DERSİM- OHAL Dersim’lileri nefes alamaz hale getirdi. Her noktası kameralarla ile izlenen kentte, açık alanda yapılacak basın açıklamaları yasak. Açıklamayı yapan, açıklamaya katılan ve takip eden gazeteciler bile para cezası alıyor. Açık cezaevine dönen Dersimliler göç ediyor.
1938’in ağır travmasını yaşayan Dersim, 1990’lı yıllarda da yoğun çatışmalara sahne oldu. Coğrafi alanı dağlık olan bölgede yüzlerce köy yakıldı, faili meçhul cinayetler yaşandı, çatışma ve ölümler bu bölgeden hiç eksik olmadı. 2013 yılında, çözüm sürecindeki çatışmasızlık ortamı bölge insanının rahat nefes almasını sağladı. 1990’lı yıllarda köylerinden göç eden yüzlerce kişi geri döndü, eşsiz bir coğrafya olan Dersime turistler akın etti. Ancak bu rahatlık 2015 yılında tekrar çatışmaların başlaması ile sona erdi. Dersim dağlarında operasyonlar yoğunlaştı, bölge 1990’lı yıllara geri döndü. 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimin ardından ilan edilen OHAL, var olan gergin ortamı daha da arttırdı.
DERSİM 7-24 İZLENİYOR
OHAL döneminde yetkileri arttırılan kolluk güçleri, kentte yaşayan tüm muhalifleri mercek altına aldı. Gözaltı ve ev baskınları arttı. Her noktasına kurulan MOBESE kamera sistemi 7-24 saat izlenen kentte basın açıklamaları ve hak ihlalleri ile ilgili açıklamalar yasaklandı.
DERSİMLİLER KENT MERKEZLERİNE HAPSOLMUŞ
Dersim’deki ‘Olağanüstü’ uygulama sadece kent merkezi ile sınırlı değil. Kovancılar- Dersim karayolunda, özellikle Dersim’e yakın noktalarda yola kurulan MOBESE kamera direkleri göze çarpıyor. Kente doğru hareket eden tüm araçların ilerlemesi sanine saniye kayıt altına alınıyor. Güvenlik bölgesi uygulaması ise en çok bu bölgede yaşanıyor. Dersim’de yasak alanlar kent merkezinin sınırları dışından başlıyor. Dersimliler, Erzincan yol ayrımında bulunan Gola Çetu karşısında bulunan nehrin diğer yakasının dahi yasak olduğunu anlatıyor. Dersimliler kent merkezinin dışında adımlarını atamıyor.
CEZALAR ‘KABAHATLER KANUNU’ KAPSAMINDA KESİLİYOR
Kırsal alanı yasak, kent merkezinin ise izlendiği Dersim’de toplumsal olaylara karşı yaşanan duyarlılık OHAL gerekçesi ile baskılanmış durumda. OHAL gerekçesi ile yasaklanan eylemler ise kabahatler kanunu kapsamında kesilen para cezaları ile bastırılıyor. Basın açıklamasını yapan kurum, basın açıklamalarına katılan kişi ve açıklamayı takip eden gazetecilere de para cezaları kesiliyor. Kabahatler kanuna göre kesilen ceza miktarı ise 227 lira.
ORMAN YANGINI AKTİVİSTLERİNE CEZA
Bu yıl en fazla cezalar orman yangınlarının yaşandığı aylarda yaşandı. Dersim’de 300 noktada ormanlar yanmaya başlayınca, hem sivil toplum kuruluşları hem de doğaseverler harekete geçmişti. Yangına müdahale etmek isteyen doğa severler, bir çok noktada yangın alanına ulaşıp, müdahale edebilmişti. Bu doğaseverlerden biri aktivist Haydar Çetinkaya.
Yangın bir çok alanda yayılınca, kendilerinin sosyal medyada örgütlenerek yangına müdahale etmek istediklerini ifade eden Çetinkaya, “Aliboğazında çıkan yangına doğa sever 50-60 kişiyle birlikte, jandarmayı zar zor ikna ederek müdahale ettik. Burası söndürüldükten sonra Milli Park statüsünde olan Munzur Vadisindeki yangının yayıldığını öğrendik. Orman İşletmeye giderek, ya siz müdahale edin, ya birlikte yada siz gelmiyorsanız bize araç gereç verin biz müdahale edelim dedik. Ancak hiçbir önerimizi kabul etmediler. Yangın genişliyordu. O sırada ben gidemedim, arkadaşlarımız yangına müdahale etmek için gitti. Asker izin vermeyince geri döndüler. Bende arkadaşlarla birlikte kent merkezinde bir açıklama yaptık. Amacımız orman yangınlarına dikkat çekmekti. ‘Ormanlarımız yanıyor, neden müdahale edilmiyor’ diyerek tepkimizi dile getirdik. Bu açıklamamızdan dolayı bana para cezaları kesildi” dedi.
EYLEMİ YAPAN, EYLEME KATILAN VE TAKİP EDEN GAZETECİYE CEZA
Bu eylemde sadece Çetinkaya’ya ceza kesilmedi. Basın açıklamasına katılanların çoğu Dersim’li ve Munzur Üniversitesi öğrencileriydi. Açıklamaya katılanlara ve açıklamayı haberleştirmek için takip eden gazetecilere de para cezası kesildi. Gazetecilerin itirazına ise, ‘Sarı basın kartınız yok’ gerekçesi sunuldu. Öğrencilere kesilen cezaların makbuzları ise ailelerine gönderildi.
ORMAN YANGINI SÖNDÜRMEK NE ZAMAN KABAHAT OLDU?
Dersim’de hayata geçirilen uygulamanın artık katlanılamaz olduğunu anlatan Çetinkaya, “İnsanın aklı almıyor bu durumu. Biz orman yangınına müdahale etmekten başka bir şey yapmadık. Ama bu kabahat sayılıyor. Batıya bakın. Orman yangınlarında Valiler, Kaymakamlar vatandaşa çağrı yapıyor. Yangına müdahale edin diyor. Ama Dersim’de durum tersinden işliyor. Bunu anlamak çok güç. Bana kesilen birkaç cezayı ödedim, en son gelenleri ödemedim. Bakalım ne olacak” diye konuştu.
DERSİM AÇIK CEZAEVİ
Bunun sadece kendilerinin değil, tüm Dersim’lilerin yaşadığını anlatan Çetinkaya, uygulanan baskılardan dolayı Dersim’i ‘Açık cezaevi’ olarak tanımladı. İnsanların kent merkezinde bile tedirgin olduğunu, her an başına bir şey gelebilir kaygısı taşıdığını anlatan Çetinkaya, bu tedirginliğin herkeste olduğunu belirtti.
MUHTARLAR CEZALARDAN BIKTI
Kentte hakim olan hava oldukça ağır. Ceza alanlar da pek konuşmak istemiyor. Ceza makbuzlarından artık bıkan muhtarlar ise en son polise, “Biz bu makbuzları ulaştıramayız. Siz götürün” deyip, gelen makbuzları kabul etmiyor. Dersim’de konuştuğumuz muhtarlar, isimlerinin yazılmaması şartıyla ancak konuşabildi. Muhtarlar, “Orman yangınlarının yaşandığı dönemde yüzlerce makbuz geldi. Özellikle basın açıklamaları, eylemler oluyorsa o hafta bizde mesai başlıyor. Kime, nasıl ulaştıracağız bunları. Birde vatandaşa ulaşamayınca faiz uygulanıyor. Biz baş edemedik. En son gelen makbuzları kabul etmedik. Siz verin dedik” sözleri ile yaşadıklarını anlattı.
DERSİM GÖÇ EDİYOR
Kent merkezinde yaşayan herkes uygulamalardan rahatsız. Devletin baskılarını OHAL’de daha yoğun yaşayan Dersim’liler çözümü ili terk etmekte buluyor. Son bir yılda çok sayıda Dersimli’nin kenti terk ettiğini ifade eden Çetinkaya, şunları söyledi: “Bakın 1990’lı yıllarda göç daha çok yakın kentlere yada batı illerine oluyor. Son bir yıldır tanıdığım, bildiğim çok sayıda kişi yurt dışına gitti. Tabi bilmediklerimiz de var. Artık göçler ülke içine değil, başka ülkelere oluyor. Kimse kendini ülke içinde güvende hissetmiyor. Dersim sessiz sedasız göç ediyor. Böyle devam ederse daha çok göç yaşanacak.”
artıgerçek