Haydar IŞIK
Geçen Pazar yukarda bahsedilen gece yapıldı. Hani arı küçük ama yaptığı petek önceden bir plan ve programı olmadığı halde mekemmeldir. Biz arı çalışkanlığında Alman dostlarla plan program üzerinde kafa yorduk. Hedef belirledik. Nereye mesaj vereceğimizi konuştuk. Davul zurna sesi duyup gowende durandan, düğün havasından onun gıy gıyından uzak daha nezih, Kürdün kültürünü üst düzeyde temsil eden bir gün olmasını istedik. Bunun için Kobane'de Kız sanat okulu yapımı projemize destek veren sanatçılar çağırdık. Ferhat Tunç, Erdoğan Emir, Ozan Serdar, Zarife, Ali İhsan Doğan gibi Kürt halkının tarihsel ve kültürel birikimlerinden süzülen stranlar söylemeleri için. Ayrıca Güney Amarika'lı sanatçılar ve yaşadığımız Bavyera sanatçıları kendi lehçesiyle ezgiler sundular.
Münih Belediye Başkanı'nın mesajı okunduktan sonra projemize destek veren demokratik sosyal kurumların temsilcileri konuşmalarını yaptılar. Salonda oldukça çok sayıda Alman dost vardı. Alman Öğretmenler Sendikası GEW üyeleri, Süddeutsche Zeitung'un daha önce bu gece üzerine benimle yaptığı röportajı okuyup gelen eski ve yeni dostlar azımsanmayacak kadardı.
(Röportaj benim Facebook sayfamdan okunabilinir.)
Tabii 80. Yaşgünümde olmak isteyen fakat vakit bulamadıkları için o gün gelen ve başından beri Kobane okul projemize destek veren Dersimliler salonda en kalabalık kesimlerdi. Dersim soykırımını bilince çıkaran diasporanın Dersimli aydın kesimi Şengal ve Kobane'yi herkesten çok daha iyi bilir. Dersimi Yeniden İnşa Cemiyeti Başkanı Ali Çatakçin, Gazeteci Erdal Er, Ştuttgart'tan Hasan Taş, Ali Güler, Turan Tekin ve diğerleri, Nürnberg'ten Rıza ve Serdar ile arkadaşları, Frankfurt'tan Mehmet Taşkale ve arkadaşları, Köln'den aydın Dersimliler gelmişti. Denebilinir ki, geceye Kürt soykırımlarını en iyi anlayan Dersimliler damgasını vurmuştu. Hatta bazı Kürtlerin 1000 km. kadar uzaktaki Berlin'den gelmeleri, geceye verilen değer ve anlamı gösteriyordu. Geceye gelemeyen ama Kobane projesine 3.000,- € yardım toplayan Şenol'a sevgi ve şükran borçluyum. Dersimlilerin Kobane'ye karşı bu sıcak duruşları, onların halkına ve ülkesine karşı hassasiyetine ve uyandığına işarettir.
Bunun yanında özellikle arzetmek isterim ki, Kürdün kalemi konumundaki, Kürdü en iyi anlayan ve tarif edip yazan Gazeteci Yazar Sayın Ahmet Kahraman'ın gelmesi geceye şeref verdi. Kısa konuşması, anlayana öğüt veren tarzdaydı. Benim sözlerimle özetlemeye kalksam, sen sen olmazsan sana kimse sen demez, tanı kendini, vecizindeydi.
Ferhat Tunç'un Kobane ağıdı, hem Dersim'in hem Anfal'ın, Halepçe'nin hem de Şengal'in ağıdıydı. Ferhat seyirciyi büyüledi diyebilirim. Van'daymış gibi kitle ile söyledi.
Ben de bu gecede projeye yardım olsun diye getirttiğim XECE'nin DERSİM KEFARETİ romanımdan ve Sultan Saladin den kısa okuma yapıp Dersim'de yapılan soykırımı günümüz soykırımıyla karşılaştırmaya çalıştım. Ahmedi Xani ile Hacı Kadiri Koyi görüşlerini günümüz Kürdistan'ıyla ilişkilendirdim. Kürt hastalığı olan birliksizliğe atıfta bulundum. İnsan açık gözle etrafına bakınca eğer politik kör değilse hemen görür ki, en kanlı düşman oldukları halde Türkiye, İran ve Irak nasıl Kürtlere karşı birlik olabiliyorlar. Ama Kürtler bir bahane bularak, o olursa ben olmam, diyebilecek lükse sahip olmalılar.
Sendikacı Alman öğretmen Bayan Margot Simoneit gecenin başarılı geçmesi için gece boyu koşuşturdu. Alman disipliniyle sona ermesi, salonun toplanmasını emekli bir lise öğretmeni Almanın yapması inanan Almanın Kürde dostluğunu gösterir. Kaç Kürt etrafındaki Alman dostlarını Kürtlere yardım konusunda harekete geçiriyor? Veya kaç Kürt hazırladığı projelere Alman yardımı alabiliyor. Bir ay önce doğum günüme bir sepetle gelip projeye 10.000,- € bağış yapan Alman Bayan gibi kaç kişiye güven vermişiz?
Hemen söylemeliyim ki, Münih'te yaşayıp projeye destek veren arkadaşlarımın çabası yadsınmaz. Hanife eşi Kemal ile, Nurcan ailesiyle, HDK temsilcisi Hakkı'nın konuşması ülkemizde hangi karanlık bulutların olduğuna işaret ediyordu. Buna rağmen Kürt, Kürt olmaz halkının üzerindeki soykırım tehlikesinin ne derece yakın olduğunu görmez, Türk de, Kürde karşı Kemalist sömürgeci tavrını atmaz, Alevi önünü görmez dostunu tanımazsa, kara bulutlar Nuh Tufanı olmak üzeredir. A ha Aleviler bundan sonra camide hoca nikahıyla evlenmeye zorlanacak. Bu durum Aleviyi inkar demektir. Aleviye en büyük hakarettir. Her taraf imam-hatip okullarıyla donatılıyor ki Alevi çocuklar da oraya gitmek zorunda kalsınlar. Etkilenen kesimler ise başka düğünlerde oynuyor. İşte ivedi çözülmesi gereken sorun buradadır.
Başa dönersek, gece düğün değildi. Bu gece başka bir anlayışla yapıldı. Enternasyonaldi. Ama Kürt kültürü ağırlıklıydı.
www.haydar-isik.com
https://www.facebook.com/haydar.isik2
https://twitter.com/#!/yazarhaydarisik