Türkiye dünyadaki hiçbir ülkeye benzemez. Bir özel savaş devletidir. Bu özel savaşın amacı da Kürt soykırımıdır. Kürt soykırımı açıktan yapılmayacağına göre devreye özel savaş yöntemleri konur. Özel savaş da çarpıtma ve örtülü uygulamalar demektir. Türkiye 94 yıldır örtülü faşist bir devlet olduğu halde bunu gizlemek için her türlü psikolojik savaş yöntemini, özel savaş yöntemini denemiştir. Özel savaşı zirveye çıkaran ise AKP iktidarı olmuştur. TC’nin Kürt soykırımını gerçekleştirmek için kullandığı özel savaş yöntemlerine din maskesini de eklemiştir. Kürt halkının dini hassasiyetlerini Kürt soykırımını örtmek için kullanmıştır.
AKP iktidarı dini kullanarak Kürt soykırımını tamamlamak istemiş, ama bunda başarılı olamayınca açık faşist yöntemlere başvurmuştur. Öyle ki, 12 Eylül faşizminin kullanmadığı yöntemlere başvurmuştur. Çünkü 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesi döneminde Kürt halkı bu kadar örgütlü değildi. Kürt Özgürlük Hareketi’nin tabanı bu kadar yaygın değildi. Bu nedenle topluma yönelme PKK’nin yoğunlaştığı alanlarda yaygınlaşmıştı. Şimdi ise tüm Kürdistan halkı ve Türkiye metropolleri de ağır bir baskı altında. Kürt halkı üzerinde bu baskıyı sürdürebilmek için baskı Türkiye halklarına da yansıtılmıştır. Kürtler hiçbir biçimde nefes almasın düşüncesiyle Türkiye halkı, demokratları ve sosyalistleri de ağır baskı altına alınmıştır. Öte yandan her alanda kendi yandaşları dışında tüm toplumsal kesimler de dışlanınca tepki sadece Kürtlerden değil, Türkiye halklarının tümünden gelmektedir.
Eskiden faşizm esas olarak Kürdistan’da uygulanırdı. Batıda biraz yumuşak yaklaşılarak Kürdistan’da uygulanan faşizm ve soykırım gözden kaçırılmaya çalışılırdı. Ancak Kürtlerin uyanışı, örgütlenmesi ve mücadelesi gelişince faşizmi Türkiye’ye kadar yaygınlaştırmak zorunda kaldılar.
Baskı o kadar yoğunlaştırılmıştır ki, AKP iktidarının koltuk değneği olan CHP bile Tayyip Erdoğan’a faşist diktatördür demiştir. CHP sözcüsü Bülent Tezcan Tayyip Erdoğan’a faşist deyince AKP ayağa kalkmıştır. Sen bizim şefimize nasıl faşist dersin diyerek bağırmaya, çağırmaya başlamışlardır. Bu kadar bağırma bile bir gerçeğin itirafıdır. Gerçek yüzlerinin açığa çıkmasını istemediklerinden bu kadar bağırmaktadırlar. Aslında biz defalarca Tayyip Erdoğan’ın dünyada görülmemiş bir faşist olduğunu yazdık. Hitler’e nal toplattırdığını söyledik. Bu faşizm öyle bir noktaya vardırılmıştır ki, Bülent Tezcan faşist diktatör demiştir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun defalarca kullandığı diktatör kavramına faşizmi de eklemiştir. Aslında sadece bizler değil, tüm dünya Tayyip Erdoğan’ın faşist bir lider olduğunu yıllardır söylemektedir. Özellikle 3 yıla yakındır dünya basını bu konuyu fazlasıyla işlemektedir. Faşist karakteri yanında insanlık dışı IŞİD ve El Nusra gibi çeteleri desteklediğini de tüm dünya bilmektedir. Tayyip Erdoğan artık tüm dünyadaki karikatürlerin faşist figüranı haline geliştir.
Tüm dünya Tayyip Erdoğan’a faşist derken CHP’nin söylemesine neden bu kadar tepki gösterilmiştir? Çünkü kendisine koltuk değneği olan CHP faşist dediğinde yüzünü saklayamaz hale gelmektedir. AKP gösterdiği şiddetli tepkiyle CHP’ye “sen de mi Brütüs” demektedir. Bunu ihanet olarak görmektedir. Çünkü içeride kendisine koltuk değneği olan birileri bunu söylemektedir.
En tehlikeli faşizm, faşist olup da yüzünü gizlemektir. Türk devleti 94 yıldır örtülü ve kurumsal faşist bir ülkedir. AKP iktidara geldikten sonra faşizm daha örtülü hale gelmişti. Ancak AKP iktidarına karşı direniş son üç yılda yeni boyutlara kavuşunca baskı arttırılmıştır. Böylece yüzünü gizleyemez hale gelmiştir. Bu, aslında Türkiye halkları için hayırlı olmuştur. Çünkü en tehlikeli faşizm örtülü ve maskeli faşizmdir. Hem faşist bir saldırı yapılmakta, hem de gizlenmektedir. AKP iktidarı şimdi bunu başaramadığı için öfkelenmektedir. Bu gerçeği CHP dile getirince öfkesi daha da artmıştır.
AKP’nin adaletle alakası olmayan Adalet Bakanı “Türkiye faşist olsaydı bu sözleri söyleyemezdiniz” demektedir. Sanki AKP’ye faşist diyenler, direniş gösterenler serbest siyaset yapıyormuş gibi! AKP’nin faşizmine karşı direnen tüm insanlar zindanlara atılıyor. Türkiye şu anda tutuklama ve baskıda dünya rekoru kırmıştır. Bir faşist ülkede ne yapılıyorsa bunlar dört dörtlük ve daha fazlasıyla AKP iktidarında yapılmaktadır. Direnen, itiraz eden ve eleştiren hiç kimse dışarıda bırakılmamaktadır. Doğrudur, bazı insanlar hala dışarıda ve bazen konuşmaktadırlar. İşte bunu da faşist ülke olmadıklarını göstermek için yapıyorlar. Ancak ne kadar uğraşsa da faşist yüzünü gizleyemiyor. Kim biraz muhalif olsa, eleştiri yapsa faşist yüzünü gösteriyor. Nitekim Bülent Tezcan’ın faşist Erdoğan demesi karşısında gösterilen tepki açık bir faşizmin varlığının kanıtıdır.
Herhalde AKP’lilere göre faşist olmak için her gün yüzlerce insanın öldürülmesi gerekir. AKP’liler biz öldürmüyoruz, tutukluyoruz diyerek faşist olmadıklarını kanıtlamaya çalışıyorlar. Nitekim yıllar önce AKP’liler Kürtlere biz 1990’lı yıllardaki gibi öldürmüyoruz, tutukluyoruz, buna şükredin diyerek karakterlerini ortaya koymuştur. Örtülü ve maskeli faşizme yeni bir boyut kazandırmışlardır. Ancak AKP iktidarı faşist baskı ve saldırıları o kadar dizginsiz hale getirmiştir ki, AKP’lileri bile isyan ettirecek hale gelmiştir. Zaten Tayyip Erdoğan’ın her konuşması faşist bir şefin konuşması ve üslubudur. Eğer Tayyip Erdoğan faşist değilse dünyada bir daha faşist bir lider görmek mümkün değildir. Çünkü Tayyip Erdoğan faşist liderliğin zirvesidir
Hüseyin Ali