Canlı yaşamına büyük zarar veren yangının söndürülmesinde emek verenler, Dersim'in doğasını korumak için sivil yangın ekipleri oluşturma kararı aldı.
Dersim merkez, Ovacık, Nazimiye, Pülümür, Hozat ve Mazgirt ilçelerinde 27 ayrı noktada karakollardan atılan havan topları ve yapılan bombardımanlardan dolayı çıkan orman yangınları, 15 gün sonra hem yurttaşların çalışması hem de yağan yağmurun etkisiyle söndü. Zengin endemik bitki türlerini barındıran Dersim’de günlerce yanan yerler arasında nesli tükenmekte olan hayvanların üreme noktaları da vardı. Yazın sonuna doğru gelinmesi ile kuruyan otlarla birlikte geniş alanlara yayılan yangınlara askerlerin engeline rağmen birçok noktada biraraya gelen yurttaşların müdahalesi olmuştu. Yine yasaklı bölge olduğu gerekçesi ile müdahale edilmesine izin verilmeyen bazı bölgelerde yangın kendiliğinden söndü.
Yangınların sönmesi ile birlikte siyasi parti, çevre örgütleri ve Alevi derneklerinden oluşan 25 kişilik heyet, yanan yerlerde inceleme yaptı. İncelemeyi takip etmek isteyen gazeteciler Dersim Valiliği’nin kararı gerekçe gösterilerek engellendi. Heyet yangının zarar verdiği bölgelere ilişkin rapor hazırlayacak. Heyette yer alan isimler, yanan bölgelere ilişkin izlenimlerini dihaber’e anlattı.
‘550 hektarlık alan kül oldu’
İstanbul’dan Dersim’e gelen Doğa aktivisti Pınar Yiğitoğulları, bazı yangın bölgelerinde yaptıkları incelemeler sonucu yaklaşık 550 hektarlık alanın yandığını tespit ettiklerini aktardı. Yiğitoğulları, köylüler ve görgü tanıkları ile yaptıkları görüşmede yangınların herhangi bir çatışma sonucu çıkmadığını tespit ettiklerini kaydetti. Yiğitoğulları, “Valiliğin yaptığı açıklamanın doğru olmadığını helikopterle ormanlık alanlara ateşler bırakıldığını ve tek taraflı ateş açılarak yangınlara mahal verildiğini bize aktardılar” dedi.
‘Profesyonel sivil yangın ekibi oluşturacağız’
Doğa aktivistlerinden Haydar Çetinkaya ise, büyük tahribata neden olan yangınlara erken müdahale edilmediğine dikkat çekti. Çetinkaya, “Her yıl olduğu gibi doğaya atılan bombalar ve yanıcı maddeler nedeniyle birçok bölgede orman yangını meydana geldi. Toplanan yurttaşlar olarak bazı noktalarda yangının yayılmasını engelledik. Bazı yerlerde ise askerlerin engeline takıldık. Bundan sonra orman yangınlarına karşı seferberlik bilinci ile hareket edeceğiz. Sosyal medya üzerinden kampanya başlatarak, yangınlara karşı profesyonel bir ekip kuracağız. Artık yangınlara karşı hazırlıksız yakalanmamak için araç gereç, ilk yardım ve yangın söndürme eğitimi alarak yangınlara profesyonel bir şekilde müdahale edeceğiz” diye konuştu.
‘Yangını doğamızın direngenliği söndürdü’
HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü ise, valiliğin yanıltıcı açıklamalarda bulunduğunu belirtti. Önlü, “İlk başta böyle bir şey yok, yangınlar abartılıyor denildi. Buradaki amaç kamuoyunun oluşmaması, üstünün örtülmesi idi. Ancak burada yaşayan halkın çabası ile valilik bu kez açıklamalarını ters yüz ederek yangınlara müdahale edildiğini açıkladı” dedi.
Valiliğin yangınların kontrol altına alındığına yönelik açıklamasına da değinen Önlü, “Yangınları bir el çıkarıyor, ama söndüren eller çoktur. Doğamızın direngenliği, meşemizin inadı, Munzur suyumuzun kutsallığı ve halkımızın katkısı ile bu yangınlar sönmüştür. Bazı yerlerde Munzur suyunun engeline takılmıştır. Bazı yerlerde dağların kayalarına dayanmıştır. Bazı yerlerde ise halkımızın tırmıklar ile yaptığı müdahale sonucu sönmüştür” diye belirtti.
‘Dersim tabiatının hürmeti ve mahremiyeti katlediliyor’
Yangınların tahribatını yerinde gözlemlemek için Dersim’e gelen HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya da gördükleri manzara karşısında dehşete düştüklerini söyledi. Kaya, çıkarılan yangınların Dersim’deki korunmuşluğa ve kutsiyete bir tecavüz olduğunu söyleyerek, insana, canlıya ve tabiata olan saygı, hürmet ve mahremiyetinin katledilmeye çalışıldığını kaydetti.
Sistemin zihniyetinin zaman zaman tekerrür ettiğini belirten Kaya, şunları dile getirdi: “Türkiye genelinde insana, cana, doğaya saygının, hayvana, suya saygının en kadim ruhun hissettiğim topraklardır burası. Hayran kaldığım tabiatı bugün bilinçli bir şekilde katledilmeye çalışılıyor. Bu sadece 90’larda olmadı. Eli kanlı bu sistemin zihniyeti zaman zaman tekerrür etmeye devam ediyor. Fakat geçmişteki gibi Kürtler katledilirken seyreden diğer halklar, Aleviler katledilirken seyreden diğer mezhepler, Ermeniler katledilirken seyreden diğer inançlar, bugün çok daha farklı bir gerçeklikle karşı karşıyayız. Bugünkü sistem bunun çok iyi farkında bugün biz Müslümanı, Sünnisi, Alevisi, Hıristiyanı, hep birlikte bütün halklar olarak bu zulmün ellerini durdurmak için dayanışma içerisindeyiz. Canlarımızı katledemeyecekler. Doğamıza sahip çıkacağız, halkımıza sahip çıkacağız. Ancak 90’larda ve daha gerisinde olduğu gibi hiçbir halkı yalnızlaştıramayacaklar. Alevileri de yalnızlaştıramayacaklar ve bu topraklara hep birlikte sahip çıkacağız.”