"Surlu çocukların yurda verilmesi Dersim uygulaması gibi.."
"İki Tutam Saç: Dersim'in Kayıp Kızları" belgeselinin yönetmeni Nezahat Gündoğan, Surlu çocukların ailelerinin rızası olmadan yurda verilmesinin Dersim soykırımını hatırlattığını söyledi, “Bu bir asimilasyondur” dedi.
Dersim soykırımı üzerine araştırmalar yaparak belgeseller hazırlayan Nezahat Gündoğan, özyönetim ilan edilen bölgelerde halka yönelik olarak gerçekleşen saldırıları Dersim soykırımına benzetti, "Zihniyet devam ediyor" dedi. Gündoğan, annesi ve babası tutuklanan çocukların, Çocuk Esirgeme Kurumu'na verilmesini de, soykırım zihniyetinin bir uygulaması olarak tanımladı, "Bu bir asimilasyon biçimidir. Asla kabul edilemez" dedi.
Bombardıman altındaki Sur'dan hayatta kalarak çıkan siviller üzerindeki baskı devam ediyor. Kendi evlerinde kalmaya devam ettikleri için tutuklanan anne ve babalar, bu kez çocuklarından koparılarak da baskı altına alınmaya çalışılıyor.
Sur'daki evlerinde kalmaya devam ettikleri için tutuklanan ailelerden bugüne kadar 7 çocuk, savcılık kararıyla Çocuk Esirgeme Kurumu'na teslim edildi.
4 çocuğun annesi serbest bırakıldığı için çocuklar yeniden annelerine kavuştu. Ancak 3 çocuk ailelerinden uzakta. Çocuklar, ailelerinin rızası olmadan yurda verildi.
Mevzuata göre, ya ailenin isteği ile ya da çocuğun aile ortamında zarar görmesi durumunda, çocuk yurda veriliyor. Ancak Sur'daki ailelerin durumu, bu mevzuatın dışında. Yasaya uygun olmayan bir durum yaşanıyor.
'DERSİM'DEKİ ZİHNİYET AYNEN UYGULANIYOR'
Yıllardır Dersim soykırımı üzerine araştırmalar yaparak "İki Tutam Saç: Dersim'in Kayıp Kızları" belgeselini hazırlayan Nezahat Gündoğan, özyönetim ilan edilen kentlerde yaşananların tamamının Dersim soykırımını çağrıştırdığına dikkat çekti ve ekledi: "Zihniyet, mantık aynı. Sadece araç ve biçimler bakımından sürece uygun hale getirilmiş durumda."
"Osmanlı'dan bu yana tektipleştirme politikası devam ediyor" diyen Gündoğan, çocukların ailelerinden alınarak Çocuk Esirgeme Kurumu'na devredilmesinin de aynı mantığın bir sonucu olduğunu vurguladı.
Nezahat Gündoğan şöyle konuştu: "Her şeyden önce Sur'da bir katliam yapıldı ve çocuklar bunlara tanık oldu. Çocuklar öldürüldü. Çocukların anne ve babaları öldürüldü, ailelerinden ayrı düştüler. Sağ kalanların da bir kısmı zorla ailelerinden alınıyor. Bunun öncelikle insanlık vicdanında yeri yoktur. Hukukta da yeri yoktur. Ailesinin rızası olmadan bir çocuğun devletin kurumunda alı koymak hiçbir durumda meşru sayılmaz. Dersim'deki zihniyet aynen uygulanıyor. Çocukları ailelerinden koparmak asimilasyonun bir parçası. Çocuklar bu şekilde kendilerine yabancılaştırılmak, kendi kültürüne yabancılaştırılmak isteniyor."
Söz konusu uygulamanın bölgenin kültür ve aile yapısına da aykırı olduğunun altını çizen Gündoğan, "Bir çocuğun anne ve babası olmasa bile o çocuğa batacak akrabaları, yakınları vardır. Toplumuzun gelenekleri ve kültürü bakımından çocuklar ortada bırakılmaz. Bu Dersim için de böyleydi. Bugün hala kayıp yakınlarını arayan akrabalar var. Çünkü sağlam bir akrabalık ilişkisi mevcut" dedi.
Çocukların yaşadığı ve tanık olduğu vahşetin derin travmalara yol açacağına dikkat çeken Gündoğan, "Yaratılan tahribatın kısmen iyileşebilmesi ya da daha derin travmalara yol açılmaması için akrabalarının, tanıdıklarının yanında olmaları çocuklar için bir şifa olacaktır" dedi.
'DERSİM TRAVMASI HALA SÜRÜYOR'
Dersim soykırımına tanık olan ve bugün yaşları 80'leri aşan kişilerle yaptığı görüşmeleri anımsattı ve ekledi: "O insanlarda bile çocukluğun izlerinin ne kadar derin olduğunu, travmanın giderilemediğini gördük. Bu çocuklar bakımından aynı durum söz konusu olacak. Çocuk Esirgeme Kurumu'nda çalışanları kastederek söylemiyorum, bir kurumsal işleyiş bakımından söylüyorum. Çocukların ailelerinden koparılması yaşadıkları travmayı derinleştirecektir."
Çocukların ailelerinin rızası dışında yurtlara verilmesinin hiçbir meşru dayanağı olmadığının altını çizen Gündoğan, "Bu çocukların, sevgi ve şefkate diğer çocuklardan daha çok ihtiyacı var. Kendilerini güvende hissetmeleri gerekiyor. Onlar o çocuk hallerine rağmen asker ve polisin şiddetine gördüler. Ve şimdi yine resmi bir kuruma gidecekler ve aynı travmayı yaşamaya devam edecekler" dedi.
Araştırmacı Nezahat Gündoğan, çocukların yaşadığı travmanın daha da derinleşmeden ailelerinin yanına verilmesini istedi.
Arzu Demir / ANF