Sibel HÜRTAŞ
ANKARA- CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne katılan eski AKP milletvekili Faruk Ünsal ve KHK ile üniversiteden ihraç edilen Prof. Cihangir İslam, Artı Tv’de Başkent Gündemi programında Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş’ın sorularını yanıtladı.
Eyleme katılımınız nasıl oldu? Bu eyleme katılmaya neden karar verdiniz?
FARUK ÜNSAL: Enis Beberoğlu hakkındaki karar normal bir dönemde skandal bir karar. Ama Türkiye’de herşeyin normal göründüğü bir hukuksuzluk yaşıyoruz. Kemal Bey bunu ‘bardağı taşıran son damla’ olarak değerlendirdi, ben de aynı kanaatteyim. Bu yürüyüşü Enis Berberoğlu’nun gasp edilen hakkını almaya yönelik bir yürüyüş olarak değil bütün tutuklu milletvekilleri için gazeteciler için OHAL döneminde haksız yere tutuklanan binlerce insan için, bütün KHK ile işinden edilmiş olan binlerce insanın ve Semih’in ve Nuriye’nin hak talebi olarak görüyoruz. Yola çıkan heyetimiz de içerdiği çeşitlilikle de bunun sadece CHP’nin değil hak talebi konusunda ‘artık yeter’ diyen insanların sokağa dökülmesi olduğunu gösteriyor. Burada sadece CHP yok. Belki Kılıçdaroğlu bunu kendi yapıyor ama hem destek mesajları hem de kitledeki farklı siyasi sosyal kesimden insanlar çeşitliliğin göstergesi.
Eski AKP milletvekilisiniz. AKP çevresinden, muhafazakar kesimden destek telefonları aldınız mı?
FARUK ÜNSAL: Doğrusu bana gelen destek telefonlarında insanlar bir taraftan ‘keşke biz de orada olabilseydik ama malum çalışıyoruz’ diyenler oldu, bu anlaşılabilir bir şey. Hukukun bu kadar keyfi bir şekilde ayaklar altına alındığı bir dönemde siyasi insanların korkmalarını anlayışla karşılıyoruz. Ama yine de çok destek mesajı geldi.
AKP çevresinden?
FARUK ÜNSAL: AK Parti’nin kurucu üyesi buradaydı, eşim Fatma Bostan Ünsal.
Cihangir İslam, siz bir tweet mesajı attınız, ‘Yürüyüşteyim’ diye ve birden bu mesaj yürüyüşün önüne geçti. Nasıl oldu eyleme katılımınız?
CİHANGİR İSLAM: Katılımımıza şaşırmanıza ben şaşırdım. Faruk Ünsal ile birlikte Mazlum-Der ile özgürlük mücadelesinin başında bulunduk. Türkiye’deki bütün siyasi kesimlerle diyaloğumuz vardır. İstanbul’daydım, yürüyüş kararını televizyondan öğrendim ve hemen o gün yürüyüşe katıldım. Bu yürüyüş Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde ama partiler üstü gruplar üstü hatta ulusal sınırları da aşan bir yürüyüş haline geldi. Kılıçdaroğlu, ‘Adalet için yürüyorum’ dedi; bize de katılmak düşer. Türkiye’nin öncelikle bir hukuk devleti olmaya ihtiyacı var. Demokrasiyi bile hukuk devletinin üzerine inşa edebiliriz. Bu yöndeki her çalışmaya eyleme katkı vermek boynumun borcu diye düşünüyorum. Bu topluluk tüm mağdurlar ve mazlumlar için yürüyor. Ben KHK’dan atılanlar adına da yürüdüğümü hissediyorum. Bu yürüyüş, 150 bin kişinin işinden atıldığı, 50 bin insanın cezaevine konulduğu, kimin ne zaman cezaevine gireceğini kestiremediği bir süreç yaşıyoruz. Bu hukuksuzluklara karşı tüm mazlumlar adına içerideki milletvekilleri, tüm hukuksuzca cezaevine konulanlar, işlerinden atılanlar için.
FARUK ÜNSAL: Hem referandum süreci hem de YSK’nın skandal kararı ile Türkiye’nin tüm sisteminin değişmesi ile birlikte belki YSK’nın bu kararına karşı tepki çok daha büyük olmalıydı. Ama bir şeyin gecikmiş olması onu yapmamamız anlamına gelmiyor. Gecikse de yapmak lazım.
GEZİ KARŞILAŞTIRMASI YAPILAMAZ
Hem ikinci Gezi karşılaştırması var hem de iktidarın ve MHP’nin çok sert açıklamaları var. Ne düşünüyorsunuz?
FARUK ÜNSAL: Gezi neydi? Gezi dünyanın en kıymetli arsalarından birinin üzerine alışveriş merkezi ve rezidans yapılmasına ilişkin imar değişikliğine duyulan bir tepkiydi. Siz bir kentin dolayısıyla kentte yaşayanların aslında Türkiye ve dünya vatandaşların ortak mülkiyetine dönüşmüş olan en kıymetli arsaya bir rant projesi yapar ve bunu birilerine devşirmeye çalışırsanız burada tüm dünya ayağa kalkar. Gezi bir kenti ranta dönüştürülmesine ve paylaşımına dair AK Parti belediyeciliğine duyulmuş olan bir tepkiydi. Burada hangi rantın paylaşımına tepki gösteriyor insanlar? Gezi benzetmesi yapanlar için ellerini vicdanına koysunlar. Biz burada hak için adalet için ayaktayız. Burada bir gezi kıyaslaması yapılamaz.
Toplantı ve gösteri hakkı evrensel bir hak. Bir ülkede demokrasi olduğunu gösteren en önemli göstergelerden bir tanesi. Seçim ve sandık tek başına demokrasiyi göstermiyor. Seçimi kamu imkanlarını kullanarak, kamu kaynaklarını kendi lehinize kullanarak çok olumsuz bir şekilde etkileyebilirsiniz. Seçimin ve vatandaş kanaatinin objektif bir etkiye maruz kalabilmesi için iki unsur var. Biri serbest basın diğeri de gösteri ve toplantı hakkı. Bugün basın özgürlüğü diye bir şey yok. Elimizde bir tek toplantı ve gösteri hakkı kaldı. Ancak bu şekilde kamuoyunu etkileyebiliriz. OHAL koşullarında tek imkanımızı kullanarak, basın üzerinden yapamadığımızı buradan yapmak istiyoruz. Umarım bu çağrı vicdanlarda bir karşılık bulacaktır. Herkes bir şekilde adaet çağrısına olumlu yaklaşır. Bu insanlığın tabiatına yöneliktir. İnsanlığın tabiatına duyduğum güvenden dolayı bu etkinliklerin vicdanlarda olumlu bir etki yaratacağını düşünüyorum
CİHANGİR İSLAM: Adalet karşı çıkılacak bir kavram değil. Adaletin karşıtı zulmdür. Adalete karşı çıktığınız zaman zulmün tarafına düşerseniz. Bu ahmaklığı kimseden beklemem. Bu kişilerin harekete geçiremediği muhalefetin şimdi harekete geçmesine yönelik kıskançlık duyguları olabilir. Adalet en üst kavram. Bütün iyi kavramların anası. Ben onlara da adalet için yürümeyi tavsiye ediyorum. Adalet için değilse bile en azından sağlıkları için yürüsünler.
Gezi yönetenlerin yönetememesi tarafından çığrından çıkmış; önce tüm toplumun desteğini almış ama sonra provokasyonlara mağlup düşmüştür. Yine de gösteri hakkının hak olmasını tartışmam. Biz burada slogan bile atmıyoruz. Sadece yürüyoruz. Yavaş bir tempoyla yürüyoruz. Bazı kesimlerde rahatsızlık oluşturuyor. Kendi içi dünyalarına dönüp biraz neyi eleştirdiklerini düşünmelerini öneriyorum.
ELİMİZDEKİ TEK HAK GÖSTERİ HAKKI
Bu eylem neye dönüşecek; nereye kadar gidecek? Üstelik bazı talepler de var. Mesela ‘Maltepe’de bitmesin Edirne’ye gidilsin’ gibi.
FARUK ÜNSAL: Bu yürüyüşü sadece tutuklu milletvekillerinin özgürlüğüne kavuşması için görmüyorum. Enis Bey’in tutuklanması ‘bardağı taşıran son damla’ olduğu için önemliydi. HDP milletvekilleri de tutuklu. Bu çağrının haksız yere tutuklu olanlar için olduğunu tekrarlayalım. Bu milletvekili olur, gazeteci olur, haksız yere içeri girenler herkes için. Bu yürüyüşün organizatörü değilim. Haklı bulduğum bir çağrıyı yalnız bırakmamak için buradayım. Ben organize etmiş olsaydım Selahattin Bey’in bulunduğu cezaevine kadar yürümek isterdim. Tabi kitle ve organizatörlerin ne yapacağını bilmiyorum. Ama ben en azından sizin ekranlarınız aracılığıyla Selahattin Demirtaş ve Enis Berberoğlu ile tüm vekillere, vekilliği düşürülmüş olan Figen Yüksekdağ da dahil dahil eski vekillerin de bırakılması, Ali Bulaç’tan Kadri Gürsel’e adını anmadığım gazetecilerin serbest bırakılması, KHK mağdurlarının işlerine geri dönebilmesi için buradayım.
CİHANGİR İSLAM: Gönül ister ki Türkiye’deki bütün cezaevlerine uğrayalım. Güzergah bu ama önerilerimizi yaparız. Tek başına karar verilecek bir şey değil. Ama öyle bir karar çıkarsa sonuna kadar gideriz.
artigercek