Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 665'inci haftasında da ellerinde kayıplarının fotoğrafları ve karanfillerle Galatasaray Meydan’ında bir araya geldi. Eylemde açılan “Failler belli, kayıplar nerede?” pankartının üzerine kırmızı karanfiller ile bu hafta akıbeti sorulan İsmail Bahçeci'nin fotoğrafları, kazağı, şiir defteriyle çizmiş olduğu karikatürleri bırakıldı.
Kayıpların fotoğraflarının taşındığı bu haftaki eylemde 24 Aralık 1994'te gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu öğrencisi ve Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu Başkanı İsmail Bahçeci'nin akıbeti soruldu.
'BİZ BURADA NE KADAR OTURACAĞIZ'
Eylemde ilk olarak konuşan İsmail Bahçeci'nin kardeşi Umut Bahçeci, devletin bugüne kadar ağabeyinin kaybedilmesini inkar ettiğini dile getirerek, "Bugüne kadar burada bir çok kez eylem yaptık. Hiçbir şekilde ağabeyime ulaşamadık. Devrimci kişiliği ve önderliği vardı. Bize kazağı, karikatürleri ve şiirleri kaldı. 15 yaşında oğlum var. Adını İsmail koydum. Sesimiz sadece burada yükseliyor. 665 haftadır burada oturuyoruz. Buradan 15 yıldır iktidar olan AKP'ye şu soruyu soruyorum: Biz daha burada ne kadar oturacağız? 15 yıldır iktidarsınız. Faili meçhullerin failleri belli. Mehmet Ağar'ı, Tansu Çiller'i ne zaman konuşturacaksınız? Katiller yargı önüne çıkarılana kadar, karda, kışta burada akıbetlerini sormaya devam edeceğiz" dedi.
Bahçeci'nin ardından Cumartesi insanlarından Meryem Bas bu haftaki açıklamayı yaptı.
'HAKİKATİ YAŞATMAK İÇİN...'
Gözaltına alındıktan sonra varlığı inkar edilen insanların hakikatini yaşatmak için Galatasaray’da olduklarını dile getiren Bas, "Galatasaray’dayız çünkü Türkiye’de kamu otoritelerinin eylem ve işlemleri, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygıya dayanmıyor. Devlet, geçmişte yaşanmış ağır insan hakları ihlallerinin yarattığı travmaları, adaletsizlikleri gidermek için Anayasa’dan ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiyor" diye ifade etti.
İnsan haklarına dayanan demokratik bir rejimin ancak geçmişin suçları ve hakikatleri ile yüzleşip hesaplaşmaktan geçtiğini söyleyen Bas, "Geçmişin hakikatini reddetmek, geçmişin suçlarını cezasız bırakmak bugün de aynı suçları işleme niyetinin ifadesidir. 665 haftadır Galatasaray’da oluşumuz; insan hakları, demokrasi ve hukuk devleti değerlerine dayanan bir siyasal kültür ve sistem talebidir. İnkâra ve cezasızlığa karşı hakikat ve ceza adaleti talebidir" diye konuştu.
BAHÇECİ'NİN HİKAYESİ ANLATILDI
Bas, 24 Aralık 1994’te gözaltına alındıktan sonra bir daha akıbeti öğrenilemeyen İsmail Bahçeci'nin hikayesini ve yargı sürecini şu sözlerle anlattı: "İsmail Bahçeci, Marmara Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’nda öğrenciydi. Türkiye Öğrenci Dernekleri Federasyonu başkanıydı. Politik kimliği nedeniyle defalarca gözaltına alındı, ağır işkenceler gördü. 1993 yılından itibaren polis tarafından aranmaya başladı. Bahçeci ailesinin Avcılar’daki evine polis baskınlar düzenledi. Bu nedenle İsmail evden ayrıldı. Kardeşi İsmail’e acil durumlarda kendisine haber ulaştırması için bir arkadaşının işyeri telefonunu verdi. 24 Aralık 1994 tarihinde Bahçeci ailesini telefonla arayan ve kendisini İsmail’in arkadaşı olarak tanıtan bir kişi, İsmail’in siyasi şube polisleri tarafından gözaltına alındığı haberini verdi. Baba Şehmus Bahçeci hemen Gayrettepe Emniyet Müdürlüğüne ve Devlet Güvenlik Mahkemesi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına başvurdu. Ancak İsmail’in gözaltına alındığı inkar edildi.
24 Aralık’tan sonra Bahçeci ailesinin evine bir daha polis baskını yapılmadı. Kardeşinin İsmail’e telefonunu verdiği arkadaşının işyeri polis tarafından basıldı. 'Yakalanan bir örgüt mensubunun üzerinde telefon numaranız çıktı' denilerek işyeri sahibi gözaltına alındı. Gözaltına alınan M.Y.’nin de içinde olduğu bazı kişiler emniyette sorgudayken 'Seni de İsmail Bahçeci gibi kaybederiz' diye tehdit edildiklerini açıkladı.
Fatma ve Şehmus Bahçeci, devletin her kademesinde oğullarını aradı. Başbakan Çiller ve Cumhurbaşkanı Demirel onların randevu talebini kabul etmedi. Görüştükleri İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Azimet Köylüoğlu, İsmail’in işkence ile öldürülüp bir çukura atılmış olabileceğini söyledi. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe de, 'Dua edin de oğlunuz polislerin elinde olsun. Araştırıp size haber vereceğim' dedi ama aileyi hiç aramadı.
Milletvekili Mahmut Alınak, 24 Ocak 1995 tarihli oturumda yaptığı konuşmada, 'İsmail Bahçeci’nin annesi ‘Çocuğumu istiyorum!’ diye feryat ediyor. Bu feryadı ben buraya taşıyorum. Bu insan gözaltında kaybolmuştur, bu insan bulunmalıdır' diyerek İsmail’in gözaltında kaybedilişini Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine getirdi.
İsmail’in arkadaşları, İnsan Hakları Derneği ve Af Örgütü düzenledikleri kampanyalarla konuyu ülke ve dünya kamuoyuna taşıdılar. Ancak İsmail Bahçeci’nin gözaltına alındığı kayıtlara geçirilmedi. Bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmedi. Onu kaybedenlere suçlarını gizleme ve sorumluluktan kaçma imkanı sağlandı.
KAÇ YIL GEÇERSE GEÇSİN…
23 yıldır söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz: Dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürü Reşat Altay, DGM İstanbul Başsavcısı Ahmet Köksal ve İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu İsmail Bahçeci’nin kaybedilmesinden sorumludur. Başbakanlığını Tansu Çiller, İçişleri Bakanlığını Nahit Menteşe’nin yaptığı 50. DYP-SHP Hükümeti ve dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel İsmail Bahçeci’nin gözaltında kaybedilmesinden sorumludur.
İsmail Bahçeci’nin akıbeti açıklanıncaya, bu dosyada ceza adaleti sağlanıncaya kadar hakikat ve adalet talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Kaç yıl geçerse geçsin İsmail Bahçeci’yi unutmayacağız!"
GAZETECİLERİN MEKTUBU OKUNDU
Yapılan açıklamanın ardından ETHA muhabirleri İsminaz Temel ile Havva Cuştan'ın Bakırköy Kapalı Kadın Cezaevinden gönderdiği mesaj okundu.
Eylem, her hafta olduğu gibi sessiz bir şekilde son buldu.
MA