Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutuklu bulunduğu davanın ilk duruşması yarın Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
31 fezlekenin iddianameye girmesiyle açılan davada fezlekelerin tamamı Demirtaş’ın yaptığı konuşmalarla ilgiliyken, hazırlanan iddianame, Demirtaş’ın “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlaması üzerinden düzenlendi. Demirtaş’ın ilk tutuklama kararının gerekçesi olarak “ifadeye gelmemesi” gösterilmişti. Demirtaş, 4 Kasım 2016’da savcılıkta ifade verdi ancak ilk duruşma 398 gün sonra 7 Aralık günü görülecek.
Mahkemenin 2 gün önce Demirtaş’ın avukatlarına yaptığı tebligatta Demirtaş’ın duruşmaya “güvenlik” gerekçesiyle getirilmeyeceği, SEGBİS yoluyla duruşmaya katılması istendi. Buna karşın Demirtaş’ın avukatları aracılığıyla SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmayacağı, yüz yüze yargılanmak istediği belirtti. Öte yandan Demirtaş’ın davası Ankara Adliyesi’nden Sincan Cezaevi Kampüsü içerisinde bulunan bir duruşma salonuna alındığı belirtildi.
Yarın görülecek duruşmaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Demirtaş’ın avukatlarından Aydın Erdoğan, davayı “siyasi kin ve husumet davası” olarak nitelendirdi. Erdoğan, “Demirtaş’ın bir örgüt yöneticisi olduğu doğrudur. Ancak bu örgüt HDP’dir. Demirtaş HDP’nin tüm kurul ve meclis grubunun eş başkanıdır” şeklinde konuştu.
7 Haziran seçim sonuçlarını hatırlatan Erdoğan, “AKP, 2002 yılından bu yana ilk yenilgisini HDP karşısında aldı. Yaşanan yenilginin ardından seçim sandığında kazanamayan AKP yargı eliyle HDP’yi sindirmeye çalışmaktadır” dedi.
Duruşmanın Sincan Cezaevi Kampüsü’ne götürülmesine tepki gösteren Erdoğan, “Geçerli hiçbir neden olmamasına rağmen Demirtaş’ın duruşması Sincan’a taşındı. Duruşma salonları Ankara Adliyesi Adalet Komisyonu Başkanlığı belirliyor. Bu siyasi bir davadır, Adalet Komisyonu üyeleri ve adliye çalışanları bu siyasi amaçlara alet olmamalıdır. Demirtaş’ın muhatabı Erdoğan’dır. Erdoğan da bu muhataplığı seçim meydanlarında göstermesi gerekir. Demirtaş’ı hapiste tutarak, siyaset yapmasını engellemek korkunun ve acizliğin ifadesidir” dedi.
Demirtaş hakkında fezleke hazırlayan polis ve savcıların tamamına yakınının FETÖ’den tutuklu veya ihraç olduğunu söyleyen avukat Erdoğan, “Bu dava bir kumpas davasıdır. Balyoz, Ergenekon davalarında yapılan bu kumpaslara hukuksuzluk diyorlar, ancak mesele Kürtler veya HDP olduğu zaman bir anda hukuka uygun oluyor. Bu kabul edilemez. Bu dava FETÖ’nün mirasıdır” ifadelerini kullandı.
Bu arada, HDP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi, Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran’ın imzasıyla “Demirtaş davası hukuk garabetidir” başlıklı yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında yürütülen dava ve soruşturmaların yargının siyasallaşmasının en bariz örneklerini oluşturduğu belirtildi.
Açıklamada şunlar belirtildi:
“I. Sayın Demirtaş 04.11.2016 tarihinde gözaltına alınmış, jet hızıyla verilen tutuklama kararının ardından adeta kaçırılarak Edirne Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne götürülmüştür. Sayın Demirtaş hakkında iddianame düzenlenip dava açılmasından sonra Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 1, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 2 defa duruşma tarihi verilmesine rağmen mahkeme karşısına çıkarılmamıştır. İlk duruşması tutuklanmasından 399 gün sonra, 7 Aralık’tadır.
II. Sayın Demirtaş’ın halktan kaçırılması, duruşmaya çıkartılmamasıyla sınırlı değildir. Yargılamanın herkese açık olması gerekir. Aksi durum aleniyet ilkesine aykırılık teşkil eder. Sayın Demirtaş’ın dosyası basından, uluslararası gözlemci heyetlerden, ailesinden ve avukatlarından da kaçırılmaktadır. Ankara Adliyesi Adalet Komisyonu, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonunun küçük olduğu iddiası ile duruşmanın Sincan Cezaevi Kampüsü içerisindeki 20 (yirmi) izleyici kapasiteli en küçük baraka salonda yapılmasına karar vermiştir. Adalet Komisyonu’nun bu kararı hukuki gerekçelerden uzak siyasi amaçlarla alınmıştır.
Tahsis edilen salon savunma hakkını da ihlal eder niteliktedir. Sayın Demirtaş’ı savunacak avukat sayısı bin 250’nin üzerindedir. Tahsis edilen salonla avukatların davaya dahil olması engellenmeye çalışılmaktadır.
III. Eş Genel Başkanımızın tutuklu olarak yargılandığı davanın soruşturma aşamasında, 11.01.2017 tarihinde iddianame düzenlenmesi sonrasında, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyası ile yargılamaya geçilmesine karar verilmiştir. Yargıtay, Selahattin Demirtaş’ın yargılamasının “kamu güvenliği için tehlikeli” olması gerekçesi ile dosyanın Diyarbakır’dan Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakline karar vermiştir. Bu karar üzerine dosya Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’ne kaydedilmiştir.
IV. Mahkeme, duruşmanın 6-7 Eylül 2017 tarihlerinde yapılmasına karar vermiştir. Ardından her iki dava arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu gerekçesi ile, Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi kamuoyunda Yasin Börü davası olarak bilinen Ankara dosyası ile birleştirilmesine karar vermiştir. İki mahkeme arasında gerçekleşen olumsuz birleştirme uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. Ankara BAM, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin birleştirme kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı mahkemeye iade etmiştir.
Sayın Demirtaş’ın yargı süreci hukuka aykırı karar ve eylemlerle doludur. Sadece bu saydıklarımız bile 7 Aralık’ta başlayacak olan yargılamanın hukuki değil siyasi nitelikte olduğunun; kararın hukuk ilkeleri ile değil siyasi saiklerle verileceğinin çok açık örnekleridir.”