Dersim-Kürdistan
30 Temmuz 1937
İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na
Sayın Bakan,
Yıllardan beri, Türk hükümeti Kürd halkını asimile etmeye çalışmakta ve Kürd dilinin gazete ve yayınlarını yasaklayarak, anadillerini konuşanlara eziyet ederek, Kürdistan’ın bereketli topraklarından gidenlerden büyük bir bölümünün telef olduğu Anadolu’nun çorak topraklarına, zorunlu ve sistemli göçler düzenleyerek, bu halka zulmetmektedir.
Son olarak Türk hükümeti, kendisiyle yapılan bir anlaşma sonucu, bu baskılardan arındırılmış, Dersim bölgesine de girmeye kalkışmıştır.
Bu olay karşısında, Kürdler göçün uzak yollarında can vermek yerine, kendilerini korumak için, 1930’da Ararat Tepesi’nde, Zilan ve Beyazıt Ovası’nda olduğu gibi, silahlara sarıldılar.
Üç aydan beri ülkemde, tüyler ürpertici bir savaş sürüyor.
Savaş olanaklarının eşitsizliğine ve bombardıman uçaklarının, yangın bombalarının, boğucu gazların kullanılmasına rağmen, ben ve yurttaşlarım, Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık.
Direnişimiz karşısında, Türk uçakları kasabaları bombalıyor, yakıyor.
(…)
Zindanlar yumuşak başlı Kürd halkıyla dolup taşıyor, aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor ya da Türkiye’nin tecrit edilmiş bölgelerine sürgün ediliyor.
(…) üç milyon Kürd, benim sesimden Ekselanslarına sesleniyor ve bu hükümetimizin yüksek manevi etkisinden Kürd halkını yararlandırmanızı sizden istirham ediyor.
Sayın Bakan, en derin saygılarımın kabulünü rica ederim.
Dersim Generali
Seyid Rıza
MEKTUBUN ÖYKÜSÜ
Seyid Rıza ve Dersim aşiret önderleri yargılanmayı beklerken (13 Eylül 1937-15 Kasım 1937), 5 Ekim 1937 günü Türk Dışişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya, Milletler Cemiyetinden (Birleşmiş Milletler) bir yazı ile beraber mektubun kopyası gönderilir. Yazıya göre Seyid Rıza, İngiltere Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile Milletler Cemiyetine 30 Temmuz 1937/Dersim-Kürdistan imzalı Fransızca daktilo edilmiş bu mektubu gönderir. Mektup, Milletler Cemiyeti kayıtlarına alındı mührü ile 20 Eylül 1937 tarihinde giriş yapar. Mektup, Dersim Başkumandanı (General) imzasıyla Suriye’de Derecikli Nurettin Yusuf isminde bir şahıs tarafından Halepteki Fransız askeri mangasına verilmiş, daha sonra İngiliz yetkililere ve oradanda mektup Milletler Cemiyetine ulaşmıştır.
Hakkında fırtınalar kopartılan ve Türk devletini uluslar arası kamuoyu önünde zor duruma düşüren mektupun yazılış öyküsünü Nuri Dersimi, ‘‘Hatıratım’’ isimli kitabında şöyle anlatıyor: ‘‘Seyid Rıza tarafından Elaziz’e gönderilmiş olan hususi ve gizli bir adamıyla temasımızda ‘dış devletlerden yardım talebi’ ümit ediyor… Karşılık olarak dış devletlere müracaat etmek üzere ülkeden ayrılacağımı Seyid Rıza’ya bildirdim.’’
Mevcut kronolojik döküman incelendiğinde mektubun Nuri Dersimi tarafından Seyid Rıza’nın talebi ile yazıldığı ve bunun için kendisine selahiyat verildiği görülecektir. Hatta Dersimi; Seyid Rıza’nın kendisine; ‘‘imza benim fakat umum Dersim namına sana selahiyat veriyorum, her ne suretle yazarsanız yazınız’’ dediğini de yazar.
Hakkında birçok asılsız suçlamalarla karşı karşıya kalan Nuri Dersimi bir aydının yapması gerekeni yapıp mektubu diplomatik bir dille kaleme almış, yada bunun için çalışma yapmıştır. Sonuç olarak ülkesinde yaşanan katliamı dış devletlere taşımış ve teşir etmiştir. Aydın olma sorumluluğu ve bilinci neyi gerektiriyorsa, Nuri Dersimi de onu yerine getirmiştir.
Kaynak; Dersim Gazetesi