Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / 'Alevilerin açtığı her alan erkek kaynıyor'

'Alevilerin açtığı her alan erkek kaynıyor'

27 Ekim 2017, 18:56

“Alevi kadınları özgürdür, bizde can vardır ifadelerine fazlaca kendimizi kaptırdık ve savunmasız kaldık. İçinde yaşadığımız dünyanın ne kadar kadın düşmanı olduğunu, inancımız içinde de bu aklın etkilerinin bizi nasıl mutfağa ittiğini görmedik”

HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş Gazete Peyik’teki yazısında, “Alevi kadınları özgürdür, bizde can vardır ifadelerine fazlaca kendimizi kaptırdık ve savunmasız kaldık. İçinde yaşadığımız dünyanın ne kadar kadın düşmanı olduğunu, inancımız içinde de bu aklın etkilerinin bizi nasıl mutfağa ittiğini görmedik” diyor.

HDP MYK Üyesi Çilem Küçükkeleş Alevi internet gazetesi Peyik’e yazdığı yazıda Mustafa Yetgin tarafından okul çıkışında katledilen Helin Palandöken cinayetinin ardından Alevi toplumunda kadının yerini sorguluyor.

Küçükkeleş, yazısında iki soru yöneltiyor: “Birincisi Alevilerin kadınlarına nasıl yaklaştığı, ikincisi ise Alevi kadınların kadın sorununa nasıl yaklaştığı.”

“NORMAL OLANI İLERİCİLİK OLARAK GÖSTERDİK”

İki soruya cevap arayan Küçükkeleş, ilk soruya yanıtına, “Biz hep tarihi anarken çok sayıda kadın ismi anarız bunun en büyük sebebi Alevi toplumunun geçmiş yaşam koşulları ile yakından ilgilidir. Toplum kadın erkek ayırmaksızın bilgisini, yaşamını, şekillenişini birlikte yaşayınca güçlü kadınlar çıkarması da mucize değil, olağandır. Bizler vurgu yaparken o kadınları anma ihtiyacını eril sistemler ile karşı karşıya kalınca duyduk. Örneklemeler yaparak Alevilerin bakışını ve yaşam farkını ortaya koymaya çalıştık. Aslında normal olanı ilericilik gibi gösterip övünç kaynağı yaptık. Oysa ki toplumsal özelliklerimizin doğal sonuçlarıydı.” diye başlıyor.

“ALEVİLERİN AÇTIĞI HER ALAN ERKEK KAYNIYOR”

“Alevilerin açtığı her alan erkek kaynıyor” diyen Küçükkeleş, “Dışarıdan bakanın AKP görüntülerinden ayırt edemeyeceği görüntüleri oluşturuyor yakından bakanın sadece badem bıyık ve tesettür ayrımını yapabileceği tabloları oluşturmaya devam ediyoruz. Badem bıyık yok ama ceket, kravat tamam, tesettür yok ama ceme katılırken alelacele başını örtmeye çalışan kadın çok. Bütün mikrofon ve koltuklar erkeklerin, ne kadar bulaşık varsa kadınların olmaya devam ettiği bir yol kendinin AKP’den farklı olduğunu nasıl iddia edebilir. Cumhurbaşkanının HANIM kardeşim diyerek ev, eş ve çocuk dışında görev vermediği kadınlara Alevi toplumunun başka bir görev verdiği söylenebilir mi? Cevap verelim söylenemez” diyerek eleştirisini sunuyor.

“İnancının içinde güçlenme olanağı bulamayan Alevi kadınların yaşam içinde güçlenme olanakları maalesef mümkün değil” diye yorumlayan Küçükkeleş, Alevi kadınlarının kendilerini başarılı olarak ifade edebildikleri tek alanın siyaset olduğunu, oraya dahil olanların da maalesef Alevi kimliklerinin düşünsel olarak değil ama içinde bulundukları alan açısından ikincil duruma dönüştüğünü belirtiyor.

“ALEVİ KADINLAR DA ÖZ ELEŞTİRİ VERMELİDİR”

Alevi kadınlarının da özeleştiri vermesi gerektiğine vurgu yapan Küçükkeleş,  “Alevi kadınları özgürdür, biz de can vardır ifadelerine fazlaca kendimizi kaptırdık ve savunmasız kaldık. İçinde yaşadığımız dünyanın ne kadar kadın düşmanı olduğunu, inancımız içinde de bu aklın etkilerinin bizi nasıl mutfağa ittiğini görmedik” diyor.

“Alevi erkekleri bizleri diğer toplumun kadınları ile kıyaslayıp şanslı görürken bizler de ölçütü Sünni kadınlar saydık” diyen Küçükkeleş, “Türkiye’de bu kadar kadın cinayeti varken “bizim kocalarımız bizi öldürmüyor bu konuda mücadeleye gerek yok, şiddete uğrayanımız az onu da kendi içimizde idare ederiz” dedik ve kadın hareketleri ile ortaklaşmadık. Oysa Özgecan, Saray ve Helin’in başına gelenler bu coğrafyada her an her birimizin başına gelebilecek neredeyse sıradan vakalar. Alevi olmamız katledilmemize engel değil, tam tersine tekçi eril zihniyet için artı bir gerekçedir” diye belirtiyor.

“YÜRÜYÜŞ ALEVİ KURUMLARINA DOĞRU YÖNELMELİ”

Helin için eylemler yapanlara da seslenen Küçükkeleş yazısının sonunda şu çağrıyı yaptı:

“Tuzla’da Helin için bir araya gelip yürüyen kadınlardan bir beklentimiz var. Yürümeleri çok anlamlı ama orada kalmamalı. Yürüyüş Alevi kurumlarına doğru yönelmeli. Protesto etmek için değil görev almak, değiştirip dönüştürmek için. O zaman sözümüz Tuzla semalarında asılı kalmaz. O zaman bu sistemle daha güçlü mücadele edebiliriz. O zaman Alevilik bu topraklarda asimilasyon ile mücadele edeceğini ilan etmiş olur.”

Bu haber 742 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), 4. Olağan Genel Merkez Kongresi’ni Dersi..