇÖZÜM ÜRETMELİ”
Alevi örgütlerinin diğer toplumsal muhalefet ile ilişkilerini ve Türkiye’nin temel sorunlarına karşı mücadelesini yeterli görüyor musunuz? Yeterli görmüyorsanız bu konuda neler yapılabilir?
Genç: Alevi kurum üyesi arkadaşlarımızın kapasiteleri yetmezlikleri ve benzeri şeylerle izah etmek gibi bir şeye girmek istemiyorum. Ama bir yerde bir yanlışlık var ve bu yanlışlığın çözümü için bir şeyler üretilmeli, bir şeyler ortaya konulmalı. Bu bir şeyler üretmesi ve ortaya koyması gereken de demokratik kitle anlamındaki Alevi örgütlerinin inanç bağlamındaki Alevi yapılanmasının da desteğini alarak hayata geçirmeleri gerekiyor. Şimdi bunların yeteri kadar hayata geçmediğini görmekteyim.
“SİZ MUHATAP ALMAZSANIZ SİZİ DE MUHATAP ALMAZLAR”
10 gün kadar önce Türkiye’deki önemli bir siyasi partinin yetkilileri ‘Alevi örgütleri ve toplumu olarak gelecekte partimizden beklentileriniz nelerdir, bu konuda görüş ve düşüncelerinizi almak ve ona göre Alevilerle ilgili kendimize bir yol haritası çizmek istiyoruz’ diye yaptıkları bir toplantıya Alevi örgütlerinin geçmiş yöneticisi olmaktan kaynaklı bizi de davet ettiler. Biz o toplantıya gittiğimizde birçok Alevi örgütünden kimselerin gelmediğine tanık olduk.
Bu kadar önemli bir platformu dahi kullanmayı ve değerlendirmeyi ötelemiş, veyahut da önemsememiş bir yapılanma bence asla doğru değil. Çünkü siz muhatap almazsanız sizi de muhatap almazlar. Sizi davet edenlere gidip derdinizi anlatmaz çözüm yollarını üretmez ve hatta gittiğiniz siyasi partinin kendi yapılanmanıza ve kendi bakış açınıza uygun görmediğiniz siyasi duruşları ve siyasi argümanları varsa bunları söylemezseniz bunlarla ilgili sağda solda laf söyleme hakkını da kendinizde bulamazsınız.
“EL ELE VERİP DEMOKRASİYİ İNŞA ETMELİYİZ”
Kim ne derse desin Alevi toplumu Alevi örgütleri ve ocaklarıyla beraber Türkiye’nin mağdurları ve mazlumları olarak Türkiye’nin diğer mağdurları ve mazlumlarıyla el ele olmalı.
2008 yılında başlayan ve o günden bugüne kadar ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı şiarında yer edinmiş olan demokratik hak ve hukuk mücadelesini sadece kendisi için değil bu ülkede var olan mağdur ve mazlum herkes için vermeli. Alevisinden Sünnisine, Türk’ünden Kürt’üne, Çerkes’inden Ermeni’sine Rum’una herkesin bu mağduriyetlerin yanında olduğunu ve bu mağduriyetleri aşabilmenin yolunun da el ele demokrasiyi inşa etmekten geçtiği konusunda görüş birliğine varmalı.
“ORTAK ENERJİYE İHTİYAÇ VAR”
Bu konuda şimdi eğer yüz üzerinden elli enerji katıyorlarsa, bunu yüz üzerinden yüz enerjiye çıkarmaları ve hatta daha da artırmaları ve iş birliğini, ortak mücadeleyi geliştirmeleri gerektiğine inanıyorum.
Eğer bu gelişmezse herkes kendi mecrasında yalnız kalır, herkes kendi mecrasında yalnız kaldığında da biz Kürtlerin haberlerini Kürt sitelerinde, Alevilerin haberlerini Alevi sitelerinde, işçilerin mağduriyetlerini sendika sitelerinde görürüz ve egemen olan AKP iktidarı şeriatçı düzenini sürdürmeye devam eder.
Turabi KİŞİN/PİRHA
YARIN: DOSYA 17
Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA) Eşbaşkanı Veli Kaya, Alevi örgütlenmesini değerlendiriyor.