Uçurumlar ile yarenlik yapan onurlu Dersim kadınlarının, ana rahminde süngülenmiş, yaşama merhaba diyememiş bebeklerin ağıtlarını anlatıyor bize Menşura Doğan. Menşura Doğan Seyit Rıza’nın yeğeni Rayber’in torunu. 38’i birebir yaşayan ninesinden dinlediği kadarıyla şöyle anlatıyor bize:
HER TÜRLÜ KÖTÜLÜK YAPILIYOR KADINLARA
“Kadının bebeği var ağlıyor, gidecek yerleri yok. Dağlara sığınmışlar. Hani bunların silahı? Bebeğiyle, çoluk çocuğuyla dağlara kaçıyorlar. Tabi bunları koruyacak iki tane erkek eli silah tutacaksa elbette ki savaşacak. Ama onlara ulaşamıyorlar ki silahlı kişi gelsin bizi korusun diye. Derelerde boğuluyorlar, orada öldürülüyorlar, kayalardan atılıyorlar. Kötülüklere uğruyorlar. Her türlü çirkin kötülük yapılıyor kadınlara.
“BİZ ZALİMLİK YAPMAYALIM”
Dersim Katliamı’na ilişkin nasihatlar veren Nenem şöyle diyordu: Anne kurban, yabancılarla evlenmeyin. Haşa bu sonradan olanlara kastımız yok, biz onlar için öldürelim demiyoruz. Hak, zalimlik yapmayı bize nasip etmesin, biz zalimlik yapmayalım. Tamam, bunların suçu yok, dedeleri, babaları yapmış ama bu ‘acı Dersim’ unutulmasın.
İNSANLAR KURTULSUN DİYE ÇOCUĞUNU FEDA EDEN ANNELER
Bu acılar unutulmasın çünkü ölülerimize kast edilmiş. Küçük bebekleriyle dağlara sığınanlara. Hatta bazen bebekli olanlar ayrı bir yere girsin diyorlar, köylüler çoluk çocuk masum mazlum insanlar hepsi bir arada. Çocuklar ağlamasın diye anneler göğüslerine bastırıyor çocukların sesini; asker duyarsa bize yönelir diye. Oradakiler ‘başka bir yerlere gitsinler’ deseler de yine de kıyamıyorlar bebeklidir diye. Kadın bebeğiyle gidiyor ama bebeğini feda edebiliyor. Bebeğini göğsünde boğan anneler var. O bir katil anne olamaz. O, o insanlar kurtulsun diye çocuğunu feda ediyor.
Kaç tane kadın… Bir değil iki değil. Hani asker geçiyor ya, bakıyor o kadar köylüsünü öldürecekler bebeğini göğsünde boğuyor. Kurtuluş yok öldürüyorlar. Dersimin dağı, taşı, talan viran!
Rohat EMEKÇİ-Suay ABAK
DERSİM