France 24 kanalı, Fethullah Gülen’le yaptiğı bir röportajı 3 dilde yayınladı. Adil Öksüz’le ilgili iddialara ilişkin konuşan Gülen, Philip Crowther ve Leela Jacinto’nun sorularını cevapladı.
Gülen konuyla ilgili şunları söyledi:
“Darbeyle alakalı buraya geldiğini bilmiyorum. Belki birkaç sene evvel gelmişti. Daha sonra medyada gördüm çocuğuyla birlikte benim yanımda bir fotoğrafını paylaştılar. Ama bu yüzlerce insanın yaptığı bir şeydir. Daha evvel de arzettiğim gibi Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, başbakan olmadan evvel. Bir fotoğraf çekilmesinden böyle bir bağlantı kurmak yanlış olur. İkincisi Adil Öksüz’le alakalı; Buluyorlar bir yerde daha sonra salıveriyorlar. Sonra kendisinin Milli İstihbarat Teşkilatı’yla alakası ortaya çıkıyor. Bu arada, gelenlerden bir tanesi de Milli İstihbaratın başıdır. Hakan Fidan iki defa geldi. Burada benim yeğenimin evinde kaldı. Aynı masada yemek yedik. Gelmeyen kalmadı ki. Bunları kalkıp biri hesabında değerlendirmek bağışlayın biraz ezbere mülahazalar.
Philip Crowther: France 24 Özel yayınına hoş geldiniz. Bugün kırsal Pensilvanya’da, Gülen’in inziva kampındayız. Ben Philip Crowther. France 24’ün Beyaz Saray muhabiriyim.
Ben de Leela Jacinto. France 24’un uluslararası haberler muhabiriyim. Bir zamanlar kendisi Türkiye’nin en güçlü ikinci adamı olarak anılıyordu. Bugün Fethullah Gülen Türkiye’nin en çok aranan adamı. Türk Hükümeti kendisini 15 Temmuz 2016 darbe girişimini organize etmekle suçluyor. Bu suçlamayı Türk imam reddediyor.
Philip Crowther: Türkiye 1999’den beri ABD’de sürgünde yaşayan Gülen’in iadesini istiyor. Bugün France 24 özel röportajındaki konuğumuz Fethullah Gülen. Sayın Gülen, bize zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Fethullah Gülen: Ben Teşekkür ederim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sizin bu darbe girişiminin beyni olduğunuza dair yeterli kanıtı olduğunu söyledi. ABD Başkanı Donald Trump’ın ise Erdoğan’la yakın bir ilişkisi olduğu ve Erdoğan’ı yakın bir müttefik olarak gördüğü biliniyor. Sizce Trump’ın başkanlığı döneminde ABD tarafından Türkiye’ye iade edilmeniz belirgin bir ihtimal mi ya da belirgin bir tehdit midir?
Ben bu meseleleri çok ciddiye almıyorum. Trump’ın bu hareketle veya benimle ilgili ne düşündüğünden bağımsız olarak, ne kendisinin ne de başka bir ABD Başkanı’nın ülkesinin dünyadaki itibarına zarar vereceğini ve bu akıl dışı taleplere boyun eğeceğine inanmıyorum. Ne cumhuriyetçi ne de demokrat bir Başkanın ABD’nin dünyadaki itibarını zedeleyecek bir adımı atacağına ihtimal vermiyorum. Erdoğan, Hizmet hareketini ve fakiri suçlayarak daha da güçlenmeyi amaçlıyor. Bu darbe girişimini kullanarak bu hareket mensuplarına daha fazla zulmetmek istiyor. Evet, bu nedenle Türk Hükümetine daha önce ilettiğim Uluslararası bir soruşturma heyeti kurulması teklifimi yeniliyorum. Bu heyette NATO üyeleri mi olur Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi üyeleri mi olur, Avrupa Parlamentosu üyeleri mi olur. Bir heyet teşekkül etsin. Bu meseleyi arka planıyla incelesinler. Detaylı bir analiz yapsınlar ve sentezlere gitsinler. Bunun sonucunda şöyle böyle bu olayın fakirle en ufak bir bağlantısını bulsunlar, ben falanın filanın bu mevzuda ne dediğine bakmadan, kimsenin derdest edip götürmesine hiç ihtiyaç bırakmadan kendim biletimi alır ülkeme dönerim. Dar-us sılayla burnumun kemikleri sızlıyor.
Leela Jacinto: Hükümetin sizin arkanızdan geldiğini kapsamlı bir şekilde anlattınız. Ancak, ikiniz arasındaki durum her zaman böyle değildi. Hemen hemen 5 yıl önce müttefiktiniz. Şu anda, devletin gözünde bir numaralı düşmansınız. Bu duygular karşılıklı mı? Bu nasıl oldu?
Gülen: Ben hiç kimseyi düşman olarak görmedim. Hatta yaptıklarından dolayı kendisine karşı bir nefret ve intikam düşüncesinde değilim. Ancak, onun böyle duyguları olabilir. Bir ihtimal, kendisine daha önce yaptığım uyarılardan olabilir. Misal, kendisine Kürt sorununda bir çözüm reçetesi yazmıştım ve yapılan hatalar konusunda kendisini ikaz etmiştim. Kürtleri bombalamanın veya sert askeri tedbirler almanın onları daha itaatkar kılmayacağını söylemiştim. Ben siyasi meselelerle ilgili bir insan değilim. Hiçbir zaman kendisinin destekçisi de olmadım. Kendisiyle de yakın bir ilişkim olmadı. Kendisiyle 2 ya da 3 kez görüştük. Bir tanesi partisi kurulmadan önceydi. Beni ziyaret etmiş ve tavsiyelerimi sormuştu. Fikirlerimi ifade ettim. Belki kale aldı almadı. Diğer bir görüşmemiz ise Bosna-Hersek için düzenlenen bir yardım maçıydı. Yanyana oturmuştuk ve biri fotoğrafımızı çekti. Daha sonra gazeteler bu fotoğrafları arkadaş olduğumuzu iddia etmek için defalarca kullandı. Hiçbir zaman kendisiyle dostluğum olmadı. Öyle bir yakınlığımız, birlik beraberliğimiz hiç olmadı. Geçmişte partisinin daha yumuşak bir yaklaşıma sahip olduğu dönemde arkadaşlarımız kendilerine oy vermiş olabilirler. İslam hukukunda Ehven-i şerreyn irtikap olunur diye dediğimiz bir şey var. (iki kötülük arasında daha hafif olan seçilir) Biz de kendisini öyle gördük.
Leela Jacinto: Siz kendinizi politik birisi olarak gördüğünüzü söylediniz. Ancak, Türk Hükümeti 15 Temmuz darbe girişimine fiilen katılan askerleri teşvik ettiğinizi iddia ediyor. Net olmak adına soruyorum. Kendileriyle iritbat halinde miydiniz? Yahut onları herhangi bir şekilde darbe yapmaya teşvik ettiniz mi?
Bunu ispat etmeleri lazım. Birileri böyle bir iddiada bulunuyorsa, bunu ispat etmeleri lazım. 18 yıldır Amerika’dayım. Bu askerleri tanımam, kumandalarını tanımam, rütbelerini bilmem. Kimlerdendir, nasıl insanlardır. Beni dinlerler mi dinlemezler mi bilemem. Bazıları beni tanıyor olabilir. Çünkü 60 senedir cami kürsülerinde ve yahutta konferans salonlarında konuşan bir insanım.
Leela Jacinto: Siz ABD’desiniz. Türkiye’de ise bu darbe girişiminin ardından 200’den fazla insan hayatını yitirdi. Darbe girişiminden sonra ise tasfiyeler vardı. 150 binden fazla insan işini kaybetti. 50 binden fazla insan tutuklandı. Benim bir gazeteci olarak takip ettiğim ropörtaj yaptığım bu mağdurlar arasında, sizin hareketinizin mensupları en ağır darbeyi almış görünüyor. Bazı tasfiye mağdurları artık harekete geçtiler ve adalet talep ediyorlar. Ancak, sizin takipçileriniz haklarını tazmin edebilmek için hiçbir yola sahipmiş gibi görünmüyor. Onların lideri olarak siz ne yapabilirsiniz? Neden onlara ayakta kalabilmeleri için bir strateji göstermediniz?
Gülen: Bir yumruk dahi sallamadılar ve zannediyorum bundan sonra da böyle devam ederler. Onlara ulaşmamı sağlayacak bütün yollar kapatıldı. Bütün damarlar kapalı. Bütün televizyon kanalları bütün gazeteler kapatıldı. Sadece Hükümetin görüşünü temsil eden medya organlarına izin veriliyor. Dolayısıyla, onunla kamuoyu oluşturuyorlar efkar oluşturuyorlar.
Leela Jacinto: Muhalif gruplar arasında, sizin de söylediğiniz gibi laik muhalefet partisi de dahil olmak üzere sizin hareketiniz mensuplarına sıfır sempati duyuyorlar. Sizin takipçilerinizin kendi ektiklerini biçtiklerini düşünüyorlar. Türk bürokrasisine sızdıklarını, güvenlik güçlerine sızdıklarını ve yargıya sızdıklarını ve 5 yıl öncesine kadar insanlara baskı yaptıklarını söylüyorlar. Takipçileriniz bir çok Türk vatandaşının sempatisini kaybetti. Bu iddialara nasıl cevap veriyorsunuz?
Gülen: Onu da iktidar yaptırdı. Erdoğan o dönemin başbakanıydı. Kendisi bizzat kamuoyu önünde bu davaların savcısı olduğunu ilan etti. Aynı zamanda Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tutuklanması emrini bizzat kendi verdi. Belli ki, bu şekilde orduyu bu şekilde kontrol altına almak istedi. Bunu başarınca, Hizmet hareketini hedef aldı. Neden bu hareketi hedef aldı? Bunun bir çok nedeni var. Bu nedenlerden biri, bence bu hareketin dünyanın bir çok ülkesinde okullar ve kurumlar inşa etmesi. Erdoğan bu kurumların kendisini İslam dünyasının lideri ve bir halife olarak tanıtmasını istedi. O kurumlar Erdoğan’ın istediğini yapmadı. Erdoğan bunu anlayamadı. O nedenle bu kurumlara saldırmaya başladı. Çünkü, bunun kendi inancının bir gereği olduğuna inanıyor.
Crowther: Sayın Gülen, ABD’de gizlilik ve kapalılık size sık sık atfediliyor. Burada dağların arasında gizlenmiş bir şekilde yaşıyorsunuz. Sizin hareketiniz gazetelere okullara ve şirketlere sahip. Hepsi sizin hareketinizle aynı çizgide. Ancak, hiçbir sizin isminizi taşımıyor. Bu şeffafiyet eksikliği nereden kaynaklanıyor? Ne saklıyorsunuz?
Gülen: Şeffafiyet mevzuunda soru işaretleri olanlara açık çek veriyorum. Bir şeyler sakladığına inandığınız hangi kurum varsa istihbarat servisleri güvenlik güçleri veya FBI gelip inceleme yapabilir. Bir Kongre üyesiyle tanıştım ve bu cevabı verdim. Kendisi bu cevabımdan sonra tatmin olduğunu söyledi. Bu gizlilik meselesi değil. Sadece o işi yararlı gördüğüm için teşvik ediyorum. Ben eğitimin toplumsal sorunlar için en iyi çözüm olduğuna inanıyorum. Cami kürsülerinde konferans salonlarında dile getirdiğim idealleri paylaşanlar bu işleri yapıyor. Ben o okulları açanların binde birini de bilmem. Onlar beni bilebilir. Ancak, bu gizlilik değildir. Şeffaflık konusunda sorunu olduğuna inanılan kurumlar varsa, bırakalım soruşturma yürütsünler. Hakikaten ABD’nin kanunu hukuku nizamına aykırı bir şey varsa kapatsınlar o okulları.
Crowther: Sizin hareketiniz hakkında çok fazla spekülasyon ve polemik var. Hareketinizi bazıları bir ‘Cult’ olarak niteliyor. Siz bir ‘Cult’ liderimisiniz?
Gülen: Ben kendimi beğenmiyorum. Beni beğenenleri de beğenmiyorum. Ben kendimi insanların en küçüğü olarak görüyorum. Sadece Rabbimin bana şefaat etmesi halinde kurtulabileceğime inanıyorum. Ben kendimi berbat bir insan olarak görüyorum.
Leela Jacinto: Eğer darbe girişimiyle ilgili soruşturmaya dönecek olursak, bir çok Türk vatandaşı size bu soruyu sormamı istedi. Zira Hükümetin size karşı iddialarının tümü tek bir kişi etrafında dönüyor. İsmi Adil Öksüz. Hükümet kendisinin bir imam olduğunu ve sizin hareketinizin bir takipçisi olduğunu iddia ediyor. Bu darbe girişimini başlattığını iddia ediyor. Darbe gecesi Ankara’daki bir askeri üssün yakınlarında yakalandı. Kısa bir süre gözaltında tutuldu ve serbest bırakıldı. O günden beri kayıp. Hükümet ise bu kişinin sizinle darbeden önce ABD’ye uçarak sizinle görüştüğünü iddia ediyor. Adil Öksüz’ü tanıyormusunuz? Darbe girişiminden önce kendisiyle buluştunuz mu?
Gülen: Adil Öksüz belli bir dönemde zannediyorum okulda okurken talebe halkası içine girdi. Darbeyle alakalı ben buraya geldiğini bilmiyorum. Belki birkaç sene evvel gelmiştir buraya. Daha sonra medyada gördüm çocuğuyla birlikte benim yanımda bir fotoğrafını paylaştılar. Ama bu yüzlerce insanın yaptığı bir şeydir. Daha evvel de arzettiğim gibi Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, başbakan olmadan evvel. Bir fotoğraf çekilmesinden böyle bir bağlantı kurmak yanlış olur. İkincisi de Adil Öksüz’le alakalı. Buluyorlar bir yerde daha sonra salıveriyorlar. Sonra kendisinin Milli İstihbarat Teşkilatı’yla alakası ortaya çıkıyor. Bu arada, gelenlerden bir tanesi de Milli İstihbaratın başıdır. Hakan Fidan iki defa geldi. Burada benim yeğenimin evinde kaldı. Aynı masada yemek yedik. Gelmeyen kalmadı ki. Bunları kalkıp biri hesabında değerlendirmek bağışlayın biraz ezbere mülahazalar.
Crowther: Hareketinizin bir çok mensubunun Türkiye’de hapiste olduğunu biliyoruz. Siz de onlarla iletişim kurmakta zorluk çektiğinizi ifade ettiniz. Gazeteler kapatıldı. Afganistan, Pakistan ve Somali gibi bir çok ülkede okullarınız kapatıldı. Tüm bunlar beni bu soruyu sormaya itiyor. Hareketinizin sonu geldi mi?
Gülen: Zannetmiyorum. Birkaç yerde okullar sadece Türkiye’den gelen insanların elinden alındı ve yerli insanlara verildi. Yine aynı anlayış devam ediyor. Asya’da da öyle oldu Uzakdoğu’da da öyle oldu duyabildiğim kadarıyla. Türk Hükümeti belki bir iki yerde müessir olabildi. 170 küsür ülkede bu okullar hizmet vermeye devam ediyor. ABD’de Brüksel’de ve Avrupa’daki okullar da buna dahil. Birden bir fırtınayla bu müeesselerin yıkılacağına inanmıyorum. Bu gelişmeleri temel değeri sevgi olan bu hareketin devam edeceğine dair bir işaret olarak görüyorum. Siyasetçilerin zamanı ise kısıtlıdır. Demokratik yollarla gideceklerdir. Fakat sevgiye dayalı bu hareket devam edecektir.
Crowther: Bize ayırdığınız zaman için teşekkürler Sayın Gülen
Leela Jacinto: Bizi France 24’te izlediğiniz için teşekkürler.