Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İstanbul İl Meclisi, Beşiktaş Abbasağa Parkı'nda "Sivas'ın ışığında katliamlarla yüzleşmek- Aleviler ve adalet" başlıklı panel-forum düzenledi.
Moderatörlüğünü HDK İstanbul İl Meclis Üyesi Hüseyin Korkmaz'ın yaptığı panel Sivas katliamında hayatını kaybedenler anısına yapılan saygı duruşuyla başladı.
Sivas katliamında yaşamını yitiren şair Metin Altınok'un kızı ve CHP Milletvekili Zeynep Altınok ilk sözü aldı. Sözlerine babasının dizeleriyle başlayan Altınok, Sivas katliamının dönüştürülen Türkiye için önemli bir mihenk taşı olduğunu kaydetti. 2 Temmuz 1993'te Cuma namazından çıkan radikal islamciların Alevilere ve aydınlara yönelik saldırı gerçekleştirdiğini anımsatan Altınok, "O gün aydınları, türküleri, semahlari hedef aldılar. Alevileri hedef alma nedenleri ise daima aydınlık bir toplum olmasından. Aleviliğin temelinde insan sevgisi ve iyilik bulunur. Onlar bu anlayışa aydınlığa, cumhuriyete saldırdılar" dedi.
Ülkenin rejim değişikliği yaşadığını ifade eden Altıok, bu değişikliğin can aldığını belirtti. Sivas katliamının aydınlatılmamasının bu karanlık günlere gelmesine neden olduğunu söyleyen Altınok, sözlerine şu şekilde devam etti: "Dindar ve kindar nesil yetiştirmek isteyenler, nefretten öfkeden, kendisinden olmayan herkesi hedef gösteren, muhbir vatandaşı yarattılar. Sabahattin Ali'den Hrant Dink'e kadar birçok aydın katledildi. Onların hedef alınmasının tek sebebi toplumu uyandırabilecek olmasıydı. Ne yazık ki bu ülkede simge değilseniz sesinizi duyurmanız çok zordur. Bu mücadele başka Sivasların olmaması mücadelesi. Ama ne yazık ki başka katliamlar oldu. Birçok canımızı kaybettik. Sivas davası emsal niyeti taşımasına rağmen zaman aşımına uğraması AKP tarafından 'hayır olsun' şeklinde karşılandı. İlk kez ben 2 Temmuz'a dair umut taşıyorum. Adalet yürüyüşü gerçekleştiği için. Kimi kadınların özgürlüğü için, kimi taşeronu 'hayır' demek için, kimi tutuklu gazeteciler için, kimi çocuk istismarlarına 'hayır' demek için, kimi barış için o yürüyüşte. Ondan dolayı umut hep var."
Ermeni Agos yazarı Patrak Estukyan ise Ermeniler'in yıllardır burada olduğunu vurguladı. Yıllardır Bu topraklarda olduklarını, bir yerden gelmediklerine dikkat çeken Estukyan, "Bu ülkenin has insanı olarak yabancılaştırılıyoruz. Bu ülkede evet gözümüz var çünkü bu ülke bizim ülkemiz de. Irkı Türk, mezhebi Sunnî olmayanlar 'öteki' oldu. Bu kıstasları yerine getiren de ama ırkı, mezhebi şimdi bazı yazarlarda çıkıyor. Ermeniler'in canı yandığında Ermeniler'den başka ses çıkaran olsaydı, Alevilerin canı yandığında Alevilerden başka canı yanan olsaydı bugünlere gelmezdik" ifadelerini kullandı.
Egemenlerin zulmünün tüm dünyada var olduğunu işaret eden Estukyan, "Ama artık bir siyahiye beyaz polis işkence yaptığında sadece siyahiler ayaklanmıyor. 7 Haziran'da böyleydi. Paniğin en büyük sebebi buydu. Korkak bir iktidar ile karşı karşıyayız, panik halindeler. En ufak kıvılcım ile Gezi olur diye korkuyorlar, 15 Temmuz olur diye düşünüyorlar, Gezi'nin yankıları hala devam ediyor. 2 Temmuz acımız hala devam ediyor. 2 Temmuz 35 kiloya düştü. Nuriye 35 kiloya düştü, Semih eriyor. Onlarda korkuyor. Bu acılara tahammülümüz yok artık. Ankara dan çıkıp İstanbul'a yürümek beni tatmin etmiyor daha büyük şeyler yapmamız gerekiyor artık. 2 Temmuz'un acısını yüreğinde hissedenler bu 50 Süryanî kilisesinin gasp edilmesine karşı mücadeleyi sadece Süryanîlere bırakmamalı. Bu haksızlığa karşıda birlik olmalıyız. Ve dünyada aynı dilden konuşmadan birlik olmalıyız" diye konuştu.
Antikapitalist Müslüman yazar Profesör İhsan Eliaçık, adaleti ve özgürlüğü herkes için savunmak gerektiğinin altını çizdi. İslam inancında adaletin çok önemli olduğunu ifade eden Eliaçık, Allah'ın adaleti emrettiğini aktardı. Eliaçık, "Bu kadar her şeyin üstünde olan bir kavram isminin başında adalet olan bu iktidar 15 yıldır adaleti yerlerde sürükledi. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiçbir döneminde adaletsizlik bu kadar yoğun olmadı. Eğer sorgulamasaydım bir takım gerçeklere ulaşmam mümkün değildi. Alevi, Ermeni, Kürt kültüründen geldiğiniz zaman 'zulüm ediyorlar ben buna karşı çıkıyorum' dersiniz. Ama bizim gibi bir gelenekten geliyorsanız tepki gösteren çok oluyor" şeklinde konuştu.
Eliaçık, konuşmasını yargının, zihniyetin yıllardır değişmediğine, adaletsizliğin devam ettiğine vurgu yaparak sonlandırdı.
Sivas şehitlerini ve ölümünün 10. yılında Kürt siyasetçi Orhan Doğan'ı anarak sözlerine başlayan HDK Eş Genel Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit de Alevi olmanın "öteki" olmak anlamına geldiğini belirtti. Koçyiğit, devletin asimilasyon politikasına dikkat çekti ve ekledi: "Eskiden Aleviler daha güçsüzdü, kimliğimizi gizlemek zorunda kalıyorduk. Mücadelemiz sayesinde inancımıza sahip çıktık. Kendi inanç ve öğretilerimizin ritüellerini yerine getirmek istediğimizi söyledik. Taleplerimiz hala karşılanmadı."
T.C.'nin ulus- devlet mantığıyla kurulduğunu hatırlatan Koçyiğit, mayasının "tekçi" anlayış olduğunu vurguladı. Türk- Sünnî kimliğinin dışındakilerin ötekileştirildiğini, asimilasyona uğradığını kaydeden Koçyiğit, birçok kişinin asimilasyona maruz kaldığını belirtti. Sivas'ın bir eşik olduğunu söyleyen Koçyiğit, şöyle devam etti: "Aleviler Cumhuriyet'ten önce de katliamlar yaşadı. Sivas'ta Alevi aydınlarının katledilmesi aydınlığın katledilmesi, Kabe insan olan inancın katledilmesiydi. Öz olan aslında herkesin birbirini farklılıklarıyla kabul etmesidir. HDK olarak farklı renklerde yaşamaya inanıyoruz. Bir inancın varlığının öteki inancın yokluğuna dayanmadığını biliyoruz.
Panel soru- cevapların ardından sona erdi. (etha)