Cumartesi Anneleri, bir yıl önce yaşamını yitiren Cumartesi Anneleri'nden Fatma Morsümbül’ü de andı.
‘ÖNÜMÜZDEKİ YIL MÜCADELEYİ BÜYÜTECEĞİZ'
Gözaltında 21 Mart 1995'te kaybedilen ve daha sonra cenazesi bulunan Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak, dava dosyasında 22 yıldır hiçbir ilerlemenin olmadığını söyleyerek, dosyanın tozlu raflarda bekletildiğini ifade etti. Ocak, "Bizler sürdürdüğümüz mücadeleyi önümüzdeki yıl daha da yükselteceğiz" diyerek aydınlık günler dileğinde bulundu.
'ŞİDDET POLİTİKALARINA ALIŞTIRMAK İSTİYORLAR'
Daha sonra konuşan CHP Milletvekili Hilmi Yarayıcı, “Hak, hukuk, adalet 2018’e girerken, her türlü şiddeti sürdüren bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi.
“Samimi olsaydılar Cizre, Sur, Ankara, Tahir Elçi olaylarından sonra yetkin bir soruşturma başlatırlardı” diyen Yarayıcı, “Ancak bir ceza verilmedi ve cezasızlık ile devam ediyor” diye kaydetti. Yarayıcı, “Barış yerine şiddet politikalarına alışalım istiyorlar. Nuriye ve Semih’in mücadelesine destek olmayalım istiyorlar. Rıza Zarap ve yolsuzluğu konuşmayalım ve hesabını sormayalım istiyorlar. Son iki KHK çıkarıldı, öğretmen demokrat, yurtsever insanların cezaevine girmesine göz yumalım istiyorlar” diye belirtti.
Yarayıcı, gerçek bir demokratik Türkiye ile yeni yıla girmeyi diledi.
'DEVLET TERÖRÜ...'
Gözaltında 23 Şubat 1995’te kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız ise, “Dile kolay dostlar, mücadelemizin 22 yılının sonuna geldik. Ne gelen var ne de haber veren var. Kayıpların akıbeti açıklanmalı, failler yargılanmalı” dedi.
Yıldız, şöyle devam etti: “Taybet Ana vurulmuş sokak ortasında, öylece yatıyor. Uğur Kaymaz 13 kurşun ile vurulmuş, Berkin Elvan vurulmuş, Dilek Doğan polis kurşunu ile vurulmuş. Hükûmete soruyorum; bunların hepsini hangi devlet terörü yaptı..."
HAFTANIN AÇIKLAMASI
Haftanın basın açıklamasını ise Cumartesi İnsanlarından Sebla Arcan okudu. “2018, demokratik hukuk devletine giden yolun başlangıcı olsun” diyerek sözlerine başlayan Arcan, “Yine yeni bir yıl var önümüzde. Her yerde yeni yıl telaşı sürerken, biz Galatasaray’daki 666’ncı buluşmamızı gerçekleştiriyoruz. Yeni yılda herkes düşlerinin gerçek olmasını diler. Biz de yeni yılda kayıplarımıza ulaşmamızı ve kaybedenlerden hesap sormamızı mümkün kılacak demokratik bir Türkiye diliyoruz” dedi.
Arcan, 2017 yılının ağır insan hakları ihlalleri, travmalar, hukuksuzluklar ve adaletsizliklerle geçtiğini dile getirerek, keyfilikle, cezasızlıkla adalet ve barışın zemininin yok edildiğini ve iktidarın hukuksuzluğuna boyun eğmeyen herkesin düşmanlaştırıldığını söyledi.
AKP'nin programında, “Hukukun üstünlüğünü esas alan devlet, vatandaşlarının özgürlük ve haklarının teminatıdır. Dolayısıyla hukuk devleti olmayan ve hukukun hakim olmadığı bir toplumda demokratik rejimden bahsedilemez. Partimiz hukukun üstünlüğüne dayalı yönetim anlayışının teminatı olacaktır” diye yazdığını ve bu programla iktidara geldiğini hatırlatan Arcan, “Ancak AKP iktidarında bugün geldiğimiz nokta; uluslararası kamuoyunda ‘ABD’nin utanç kaynağı ve yüz karası’ olarak adlandırılan Guantanamo hapishanesindeki yaşam tarzına öykünmek oldu” diye kaydetti.
Arcan, geçmişte aynı acıları yaşadıkları Arjantin’de, insanları katledenlerin ve gözaltında kaybedenlerin yargılanmalarının 2017 yılında da devam ettiğini ve yıl içerisinde çok sayıda rütbeli subayın ömür boyu hapis cezası aldığına işaret etti. Arcan, “Türkiye’de ise devletin gücü ve desteği ile cinayet işleyenler, insanları gözaltında kaybedenler cezasızlık zırhıyla korunmaya devam etti. Bin bir emekle takip ettiğimiz içlerinde AİHM mahkûmiyeti de olan gözaltında kayıp dosyaları hakkında iç hukukta takipsizlik kararları verilmeye devam etti. Kısacası; 2017 yılında da kayıplarımız için inkar devam etti. Hukuk ve adalet işletilmedi. Biz biliyoruz ki; temel hak ve özgürlükler ancak hukuk devletinin geçerli olduğu koşullarda güvence altındadır. Bu nedenle 666 haftadır Galatasaray’dan hukuk devleti talep ediyoruz” dedi.
Türkiye’nin hukuksuzluk, adaletsizlik, keyfilik cehennemine dönüştüğünü ifade eden Arcan, “Türkiye’de devleti yönetenler, yurttaşlar için korku imparatorluğu kurmak istiyorlar. Çünkü demokrasiden, insan haklarından, hukukla sınırlanmaktan korkuyorlar. Toplumu haklarından mahrum bırakarak, insanları hukukun korumasının dışına iterek, sindirerek, umutlarını kırarak kendi korkularını yatıştırıyorlar. Evet, Türkiye karanlık bir dönemden geçiyor ama umutsuzluğa yer yok. Biz insan olmakta ısrar ettiğimiz sürece umut hep var olacak” diye konuştu.
ANF