Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Bir ajanın anatomisi / Mustafa Karasu

Bir ajanın anatomisi / Mustafa Karasu

21 Haziran 2017, 21:22

Şu anda AKP iktidarının Türkiye’deki en has müttefiki MHP ve Doğu Perinçek’in Vatan Partisi; Kürdistan’da ise Hüda Par’dır.

Tayyip Erdoğan sık sık MHP ve Hüda Par’a teşekkür etmektedir. Düşük profilli başbakan da Doğu Perinçek’e teşekkür etmiştir. Bu durum, faşist AKP iktidarı ve onun faşist şefinin karakterini ortaya koymaktadır. Ya da bu müttefiklerin karakterini ortaya koymaktadır.

Türkiye’nin en şaibeli, on yıllardır istihbarat örgütleri adına çalıştığı söylenen Doğu Perinçek ile JİTEM ve MİT’in yönlendirdiği ve mezar evlerindeki cinayetleriyle bilinen Hizbulkontra denen kesimin yan yana AKP iktidarının savunucusu olmaları, Türkiye’nin nasıl kirli bir özel savaş iktidarıyla yönetildiğini kanıtlar. Tayyip Erdoğan demokrasi güçlerine ve Kürtlerin özgürlük mücadelesine karşı tüm kirli örgütlerle ittifak yapmıştır. İlk önce askeri vesayeti bitiriyorum adına Ergenekon davalarıyla birçok general ve subayı cezaevlerine atmış, onlarca yıllık hapis cezalarıyla yargılamış, sonra salıvererek bu generalleri kendi işbirlikçisi yapmıştır. Hizbullah davasından yargılananları da cezaevinden çıkararak onları da kendi işbirlikçisi yapmıştır. İşte Türkiye kendisine böyle tetikçiler bulan bir kirli iktidarla yönetilmektedir. Tayyip Erdoğan için amaca ulaşmakta her yol ve yöntem mubahtır. Tayyip Erdoğan için hiçbir değer yoktur. İktidarı için herkesle ittifak yapabilir. Zaten müttefikleri de kendi karakterinde olduğu için bir araya gelemez denilenler de aynı safta yer tutmaktadırlar.

Şu anda Türkiye’nin en faşist zihniyetli siyasi partisi Vatan Partisi’dir. En faşist karakterdeki siyasi figür ise Doğu Perinçek’tir. Kullandığı dil ve bir bütün olarak literatürü faşistlere aittir. Olayları değerlendirme mantığı ve kullandığı dil kesinlikle faşistlere aittir. Bu partinin lideri ve ismi yerine başka isimler kullanılsa, yine konuşmalarındaki bazı kavram ve adlandırmalar değiştirilse ve herhangi bir siyaset bilimciye ya da demokrata sorulsa hiç tereddüt etmeden bunların faşist bir parti ve lidere ait olduğunu söylerler. Kuşkusuz şu andaki politika ve söylemleri böyle tanımlanır. Ama bu siyasi çizginin ve bu çizginin liderliğini yapan zatın 1970’li yıllardan bu yana süren siyasi tutum ve söylemleri izlense bu duruşa bir özel savaş figürü tanımı yapılır. Esas olarak da bu tanıma uygundur.

Doğu Perinçek ve yanında duran ekibi her dönem solu sabote eden ve saptıran bir rol oynamışlardır. Daha kısa süreli pratiğinde İbrahim Kaypakkaya ve Mahir Çayan tarafından ajan olduğu vurgulanmıştır. İbrahim Kaypakkaya ve Mahir Çayanların yaşarken ajan pratiği ortaya koyan Doğu Perinçek ve tayfası 1970’li yıllarda da ajan pratiğini sürdürmüşlerdir. Sol içindeki düşmanlıkları yaratmada en temel kışkırtıcı olmuşlardır. 1977 1 Mayıs provokasyonunu yaratmada da temel rolü Doğu Perinçek oynamıştır. 1970’lerde sadece sola düşmanlık yapmamış, Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı da devletin beşinci kolu gibi bir psikolojik savaş kampanyası yürütmüştür.

Doğu Perinçek ve ekibi Kürt Özgürlük Hareketi Kürdistan’da geliştirildiğinde bu defa başka bir görev üstlenmişlerdir. PKK’ye yanaşmak ve Kürdistan’da kendilerini örgütlemek istemişlerdir. Önder Apo ve Kürt Özgürlük Hareketi Doğu Perinçek’in devlet tarafından gönderildiği bilinciyle hareket etmiştir. Doğu Perinçek bu ilişkiyi devlet adına Kürdistan’da etkili olmak için kullanmak isterken kendisi kullanılmıştır. Bu dönemde Doğu Perinçek’e bağlı 2000’e doğru dergisi özgürlük mücadelesi lehine kullanılmıştır. Devlet ve Doğu Perinçek kullanıldıklarını anlayınca, bu defa Doğu Perinçek ve ekibi Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı bir özel savaş kolu olarak örgütlendirilmiş ve o günden bugüne de tek işleri Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı sürdürülen özel savaşın psikolojik savaş kolu görevini yürütmüşlerdir. Şu anda Doğu Perinçek ve partisinin tek bir görevi vardır, soykırımcı sömürgeci sistemin Kürtlere karşı yürüttüğü psikolojik savaşın kolu olmaktır. Nitekim 1990’lı yıllardaki kirli savaşın tüm elemanları Vatan Partisi’nde toplanmıştır.

AKP iktidarı ABD ve batının desteğiyle devlet içinde kendisine muhalif olan tüm kesimleri etkisizleştirme operasyonu yürütünce o güne kadar yayınları ve söylemleriyle İslam karşıtı olarak bilinen Doğu Perinçek de cezaevine atılmıştır. Bu dönemde Kürtleri de oyalama politikası yürüten AKP iktidarı Fethullahçılarla devleti kim ele geçirecek mücadelesi içine girmiştir. Ancak Kürt sorununda çözüm politikası olmadığından ve devlete hangi siyasal İslamcı kanat hakim olacak ekseninde yürütülen mücadeleyi kazanmak için Kürt düşmanı Doğu Perinçek ve Ergenekon davasından yatan bazı kesimlerle uzlaşma yolunu seçmiştir. Doğru Perinçek ve Ergenekon davasından tutuklananlar bir pazarlık sonucu serbest bırakılmışlardır. Böylece kendilerini siyasal İslamcı bir düzene karşı olduklarını söyleyen bu kesimler 1980 12 Eylül darbesiyle başlayan siyasal İslam’ın sistem içine alınması politikasına Tayyip Erdoğan’dan yana tavır koyarak hizmet etmişlerdir. Siyasal İslam’ın bir kanadının devlete hakim olmasına destek verenler, Tayyip Erdoğan’ı Kürt düşmanlığından dolayı yurtsever gösterip bu tutumlarını meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. Erdoğan-Fethullah ittifakı sırasında en büyük Kürt düşmanı kesim Fethullahçılardı. Fethullah da Perinçek gibi Kürt düşmanlığı yaparak Türkiye’nin yeni sahibi olmak istiyordu; ama bu politika onları ne hale getirdi. Doğu Perinçek ve tayfasının sonu da Fethullahçılar gibi olacaktır. Sadece fitne fesat düşünen ve kötülükler aktörü olmak isteyenlerin sonunun farklı olması düşünülemez.

Doğu Perinçek ve ekibi aslında Türkiye içindeki istihbarat örgütlerinin ve özel savaş merkezleri içine sızmış ya da yönlendirme içinde olan dış güçlerin ajanı durumundadır. Çünkü şimdiye kadar yürüttüğü tüm pratik Türkiye halklarının düşmanlarının işine yarayan pratik olmuştur. Kürt inkarı üzerinden Türkiye’yi Kürtlerle sürekli kavgalı kılarak hasta adam konumunda tutmak isteyenlerin ajanı durumundadır. Türkiye’nin sorununun faşizme ve despotizme karşı mücadele değil de Kürtlere karşı mücadele olduğunu söyleyerek hem demokrasi güçlerini bölmekte, hem de Türkiye’deki demokrasi mücadelesini sabote etmeye çalışmaktadır. Bu karakteriyle şu anda en büyük demokrasi ve özgürlükler düşmanı bu ajan ekiptir. Zaten Türkiye’de demokrasi güçlerine düşmanlık Kürt düşmanlığıdır; Kürtlere düşmanlık da demokrasi düşmanlığıdır.

45-50 yıldır ajanlık yapan bu hasta adam, bu ajan karakterini ve Türkiye’yi hasta adam konumunda tutma çabasını antiemperyalizm demagojisiyle örtmeye çalışmaktadır. Halbuki Türkiye’de Kürt sorununu çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesini engelleme çabası yürüterek Türkiye’yi zayıf halde tutma amacı taşıyan emperyalizme en fazla hizmet eden tayfa da bu tayfadır. Şu anda Türkiye’de bir numaralı bölücüler Doğu Perinçek ve onun gibi düşünenlerdir. Kürt Özgürlük Hareketi ve demokrasi güçleri ise bunların bölmeye çalıştıkları halkları demokratik Türkiye temelinde birleştirme mücadelesi vermektedirler. Kürt sorununu çözme ve Türkiye’yi demokratikleştirme halklarının kardeşliği temelinde güçlenmiş Türkiye’dir. Bu hasta zihniyetlilerin ise Türkiye’yi Kürtlerle bitmez bir savaş içinde tutma amacıyla kimlere hizmet ettikleri bellidir.

Bu zatın şu anki politikalarına yön veren tek bir parametre vardır, o da Kürt düşmanlığıdır. Şimdi bilinen tüm Kürt düşmanlarıyla bu politikayı yürütmektedir. Türkiye’de MHP’nin yerini almaya çalışmaktadır. Devlet Bahçeli ile Kürt düşmanlığı konusunda yarışmaktadır. Demokrasi düşmanlığında Devlet Bahçeli ile yarışmaktadır. Türkiye’nin büyük çoğunluğu AKP iktidarının 20 Temmuz Olağanüstü Hal darbesi ve 16 Nisan referandumu ile meşruiyetini yitirdiğini ileri sürerken, Doğu Perinçek tayfası Tayyip Erdoğan’ın bir numaralı savunucusu haline gelmiştir. Zaten Tayyip Erdoğan’a Kürt düşmanlığı üzerinden ittifak yapalım, bizi de, MHP’yi de hükümete al çağrısı yapıyor. Bu hükümet içinde dolaylı ya da dolaysız Hüda Par da olacaktır. Çünkü onlar da Kürt düşmanlığını ispatlamış bir çevredir. Bu ittifaka girmeyeceğini Adalet Yürüyüşüyle gösterince şimdi CHP’yi de hedeflerine almışlardır. Böylece tek dertlerinin AKP iktidarını korumak olduğu bir daha netleşmiştir. Zaten cezaevinden AKP iktidarını destekleme karşılığında bırakılmışlardır. Doğu Perinçek ve tayfası şimdi bu kirli pazarlığın hakkını vermektedirler.

AKP’nin yandaş televizyonlarından biri haline gelen Doğu Perinçek’in kanalında bir sapık, HDP’li milletvekillerini kast ederek, onlar idam edilmelidir, ne adaleti diyerek bu çevrenin nasıl bir Kürt düşmanı olduğunu gözler önüne sermiştir. Kürt düşmanı olanlar da Türkiye’de adalet, özgürlük, eşitlik ve demokrasi düşmanı olurlar. Zaten onlar da bunlara düşmanlıklarını açıkça gösteriyorlar. Zaten paranoyak Doğu Perinçek her konuşmasında “Türkiye’ye gerekli olan demokrasi değil; Kürtlerin kökünü kazıyacak faşizmdir” diyerek, cibilliyetini ortaya koymaktadır.

Türkiye’de adalet, eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi geliştikçe bu faşist grubun maskesi daha fazla düşecek, Türkiye halklarının düşmanı ve tüm Türkiye düşmanlarının ajanı olduğu gerçeği netleşecektir. Böylece İbrahimlerin ve Mahirlerin ortaya koyduğu gerçekler tüm çıplaklığıyla görülmüş olacaktır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika

Bu haber 618 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..