ERDOĞAN ALTAN - 1
18-23 Temmuz tarihlerinde Türk devletine bağlı Ehrar El Şam ile Tahrîr El Şam (Cebhet El Nûsra) arasında yaşanan savaş ve çatışmalardan sonra İdlib’de birçok denge değişti. Ehrar El Şam çatışmalı çatışmasız birçok bölgeden çekildi ve Tahrir El Şam; Îdlib, Bab El Hawa sınır kapısı, Ceyş El Şixûr, Atmê ve Dana gibi önemli il ve ilçelere geçiş yaptı. Bu savaşta galip gelen şüphesiz Tahrir El Şam çete grubuydu. Tahrir El Şam’ın, çekirdeğini oluşturduğu El Kaide böylece İdlib’de hakimiyetini kurmuş oldu. Bu gelişmeyle birlikte İdlib’deki dengeler yeniden değişti ve her güç kendine göre yeni hamleler geliştiriyor.
El Kaide varlığını kalıcılaştırmaya çalışıyor
İdlib’deki savaştan sonra harekete geçen başlıca güç El Kaide’nin sözcüsü olarak tanınan Tahrir El Şam çete grubudur. Tahrir El Şam zafer sarhoşluğuna girmeden siyasi adımlar atmaya başladı ve İdlib’de varlığını kalıcılaştırmaya çalışıyor. Bunun için siyasi ve toplumsal adımlar atmaya çalıştığı söylendi. Tahrir El Şam sözcülüğü 25 Temmuz’da bir açıklama duyurdu. İdlib bölgesinin tüm toplumsal kesimlerine ve İdlib bölgesine yerleşen tüm çete gruplarına seslenerek herkesi Tahrir El Şam tarafından hazırlanan İdlib bölgesi yönetim projesine katılmaya davet etti. Bu proje ise, Tahrir El Şam’ın kentlerin yönetimini sivil yönetimlere teslim etmeye, tüm silahlı çetelerini ise kentlerin etrafında cephelere yerleştirmeye hazır olduğu şeklindeydi.
Bu temelde Tahrir El Şam’ın İdlib’deki kanaat önderleriyle toplantı yaptığı ve onlardan destek istediği belirtildi. 27 Temmuz’da düzenlenen toplantı sonrası bölgenin birkaç kanaat önderi ve şeyhinin Tahrir El Şam’a desteğini açıkladığı söylendi.
İlginç olan, Tahrir El Şam Ehrar El Şam’ı bölgeden tasfiye ettikten sonra neden hilafetini ilan etmedi de bunun yerine sivil yönetim oluşturmaya çalışıyor? Tahrir El Şam çetelerinin, yani El Nusra’nın Suriye savaşının başından beri İdlib’de hilafet ilanını önüne koymadı. Çünkü El Kaide, Tahrir El Şam Projesi yoluyla Afganistan’dan sonra ikinci askeri ve eğitim merkezini kurmak istiyor. El Kaide’nin çekirdeği olan Xorasan adlı grubun İdlib’e yerleştiği biliniyor. Xorasan adlı grup, Batı (Avrupa) ülkelerine karşı stratejik eylemler odası olarak tanımlanabilir. Bu grup önceden doğrudan Usame Bin Ladin’e bağlıydı ve 11 Eylül 2001’de Amerika’daki İkiz Kule saldırılarında bulunmuştu. El Kaide, Suriye’nin batısında ‘Askeri Karargah’ını inşa edebilmek için güvenli bir bölgeye veya kontrolü altındaki bir bölgeye ihtiyacı vardı. Bu bölge de İdlib bölgesidir. Bunu da şimdiden Tahrir El Şam Projesi yoluyla geliştirmek istiyor. Çünkü Tahrir El Şam, İdlib’de hilafet ilan etmesi halinde tüm uluslararası güçlerin hedefi olacağını biliyor.
Türkiye’nin elinde ne kaldı?
İdlib savaşında en çok yenilgiye uğrayan Türk devleti oldu. Türk devletinin Ehrar El Şam aracılığıyla İdlib’e geçmek, Tahrir El Şam’ı tasfiye etmek istemesi, böylece Efrin’i kuşatmaya alması, İran ve rejimin işbirliği yaparak başlattığı ambargo uygulamasını güçlendirmek istemesi öyle çok da bir sır değildi. Çünkü Türk devletinin Efrin üzerine hazırladığı projenin Ezaz’dan İdlib’e kadar bir koridor açmak olduğu ve bunu da Til Rifet’in tamamen işgal edilmesi üzerine gerçekleştirmek istediği duyurulmuştu. Fakat halihazırda bunun önüne geçildi. Şimdi ise Türk devleti yeni bir hamle geliştirme arayışı içinde. Çünkü eğer yeni ve başarılı bir hamle geliştirmezse Türk devletinin bölgedeki hali hal olmaktan çıkacak ve adım adım ‘Fırat Kalkanı Alanı’ elinden çıkacak. Çünkü birkaç gün önce Trump yönetimi CIA’yi MİT ile beraber oluşturduğu projenin ‘Fırat Kalkanı Alanı’nda başarısız olmasıyla CIA’ye cezalandırma niteliğinde bir karar alarak MİT’e bağlı bölgedeki çete gruplarına verdiği desteği geri çekti. Bu nedenle ÖSO içinde yer alan Türk devleti askerleri ve çeteleri Efrin bölgesindeki Eyn Deqnê Beldesi’ne yönelik düzenledikleri saldırıda yenilgiye uğradılar. Türk devletinin İdlib’de olmasının garantisi sayılan Ehrar El Şam’ın Tahrir El Şam tarafından yenilgiye uğratılması büyük bir prestij kaybetmesine neden oldu.
Fakat esas soru şu; Türk devletinin elinde ne kaldı? Türk devletinin elindeki esas güç, İdlib ve Kuzey Suriye üzerindeki siyaseti doğrultusunda kullandığı Ehrar El Şam idi. O nedenle Halep’teki çetelerin oradan çıkarılmasından Astana görüşmelerine kadar Türk devletinin Suriye’deki siyasetinin esas müttefiki ve esas gücü Ehrar El Şam çete gruplarıydı.
Ehrar El Şam Sözcülüğü 1 Ağustos’ta Elî Omer’in istifa ettiğini, onun yerine Hassan Safwan’ın genel çete emiri olarak seçildiğini ve çete emirlerinin genelinin değiştiğini resmi olarak duyurdu. İdlib’de yenilgi aldıktan sonra Ehrar El Şam grubunda değişiklikler yaptığı anlaşılıyor. Ancak mevcut kriz ve karışıklığa göre Türk devletinin bu değişikliklerle İdlib’de yeni hamleler başlatması mümkün değildir. Bu değişikliklerin amacı Ehrar El Şam çete grubunun dağılarak tamamen tasfiye olmaması. Buna rağmen dağılmanın önüne geçemiyor. Bu nedenledir ki Ehrar El Şam’a bağlı 21 tabur Tahrir El Şam çete grubuna geçti. İdlib’deki diğer çetelerin sayısı da çok az ve Tahrir El Şam’ın etkisi altındalar.
Politika