Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Doğan Akhanlı ve Erdoğan’ın kirli eli

Doğan Akhanlı ve Erdoğan’ın kirli eli

24 Ağustos 2017, 20:38

Türk devletinin hışmına uğramış, zındanlarında işkencelerden geçmiş ve sonunda bir yolunu bularak Almanya ve Avrupa‘da yeni bir yaşama adım atmışsınız. Aradan yıllar geçmesine rağmen Türk devleti rahat bırakmaz sizi, buna rağmen.

Rahata tam eriştim der ve işinize yoğunlaşmışken, hele bu iş, yazmak ve devleti eleştirmekse, onun kirli ve çirkef geçmişini deşelemekse, TC yakanıza yapışmak için bir yolunu bulur, yeniden.

Memo Şahin

Davanız düşmüştür. Hakkınızda bir arama kararı yok. Babanız, anneniz rahatsızlanmıştır. Gidip ziyaret edip koklaşmak istersiniz. Doğan Akhanlı da bunu yaptı. On yıl aradan sonra rahatsızlanan babasını ziyarete gittiğinde İstanbul’da tutuklandı. Dava beraatla sonuçlandı. Almanya’ya yeniden döndü. Ne de olsa cebinde Alman pasaportu vardı, onun güvencesi altındaydı. Buna duyduğu güvenden ötürü Almanya gibi Avrupa Birliği üyesi olan İspanya’ya birkaç günlüğüne tatile gitti. Ancak bu tatil bir kabusa döndü. Kaldığı otel odası tatilin üçüncü günü şafak vakti çelik yelekli, yüzleri kara maskeli, elleri silahlı İspanyol polisleri tarafından basıldı ve kollarına metal ve soğuk bir kelepçe takılarak tutuklandı.

Bunu, yarı uykulu, yarı uyanık sabah mahmurluğuna bağladı önce. Ne rüyaydı gördüğü, ne de birkaç muzibin yaptığı eşşek şakası. Yerse ne İstanbul ne de Ankara, İspanya’nın Granada’sı. İspanya’da görülmemiş bir hesabı da yoktu Doğan’ın. Almanya vatandaşıydı ve Grana’da ise Avrupa Birliği toprağı. Erdoğan’ın kirli eli oraya kadar uzanmıştı bu kez de.

Yüzdoksan ülkenin kriminal polis dairelerinin üyesi olduğu İnterpol diye bir işbirliği örgütü var dünyada. Adı üzerinde, kriminal işlere bakmakla, karşılıklı bilgi alış verişinde bulunmakla yükümlü. 1923’ten beri faaliyette bulunan bu örgütün ilgi alanına siyasi konular, kovuşturmalar girmediği halde, bu alana da el attı İnterpol zamanla.

Düzmece dava dosyaları hazırlar Türk istihbaratı, özellikle de karşıtlarına, düşman olarak gördüğü Kürt ve Türk solcularına karşı. Remzi Kartal, Zübeyr Aydar en namlıları İnterpol’ün ağına düşen, Avrupa’da seyahat özgürlükleri kısıtlanan, suçları siyaset yapmak olan. Kürt Hüseyin Baybaşin’dir mafyadan, kriminal bir vakadan tutuklanan. Hatırda kalan tek bir Türk mafia babası hemen hemen yoktur İnterpol ağlarına takılan. Ne tesadüftür bu böyle, ne yaşam cilvesidir hep muhalifleri yontan!

Suçlu olan sadece Erdoğan değildir. Suçlu olan Almanya, Avrupa Birliği ve uluslararası örgütleri kirli emellere ortak eden sistemdir aynı zamanda. Türkiye, 21 Ekim 2013 tarihinde Doğan’ın peşinde olduğunu bildirdiği halde İnterpol ve bağlı polis teşkilatlarına, hiç bir şey yapmayan, kılını kıpırdatmayan, Doğan’ı ve onun gibi yüzlerce, binlerce sol ve sosyalist muhalifi uyarmayan Almanya temiz değildir. Şubat ayında Gülencilere ilişkin liste geldiğinde kapı kapı dolaşıp Gülencileri uyaran Almanya, aklamaya çalışmasın kendini, boşuna. Bir de tabii 2016’da Türkiye’nin Gülencilere ilişkin sunmuş olduğu binlerce kişiyi kapsayan listeyi elinin tersiyle Ankara’ya iade eden İnterpol şefleri.

Kırmızı Bülten’le aralamalarda yetki sadece polis teşkilatında değil. Kırmızı Bülten’le arananlar konusunda Adalet Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığının oluru, okeyi gerekir Almanya’da. Adalet Bakanlığı müsteşarının imzası olmadan yürürlüğe, uygulamaya girmez Kırmızı Bülten, aranan kişiye ilişkin. Bir de Almanya vatandaşıysanız, ince elenir, sık dokunur normalde.

Normalde diyoruz. Oysa normal vaka değil ne Doğan, ne de ondan önce İnterpol’ün ağına düşen Erdoğan muhalifi Kürt ve Türk solcuları, demokratları. Sorun, tam da bu işte.

Erdoğan kılıcı çekmiş, ağzını açmış, saldırıyor ulu orta, önüne kim gelirse, ardına bakmadan. Süt dökmüş kedi gibi sinmiş Almanya ve Avrupa. Höt diyecek, haddini bildirecek fazlaca kimse yok ortalıklarda. Kimse bahsetmiyor tutuklanan Demirtaş, Yüksekdağ ve onu aşkın parlamenterden, parlamentonun üçüncü büyük partisinin Eşbaşkanlarından; el-ense içeri tıkılan belediye başkanlarından, el konulan belediye, dernek, vakıf ve işletmelerden; suçsuz yere hapse atılan aydın, yazar ve sanatçıdan, 160’ı aşkın gazeteciden. Yerlebir edilen onu aşkın Kürt kenti, kurşuna dizilen, bodrumlarda yakılan Kürt gençleri unutuldu çoktan, rafa kaldırıldı o dosyalar birkaç günlük aradan sonra.

Deniz Yücel, Meşale Tolu, Peter Steudtner ve diğer yirmi tutuklu Almanya vatandaşı rehinedir elinde Erdoğan’ın. Pazarlık bugün ters tepse de, bugün değilse yarın, Almanya’da 24 Eylül’de yapılacak federal parlamento seçimlerinden sonra girecektir devreye yeniden.

Seçim bir fırsat, sesimizi duyurmak için aday ve seçmenlere. 61,5 milyon seçmenin 1,25 milyonunu Kürt ve Türkler oluşturuyor. Her kentte, her seçim miting ve toplantısına Almanca bilen üç-beş Kürt ve Türk demokratı katılıp Kürdistan ve Türkiye’de yaşananları anlatsa, ya da oralara gidip durumu ve talepleri içeren, yapılması gerekenleri sıralayan bildiriler uygun bir biçimde dağıtılsa, durum biraz farklılaşabilir.

Şimdi tam zamanı. Madem Erdoğan CDU, SPD ve Yeşilleri Türkiye düşmanlığıyla suçlar oldu, Almanya’da yapılan seçime burnunu sokmaya çalıştı, o halde beklemeden, bir başkasına bakmadan harekete geçme zamanı.

Gönül isterdi ki, bu işi kendine örgütüm diyen örgütler biraraya gelip yapabilselerdi. HDP-Avrupa ile CHP’nin Almanya’daki taraftarları biraraya gelip bunu örgütleyebilirler. Geç, evet oldukça geç. Ne var ki, geç değil yarından da!

(msahin1@web.de )

Bu haber 671 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..