Molozlar arasında ayakta durmaya çalışan binalar… Kelepçe vurulmuş evler ve açık cezaevine dönmüş tarihi Suriçi’nin Alipaşa Mahallesi… “Kentsel dönüşüm” adı altında aylardır Sur’un Alipaşa ve Lalebey mahallelerinde yaşayan halk, gasp edilir gibi alınan evlerinin yıkımına karşı direniyor. Önceki gün sabah saatlerinde bir kez daha mahalle sakinleri siren ve polis sesleriyle uyandı. Çatışmaya, ölüme ve tarihe meydan okumuş evler, iş makinalarınca bir bir yıkılıyor. Bariyerle sarılan mahalle halkı, bir kez daha sürgün ve göçe zorlanıyor. Herhangi bir anlaşma olmamasına rağmen TOKİ tarafından gasp edilerek, AKP yandaşlarına peşkeş çekilecek olan mahallelerinden çıkmak istemeyen halkın evlerine tek tek giden polisler, 2 saat içerisinde boşaltılması tehdidinde bulunmuştu. Ardından evlerine girmek isteyenlere engel olarak fiili yasak uygulayan polis, Alipaşa Mahallesi birinci etap olarak adlandırılan cadde üstü bölümünde 500 haneden 50 hanenin kaldığı bölümü bariyerlerle sararak çıkarmaya çalıştı. Gün boyu panzer, çevik kuvvet ve sivil polislerin cirit attığı mahallede, büyük tartışmalar yaşandı.
Elektriği ve suyu günlerdir kesik olan mahallelerde, su ihtiyacının karşılandığı cami ve kiliselerin şebekeleri de kesilmişti. Su varilleriyle bariyerlerin önünde uzun kuyruklar oluşturan Surlular, bir damla suyu kıyasıya bir bekleyişle su tankerinden alabilmişti. Su almak için sırada bekleyen kadınların kimi kendilerini çekmememiz yönünde ikazlar da bulunurken, kimileri ise yaşadıkları rezaleti görüntülememiz için mikrofonlarımıza konuştu.
BABA YADİGARI EVİ İÇİN DİRENİYOR
Sur’da 4 yıldır tek başına yaşayan 55 yaşındaki Azize Tosun, eşinden ayrılmış ve ayakları üzerinde mahallelinin yardımıyla geçimini sağlıyor. Babasından kalan tek evinden çıkarılmak istenen Tosun, bariyerle sarılmış evini ve yaşadıkları göz yaşları içinde anlatıyor. Hayatındaki tek mal varlığının babasından kalan evi olduğunu vurgulayan Tosun, “Ben buradan çıkarsam ne yapacağız” diye soruyor evlerini yıkmak isteyenlere. “Sur’dan çıkarsam başımı koyabileceğim çadır bile bulamam” diye sitemde bulunan Tosun, gidebileceği ve yaşayabileceği bir yeri olmadığı için Sur’u bırakmayacağını yineleyerek, “Ölürüm de buradan çıkmam” diyor.
DAİŞ KOBANELİLERE YAPMADI
Bir süredir elektriksiz ve susuz yaşamak zorunda kaldıklarını dile getiren Fevzi Bingöl, “Bizi buradan çıkarmak istiyorlar. 40 yıldır ben burada esnafım ve evim de buradadır. Bu saatten sonra nereye gideyim. Şu an yaşadıklarımızı ne DAİŞ Kobanêlilere, ne İsrail Filistinlilere yaptı. Çok zor günler geçiriyoruz. Evimizin etrafını barikatlarla sarmışlar. Ben 13 kişilik bir aileyi Sur’un dışındaki hangi eve sığdırabilirim. Bizim evlerimiz ferahtır. Ne gücüm yeter şimdi başka ev tutmaya ne de bu kadar kişiye başka bir de bakmaya gücüm yoktur” dedi.
Torununun sabah geldiğini ve bariyerlerden içeri alınmadığı için göremediğini aktaran Bingöl, “Bizi öldürsünler. Bundan daha beter daha ne yaşayabiliriz ki? Evimizi bırakmayacağız. Bariyerlerin arasında susuz, elektriksiz her ay gelip bir cesedimizi alsınlar ama bizi bu evlerden diri çıkarmasınlar. Evlerimizden çıkmamız için bize para veriyorlar. Gelsinler evimin bir mislini onlara vereyim ama beni evimden çıkarmasınlar. Çalışıp onlara borcumu öderim ama başka yerde yaşayamam. Bize yaşattıkları zulüm ve gasptır. Kesinlikle Sur’dan çıkmayacağız. Bu böyle bilinsin” şeklinde konuştu.
'ÖLÜRÜZ DE ÇIKMAYIZ'
Daha 17 yaşında bu zulme şahit olan Rojda Ersoy ise Sur’un açık cezaevine döndüğünü, ancak ne yaparlarsa yapsınlar Sur’u bırakmayacaklarının altını çizdi. Aylardır devletin kendilerine bilerek eziyet ettiğini dile getiren Ersoy, “İnsan insana bunu yapmaz. Yaptıkları hangi dinin mezhebinde vardır? Bunlar kendine Müslüman diyor. Bunlarda ne din ne iman kalmış. Bizi burada perişan ederek çıkacağımızı sanıyorlar. Diyarbakır’ı komple yakarız onların başına yine de Sur’dan çıkmayız. Şu an elimizden geldiği kadar sessiz sedasız bekliyoruz. Can bedenden bir kez çıkar. Böyle yapmaya devam ederlerse kendimi yakarım. Yine de cenazemin buradan çıkarılmasına izin vermem” ifadelerini kullandı.
TMMOB: İMAR PLANI GÖZARDI EDİLİYOR
Sur'a destek için sürekli yurttaşlarla bir araya gelen TMMOB Şehir Plancıları Odası Diyarbakır Şube Eş Başkanı Fatih Tekin ise Sur’un koruma amaçlı imar planı yapılırken organik dokusu ve sosyal dokusuna uygun planlama yapılması gerektiğini, Sur halkının esas alınmadan ve dokuya uygun planlama yapılmadan yıkıma girişildiğine dikkat çekti. Sur’un geniş yollar ve karakollar inşa edilerek yeniden imara açılacağına dikkat çeken Tekin, bunun kabul edilir bir proje olmadığını ve karşısında durmak için mücadele edeceklerini dile getirdi. Sur halkına herhangi barınma ve iş imkanı sunulmadan evlerinin yıkıldığına vurgu yapan Tekin, “Sur halkı mağdur edilerek zorbalık ve zulümle Sur’dan çıkarılmaya çalışılıyor. Bu zulüm karşısında durmak hepimizin görevidir” dedi.
DAVA BAŞVURULARI 10 GÜNDE REDDEDİLİYOR
Sur halkının taşındığı yerlerde yaşayacağı zorluklara dikkat çeken Tekin, “Bu insanlar yeni yerlere taşındığında maddi ve manevi sorunlar yaşayacaktır. Bu sebepler de taşındıkları yerden mağduriyetleri tavan yapacaktır. Şehir Plancıları Odası olarak Sur halkının yerinden edilmesine ve sosyal dokusunun bozulmasına karşıyız” diye ekledi. Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası olarak Sur’daki kamulaştırmaya ilişkin açtıkları davaların 10 gün içerisinde reddedildiği bilgisi veren Tekin, “Bizim dışımızda halkın kendisinin evlerinin yıkılmaması için açtığı davalar devam ederken, evleri yıkılıyor. Davanın bu saatten sonra vereceği olumlu karar yaşanan mağduriyeti karşılamıyor olacaktır. Hukuka aykırı bir şekilde davalar devam ederken yıkımın devam etmesi, hukuk ve insanı bir skandal olarak karşımızda duruyor" şeklinde konuştu.
ANF