MUSTAFA KARASU
CHP’nin Adalet Yürüyüşü sırasında ve sonrasında AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, düşük profilli başbakan, sürekli Kılıçdaroğlu ve CHP’yi Fethullahçılarla, PKK’lilerle birlikte yürümekle suçladı. Kılıçdaroğlu ve CHP’yi mitingden vazgeçirmek veya mitinge katılımı ve desteği azaltmak için böyle bir propaganda yürüttüler. CHP de her zaman olduğu gibi savunmaya geçti. Fethullahçıları beslemek ve darbe girişimine teşebbüsün gerçekleşmesine yol açmak yüzünden AKP’nin üzerine gideceklerine savunmaya geçerek ya da biz sizden daha fazla Fethullahçılara karşıyız diyerek AKP politikalarına meşruiyet kazandırmaktadırlar. Zaten 15 Temmuz sonrası AKP’nin saldırganlığına en fazla CHP meşruiyet sunmuştur. Kuşkusuz Fethullahçılar iktidarda olsaydı bugünkü AKP iktidarına benzer şeyleri yaparlardı. Onlar da yıllarca PKK düşmanlığı yaparak ve gerçek demokrasi güçlerine saldırarak iktidar olma ve devleti ele geçirme politikası yürütmüşlerdir. Fethullahçıları en fazla eleştiren, kapitalist modernitenin ajanı olduğunu söyleyen bizler olduk, bu yönlü birçok yazı yazdık. Ancak boynuz kulağı geçer misali AKP’nin uyguladığı faşizm dünyada hiç kimsenin havsalasının alamayacağı düzeye gelmiştir. CHP bu faşizmin kendilerine de yöneldiğini görünce harekete geçmiştir. Nitekim bu adalet yürüyüşünü demokrasi güçlerinin çoğunluğu desteklemiştir. Herhalde Türkiye toplumunun yüzde altmışı da bu yürüyüşe olumlu bakmış ya da desteklemiştir.
Adalet Yürüyüşü Türkiye’de böyle etki yapmışken, CHP’nin Dersim milletvekili, AKP’nin CHP’yi PKK ile yan yana olarak suçlamasını dengelemek, kendilerinin daha fazla PKK karşıtı olduğunu göstermek için Dersim’de yırtınırcasına bağırıyordu. AKP faşizmine karşı gösteremediği kabadayılığı PKK’ye karşı göstermeye çalışıyordu. Tabii ki bu konuşma en fazla kirli savaşçılar, Kürt düşmanları, demokrasi düşmanları tarafından alkışlanmıştır. Nitekim faşist şef Erdoğan, Dersim CHP milletvekilini kutlamış ve teşekkür etmiştir. Kirli savaşçıların, demokrasi ve Kürt düşmanlarının ve Tayyip Erdoğan’ın alkışları bunlara madalya olsun. Artık tüm ömürleri boyunca Tayyip Erdoğan’ın verdiği bu madalyayla dolaşacaklardır. Hayırlı olsun diyelim.
AKP iktidarına yaranmak için PKK düşmanlığı yapanlar Seyit Rıza’nın değil Rayber’in torunlarıdır. Seyit Rıza’nın torunları, Saralar’dır, Sorxwinlerdir, Baranlar’dır, İsalar’dır, Doktor Baranlar’dır, Kemal Zaplar’dır, Doktor Şivanlar’dır. CHP Dersim milletvekili istediği kadar yırtınsın, Seyit Rıza’nın torunlarının 38 Dersim Soykırımını tersine çevirmelerinin önüne geçemezler. Artık işbirlikçilik ve uşaklık Dersim’de bir daha hortlatılamaz. Devlet desteği ile, dolayısıyla AKP desteği ile Seyit Rıza’nın torunları Dersim’den sökülüp atılamaz. Dersim halkı bu kendilerini bilmezlerin, densizlerin provokasyonuna gelmeyecek kadar bilinçlidir. Hüseyin Cevahirler’in, Ali Haydar Yıldızlar’ın, Süleyman Cihanlar’ın, Cafer Cangözler’in, Aydın Hambayatların şehit düştüğü Dersim topraklarında artık PKK düşmanlığı hortlatılamaz.
Bir dönem Dersim soykırımı sonrası kendi tarihini, kimliğini ve atalarını unutan, hatta kimliği ve atalarından utanç duyan bir kuşak yetişmişti. Artık bu kuşağın sonuna gelindi. İşte CHP Dersim milletvekili bu kuşağın arta kalanlarından olmaktadır. Dersim’i terbiyeyi hedeflemiş soykırımcı Sıdıka Avarların tezgahından geçmiş olanlar ne Dersim adına konuşabilirler ne de kendilerine Dersimli diyebilirler. Onlar Tuncelileştirme kuşağındandırlar. Zaten Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı yaparak bunu açıkça göstermişlerdir. Tabii ki bunu AKP faşizmi tarafından hoş görülmek için yapmaktadırlar. Tabii ki bu tür düşmanlıklar, yürüyüşler yapmalar Dersim halkı tarafından rağbet görmez ve hoş karşılanmaz. Bu tutumlar sadece bu kafaların teşhir olmasını sağlar, bunların gerçek karakterini ve cibilliyetinin anlaşılmasını sağlar.
Dersim milletvekili, Cizre’de dedesinin kucağında öldürülen Miray bebek için; öldürülen bir kız çocuğunun cenazesinin haftalarca soğutucuda bekletilmesi için; Taybet Ana’nın cenazesinin günlerce sokakta bekletilmesi için; Cizre’de, Şırnak’ta, Silopi’de, Nusaybin’de sokağa çıkan sivillerin katledilmesi için; Sur’da yemek sofrasında havan güllesiyle katledilen kadın için; Kürdistan’da bir çok çocuğun katledilmesi için; Amed Newroz’unda polis tarafından alenen katledilen Kemal Korkut için; Cizre’de bodrumda onlarca yaralının yakılması için; daha böyle yüzlerce insanlık dışı cinayet için kendini bu kadar yırttı mı? Bağırdı, çağırdı mı? Bu uygulamaları protesto için sokağa çıktı mı? Çıkmadı. Çünkü bu kafadaki zatlar da Kürdistan’da yaşanan katliam ve ölümlere AKP’liler gibi bakıyorlar. Hadi bunları bırakalım, bu CHP milletvekili Dersim’de sokak ortasında gençler infaz edilirken AKP faşizmini protesto etti mi, yürüyüş girişiminde bulundu mu? Her gün Dersim’de yayla yasaklarına, köylerde dışarı çıkma yasaklarına karşı yürüyüş yapmayı akıllarına getirdiler mi? Daha kısa süre önce kayyum Munzur Festivali’ni iptal edince kendini yırtıp sokağa çıktı mı? Dersim’in yiğit kızı büyük devrimci Sakine Cansız’ın mezarına saldırı olunca böyle bir tepki verdi mi? Kuşkusuz Dersim halkımız daha onlarca bu yönlü soru sorabilir.
Bu CHP milletvekili fosil bir kişiliktir. Etnik kimliğini inkar eden, inanç olarak da Tayyip Erdoğan’ın Alevilik anlayışına yatkın kişiliktir. Her ne kadar inanç kimliğine sahip gözüküyorsa da Türkiye’de hakim kılınmak istenen Türk-Sünni-İslam sentezinin hammaddesi olacak kuşaktandır. Kürt halkının özgürlük mücadelesine sahip çıkmayanlar, Kirmançki kimliğine, diline ve kültürüne sahip çıkmayanlar, kendini özbeöz Türk görenler inanç kimliğine de sahip çıkamazlar. Kürt kimliğini inkar edenler Alevi kimliğine de tutarlı olarak sahiplenemezler. Sahipleniyoruz deseler de buna kimseyi inandıramazlar. Bunlar “kendini inkar eden haramzadedir” diyen dedelerimizin keklik soylu dediği kişiliklerdir. Bunların kendi kimliği ve kültürü ile yetişmiş bir kişilikleri yoktur. Devletin yaratmak istediği Tuncelilik kalıbı içine konulmuş çıkarılmış yetiştirmelerdir.
Şu anda Türkiye’nin temel sorunu AKP faşizmidir; Tayyip Erdoğan diktatörlüğüdür. Kürdistan’da savaşı yaygınlaştıran Tayyip Erdoğan’dır. Kürt düşmanlığı üzerinden şovenizmi şahlandırıp iktidarını sürdürmektedir. CHP’nin Dersim milletvekili de gösterdiği PKK ve Kürt düşmanlığı ile Tayyip Erdoğan’ın PKK ve Kürt düşmanlığı üzerinden faşist iktidarını tahkim etmesine hizmet etmektedir. Bunlar Tayyip Erdoğan’ın değirmenine su taşımaktadırlar. Demokrasi güçlerinin dikkatlerini Tayyip Erdoğan diktatörlüğü ve AKP-MHP faşizmine yöneltmesi gereken bir dönemde gündem saptırarak Tayyip Erdoğan’a hizmet etmektedirler. Bu nedenle Tayyip Erdoğan CHP’nin Dersim milletvekiline teşekkür etmiştir. Herhalde bu söylemlere ve tutumlara en fazla sevinen ise insanlık düşmanı Süleyman Soysuz’dur. Zaten Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soysuz böyle bir CHP istemektedirler.
1990’lı yılların kirli savaşında kim PKK ve Apo karşıtlığı yaparsa o devlet tarafından ödüllendirilirdi. Birileri devlete kendi işini yaptırabilmek ya da rant elde etmek için PKK ve Apo karşıtlığı yapardı. Şimdi Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soysuz da bu politikaları izliyor. CHP’nin Dersim kanadı da şimdi bu yola yönelmiş. Zaten CHP’liler zırt pırt Kürt Özgürlük Hareketi karşıtlıklarını göstererek AKP’ye bir iki laf söyleyebiliyorlar. PKK ve Kürt Özgürlük Hareketi’ne küfretmeden AKP’ye bir şey söyleyemiyorlar. Böyle ucuz politika izleyenler AKP karşısında güç olamazlar. Böyle yaklaşanlar tabii ki demokrasi güçleri ile birlikte ortak hareket edemezler.
CHP de başkaları da bilmeli ki; Türkiye’deki tüm sorunların kaynağı şu anda AKP’dir. AKP, sorunlar yaratarak, şovenizmi körükleyerek kendi hegemonik İslamcı iktidarını hakim kılmak istiyor. Şovenizme seslenen her söylem, şovenizme hizmet eden her söylem Erdoğan’a hizmet eder, onu güçlendirir. CHP, AKP iktidarına karşı bir mücadele yürütecekse bu tutumu bırakmalıdır. Demokrasi güçlerinin birliği, ittifakı, ortak mücadelesi dışında hiç bir güç, hiç bir hareket, hiç bir mücadele anlayışı Tayyip Erdoğan diktatörlüğünü geriletmez. Bazı ulusalcıları tatmin etmek ya da AKP faşizminin hışmından kurtulmak için Türkiye’nin en dinamik gücü olan Kürtlerden uzak durmak, Kürtleri rahatsız edecek yaklaşımlar içine girmek kesinlikle CHP’nin hayrına olmaz. CHP, AKP faşizmine karşı tutarlı bir mücadele içinde olacaksa, bazılarını memnun etmek adına Kürtleri karşısına alan söylem ve tutumlardan uzak durmalıdır. Gerçekten Türkiye’nin birliği, bütünlüğü isteniyorsa bu da Kürtlerle birlikte demokrasi mücadelesi vererek sağlanır. Kürtlerin Türkiye halkları ile birlikte demokrasi mücadelesini geliştirme, demokrasi içinde halkların kardeşliğini ve birliğini sağlama yaklaşımı tarihi bir fırsat ve imkan görülmelidir. Kürtlerin bu yaklaşımına karşı şovenistleri memnun eden tutumlar içine girmek Türkiye’nin kurucu partisi olan CHP için tarihi bir hata olacaktır.
Artık cumhuriyeti demokratikleştirme zamanıdır. AKP’nin hegemeonik iktidarına hizmet eden her tutum, Türkiye’nin tüm birikim ve kazanımlarının tasfiye edilmesine destek olmak anlamına gelir. Kürt halkı ile birlikte verilecek demokrasi mücadelesi Türkiye’yi demokratikleştirebilir ve Türkiye’nin olumlu birikimlerini koruyabilir.
Dersim milletvekilini konuşturan özel savaştır, özel savaşçılardır. Milletvekilinin Kürt özgürlük mücadelesine celallenmesi kesinlikle bir yönlendirmedir, AKP ye yaranmadır. AKP’nin zulmü ve baskısı ortamında, demokrasi güçlerine en azgın saldırı yapıldığı bir dönemde bunları söylemek günü kurtarmaktır. Bu sözlerin sahipleri tabii ki kime hizmet ettikleri konusunda hem Dersim halkı hem demokrasi güçleri hem de tarih karşısında yargılanacaklardır. (Politika)