Dünya işi gücü bıraktı Türkiye üzerine oynuyor. Esasında Türkiye üzerine de değil, sıfatını tam olarak anlamadığımız Recep Tayip Erdoğan üzerine oynuyor. Sıfatını derken yanlış anlaşılmak istemem, bugün doğru olan tek sıfatı var, o da AKP'nin genel başkanı olduğu. Cumhurbaşkanı desem, sadece kağıt üzerinde, başkan desem anayasa henüz buna izin vermiyor, en uygunu belki partili cumhurbaşkanı ama bu kez de cumhurbaşkanı gibi davranması gerekiyor. MHP'den "REİS"liği, Perinçek ekibinden de "KIZIL-ELMA" projesini kendi mülküyetine geçirdiği için gerçekten karmakarışık birisi var karşımızda...
Bu Zarrab davası -ki artık değil- Erdoğan'ın bütün hesaplarını alt-üst etti esasında. Erdoğan tipi insanlar belirli mevkilere geldiklerinde, herşeyi ama herşeyi yapabileceklerine inanan kişiliktedirler. Esasında halk buna izin verir, halkın yapısı da böyledir çünkü. O yüzden kahvedeki adamı alıp televizyona çıkarsan, Maradona'ya ders verir. Bugünlerde seyrettiğiniz uzmanlar da aynı konumdalar, düşlemedikleri bir konumdalar ve her konuyu biliyorlar, bilmediklerini bilseler bu kadar saçmalamazlar sanırım.
Mesela Erdoğan bu tip birisi olduğundan dolayı oğlu Burak'ın cinayetle sonuçlanan trafik kazasının üstünü örtebildi. O yüzden belediye başkanlığından dolayı hakkında 4 fezleke varken parti kurup, başbakan oldu ve hükümet kurdu. Çünkü "Beeeyyn çalışıyorum" diye bağırıyordu. Çalışıyorum diye bağırınca halk "Çalıyor ama çalışıyor" diye birdeyim bile uydurdu.
Gelelim bu eski Zarrab, yeni Halk Bankası davasına. Bu davadan dolayı televizyonlarda komik bir tartışma var. Bu davanın 17-25 Aralık'ta ortaya atıldığı ve Gülen ekibi tarafından basına yansıtıldığı söyleniyor. Bu söylenince işin bir önemi kalmamış gibi gözüküyor. Bunu tekrarladıklarında televizyonlara çıkan CHP'liler ve demokratlar da 17-25 Aralık olayının bir Fethullah Gülen kumpası olduğu noktasında birleşiyor.
Ben de aynı görüşteyim ama bir farkla, bu olayı Gülen ekibi deşifre etse de, buna kumpas diyerek işin özünü bir kenara atmıyorum. Ortada konuşmalar var, ortada görüntüler var, bunları ciddiye alamıyorsunuz, çünkü bu halka "KUMPAS" olarak anlatılıyor. "KUMPAS" olarak devam edince ortaya başka oyunlar çıkıyor, 4 bakan aklanıyor, Zarrab Türkiye'de hapisten çıkıyor ve bakanlardan madalya alıyor, Recep Tayip Erdoğan'la Bilal Erdoğan konuşması artık hiç konuşulmuyor.
Önceki geceye yada haftaya kadar Zarrab tartışması hep kara para aklaması olarak tartışıldı. Kara para aklaması olarak tartışıldığında konu hükümetten ayrılıyor, hatta 2-3 rüşvetçinin bile harcanacağı konuma geliyor. Oysa Amerika buna bakmıyor, onlar ambargonun da çok üstünde değiller, Amerika ambargo koyduğu bir ülkeye dolar kullanarak nasıl para gönderildiğini sorguluyor.
Bu çok mu önemli derseniz, evet çok önemli çünkü Türkiye bunu devletin bankası üzerinden ve dolar göndererek yapıyor. Oysa bunu altın yada euro göndererek yapanlar var ve kimse sorgulayamıyor. ABD ve Gülen'e kızanlar, ABD'nin dış ticaretimize karışamayacağını söylüyorlar ve haklılar. Ama ABD bir yasa getirmiş, dünyanın bir yerinden başka bir yerine dolar gönderiyorsan o para 1 kez de olsa Amerikan bankalarına uğruyor. İşte Türkiye'nin acemiliği ve yakalanma nedeni burada. Ayrıca bir nokta daha var, o da ABD tarafından uyarılmış olmaları,
Bu konuda ne zaman yargılanırsın, ABD'ye gittiğin zaman, yani ABD bu dava için Türkiye adalet bakanlığına başvurarak yargılanmak üzere kimseyi isteyemez yada yargılanmasını isteyemez. Yargılanmak için Reza Zarrab ABD'ye gitmiş ve şu an suçsuz konumda. Sanırım şimdi o madalyaya bakıp gülümsüyordur.
Peki dava Zarrab davası olmayınca ne oldu, çok basit, Zarrab davası olmayınca kara para tartışması son buldu, devlet, hükümet yargılanmaya başladı. Halk Bankası bir devlet bankasıdır ve şu an tutuklu yargılanıyor. Halk Bankası başbakanlığa bağlı bir bankadır, yani o dönemde ne olduysa dönemin başbakanı Recep Tayip Erdoğan'a sorulmadan hiçbişey yapılamaz.
Bu da çok net şu anlama gelir "ERDOĞAN BU DAVANIN 1 NUMARALI SANIĞIDIR"
artigercek