Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Seyid Rıza aile çevresi adına bir açıklama

Seyid Rıza aile çevresi adına bir açıklama

12 Haziran 2017, 00:06

Seyid Rıza aile çevresi adına Hüseyin Kayacı, Aliasker Top, Nare Karakaya'nın  Seyid Rıza aile çevresinden, Rüstem Polat’ın İsmail Beşikçi için yaptığı basın açıklmasına cevap olarak gönderdikleri yazıyı olduğu gibi yayınlıyoruz.

Tartışmanın tarafı değiliz, yazıda ismi geçen şahsılar cevap haklarını kullanma hakkına sahiptirler. 

İşte bahsedilen açıklama;

Bilime sahip çıkıyoruz !

Seyid Rıza aile çevresinden, Rüstem Polat’ın İsmail Beşikçi Hoca için yaptığı basın açıkalmasına cevap ve Seyid Rıza’yı doğru sahiplenmeye cağrı !

İsmail Beşikçi Hoca 13-15 Mayıs 2017 günlerinde, Almanya’nın Stuttgart şehrinde 1938 Temmuz’un da, Hozat’a yakın, Sekesûr Dağı’nda gerçekleştirilen katliamla ilgili bir toplantıya katılmış ve daha sonra 70’li yıllardan itibaren Dersim Soykırımı’nı inceleyen bir bilim adamı olarak bilimsel verilerini toplantının konusu ve kişisel gözlemleriyle biraraya getirerek „Sekesûr‘ da Kürd-Alevi Soykırımı“ adlı bir makale ele almıştır. Bu makale hem Beşikçi Vakfı ve hem de başka internet sitelerinde yayınlanmıştır.

Beşikçi Hoca’nın  bu yazısını gerekçe edinen dersimnews.com sayfasında Seyid Rıza’nın torunlarından Rüstem Polat’ın İsmail Beşikçi‘ye karşı saldırı niteliğinde bir açıklaması yayımlandı. Aynı açıklamaya daha sonra kürdistan-post.eu sitesi yer verdi. Rüstem Polat, kamuoyuna yansıyan ve kendisinin şahsen de teyid ettiği açıklamasında: „İsmail Beşikçi, dedem Seyit Rıza’nın dar ağacında Kerbela’nın evlatlarıyız” sözünün yanlış olduğunu söyleyerek, kendince hem Dersimliler’e hem de Alevi Toplumuna “olmayan teolojik- filolojik –tarihsel” bilgisiyle “ elbise biçmeye “ çalışmıştır. İsmail Beşikçi bilmelidir ki, “Kerbela’nın Evlatlarıyız” sözünden sadece ve sadece Yezid’e Muaviye’ye sevgisi ve ilgisi olanlar rahatsız olabilir . Bu bakımdan kendisinin „ Kerbela, İmam Hüseyin, Ehlibeyt “ kavramlarından rahatsız olması, kendisinin bulunduğu fikir dünyasının ve kendisini alkışlayanların modern Emevi Zihniyetinin Misyoneri olduğunun en güzel göstergesidir.
İsmail Beşikçi öğrenmelidir ki , dedem Seyit Rıza hayatta olsaydı bugün en fazla rahatsız olacağı şahıslar;  “Hz. Ali’yi Hz. Hüseyin’i On İki İmamlar’ı ve onların soyundan gelen Ocakları, Seyitleri, Pirleri  yalancılıkla – sahtekarlıkla” suçlayan kendisi gibi Emevi Misyonerleri olacaktır.

İsmail Beşikçi anlamalıdır ki; Cenab-ı Hakka hamd, üzerinde binlerce kutsal evliyaya –ziyarete ve Ehlibeyt soyundan olan dahili ve talibi bulunduğumuz Ocaklarımıza şükürler olsun ki;  ne geçmişte dedem Seyit Rıza ne  şimdi torunu olarak ben ve ne de gelecekte Seyit Rıza Ailesi ve O’nun bir parçası olduğu Dersim Toplumu, Alevi Toplumu sizin “Soyumuz, Ocaklarımız ve Ehlibeyt hakkında ki Hile ve yalanlarınıza boyun eğmedi, eğmiyor ve eğmeyecektir.”

Rüstem Polat’ın Beşikçi Hoca’ya eleştiriden çok saldırı, asağılama ve hakarete varan bu açıklamasını yayımlayan dersimnews.com sitesi yazarlarının ve çevresinden tarafımızca bilinen bir kesimin kendilerini bu amaca ne kadar adadığını yıllardır sessiz olarak izlemekteyiz.

Rüstem Polat’ın adı geçen bu açıklamalarından sonra ise, dersimnews.com sitesinde bu defa da Kureyşan Ocağı Evlatları adına „Evlad-ı Kerbela olmaktan gurur duyuyoruz“ isimli basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı kimlerin yaptığı, Kureyşanların hangi kesimini temsil ettiği belli olmazken, bir de bütün Dersim Ocaklarını referans göstermesi açısından ilginçtir ve hatta manipülatiftir, çünkü bu Ocak üyelerinin büyük bir kesiminin bu açıklamaların içeriğinden haberleri yoktur. Eğer bunun tersini iddia ediyorlarsa açıklamalarını açık isimlerini ve kimlerden icazet aldıklarını belirterek  kamuoyuna sunmaları yerinde olur diye düşünüyoruz.  (http://dersimnews.com/2017/06/01/kureysan-ocagi-evlatlari-evlad-i-kerbela-olmaktan-gurur-duyuyoruz; son erişim: 06.06.2017)

Seyid Rıza‘yı ve vizyonunu boşa çıkarmak, ayrıca Seyid Rıza ve aile çevresini halletmek için bu çevrenin ne kadar aşırı istekli olduklarını gördük ve görmeye devam ediyoruz.Kendilerinin amacının Seyid Rıza ve ailesine sahip çıkmak olmadığını ve bu sayfanın asıl niyetinin anlaşılması için daha önce aynı sayfada Sey Xıdır takma ismiyle yazılmış, Seyid Rıza’yı aşağılamayı hedeflemiş bir yazıdan kısa bir alıntıyı okuyuculara aktarmak gerektiğini düşünüyoruz: „Seyit Rıza, Pir ocağına mensup değildir tikmedir. Kızılbaşlık dininde Ocakzade olmayan biri Pir ve Rayver olamaz. Ancak Pir kendisine el verirse tikme olabilir. Seyit Rıza’da Abbasan (Avasu) pirlerinden el almıştır. Kendi aşireti içinde Kızılbaş inancına göre Pir gelmediği zaman dini aşiret içindeki iç meseleleri çözme yetkisine sahiptir.“ (http://dersimnews.com/seyit-riza.html, son erişim: 06.06.2017)

Besikçi Hoca’nin makalesi genel hatlariyla Türkiye Cumhuriyetinin kurulusundan sonra Anadoluda yasayan diger halklarin öldürülmelerini ve en son Dersimde Alevi – Kızılbaş Kürd’lerin toplu soykırıma tabi tutulmasına neden olan siyasi Devlet yapısının içeriğine değinmekte ve şöyle açıklamaktadır.

‘’1937-1938'de Dersim’de soykırım yaşanmıştır. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ordunun zulmünden kurtulmak için dağlara çekilmişler, mağaralara sığınmışlardır. Sivil halkın sığındığı bu mağaralara zehirli gazlar püskürtülerek kitlesel ölümler gerçekleştirilmiştir’’

Alevilik inancını ise Beşikçi Hoca: Alevilik insanı yaşamın merkezine koyan, doğaya, insana saygı duyan bir inançtır. Zulüm görenlerin acısını paylaşan, onlara destek olmaya çalışan bir inançtır.“, olarak tanımlamaktadır.

İsmail Beşikçi Aleviliği bu şekilde tanımladıktan sonra Dersimlilere bir eleştiri yöneltmekte ve: „Peygamber Muhammed’in torunları gerek Emeviler, gereksede Abbasiler döneminde zulüm görmektedir. Alevilerin zulüm görenlerin yanında yer alması doğaldır. Ama, onlarla özdeşleşmek, ‘Musa Kazım’ın evlatlarıyız…’, ‘Kerbela’nın evlatlarıyız…’ vs, demek yanlıştır.“, demektedir. Beşikçi Hoca bir bilim adamı titizliğiyle Aleviliği daha doğrusu Kızılbaşlığı tanımlarken bu inancın köklerinin neden Müslümanlıktan çok daha öncesine dayandığını açıklamaya, genelde Alevilere özelde ise Dersimlilere anlatmaya calışmaktadır. Bu nedenle de kendisi Kürd Alevilerinin „Kerbala’nın evlatlarıyız“ söylemlerini eleştirmekte, bu inançla bağdaştırmamaktadır. (http://www.kurdistan-post.eu/tr/analiz/sekesurda-kurd-alevi-soykirimi-ismail-besikci, son erişim: 07.06.2017)

Beşikçi Hoca aynı satırlar arasında özel olarak Seyid Rıza’ya yer verip: „Seyid Rıza çok  değerli bir kişidir. Direnmiştir, teslim olmamıştır. Her şeyden önce İnsandır. Her zaman zulüm görenlerin yanında yer almıştır onların acısını paylaşmış , onlara yardımcı olmaya çalışmıştır. Ama ‘… evlad-ı Kerbelayız…’ yanlış bir sözdür.“

Bu sözün neden yanlış olduğunu ise Beşikçi Hoca Kerbela’nin evlatlarının kimler olduğunu tek tek belirterek anlatmaya, tespitini somut verilerle açıklamaya calışmaktadır. 

Dışsal bir aklın etkisi altında olmayan her insan, yukarıda alıntıladığımız İsmail Beşikçi Hoca’nın bu çalışmasını iyi anlar. Herkesten çok Seyid Rıza ailesi ve bütün çevresi, Demenan lideri Cebrail Aga ve çevresi olarak Demenanlılar, Haydaranların ve Şahan Ağa grubunun bir kısmı ile yanında yer alanların şimdi hayatta olan çocukları ve torunları, Hocanın tanımladığı çerçeveyi daha iyi anlar. Ancak 37, 38 tertelesinde, önce Seyid Riza‘ya söz verip sonra vazgeçerek, Seyid Rıza önderliğinde oluşan birlikteliği yüzüstü bırakıp karakol kapılarında ihale alır gibi görev almayı bekleyen Dedelerin veya Ocak sahiplerinin kasaba giden öküz gibi tepkisiz kalarak ölüme yakalanmalarının çaresizliğini yaşayanlardan çok az bir kesim, son yıllardaki gelişmeleri fırsata dönüştürme hesabı içinde, post kavgasına girmiş yeni kuşak  torunların bu çerçeveyi tersinden okuması şaşırtıcı olmasa gerek,

Şu anda dünyamızda kötü şeyler yaşanıyor olsa da sınıf karekteri taşıyan mazlumların mücadelesi insanlığın nihai kurtuluşuna umut olmaya devam ediyor. Bu nedenle zulüm edilen,  mülksüz ve topraksız köleler olarak Dersim‘de yaşamış morabalar için,  günümüzde mantar gibi biten ya şiilileştirilme veya sunnileştirme projesine dahil edilmek için kapılarda hazır bekleyen ocak ve post oyuncularına birşeyler söylemek gerekmiyor mu? Dersim’de topraksız morabalara zulüm bu karektere sahip post sahipleri tarafından yapıldı.

Bilmelisinizki bizim için, sizin özgürlüğünüz, zulmünüz altında inleyen topraksız morabaların sizden kurtulup kazandığı özgürlükten daha önemli değildir. O Postunuz sizin olsun. Seyid Rıza’nın tarih basamaklarının yüksek yerlerinde kendine ait bir ocağı, bir postu zaten  var. 

Son olarak aynı aile çevresinden birisi olarak, işi anlamadan kavramadan torun olarak basın açıklaması yapma gereği duyan Rustem Polat’a sormak gerekiyor: „Tikme‘‘  yada „sahte kahraman ‘‘ diye yazanlar mi dedemiz Seyid Rıza hakaret ediyor yoksa karşılaştırmalı ve verili araştırmalarıyla, Dersim’de dik duruşu nedeniyle Dedemizin  ‘‘ayrıca değerli‘‘ olduğunu söyleyen bilim insanı Beşikçi mi?

Bilgisiz ve öngörüden uzak çıkışlar öyle bir hal almaya basladı ki artık salgın bir hastalık haline geldi. Tabanı olmayan verisiz, yalan ve yanlış açıklamalar bugüne kadar yalnızca gerçekleri halının altına  süpürmekle kalmadı, tarihi doğruları da gizledi. Duyumlarla sınırlı, asılsız söylemler ve yakıştırmalar ise kitaplara tarihi belge olarak girdi.

Son olarak aile çevremiz olan diğer Seyid Rıza ailesi ve çevresine seslenmek istiyoruz. Nerede Şiğhesen‘in, Baba‘nın, Seywusen‘in, Zeynel‘in torunları? Nerede Ali Rıza Polat’ın çocukları, torunları? nerede Rüstem Polat’ın çocukları? nerede Seyid Rıza’nın diğer aile çevresi? Rustem Polat’ta dahil, bilinen ve de bilinmeyen bu ailenin bütün yakınlarını Seyid Rıza’ya doğru bir perspektifle sahip çıkmaya, birlikte olmaya ve tarihi sorumluluk taşıyan açıklamalar yapmaya çağırıyoruz.

Seyid Rıza aile çevresi adına

Hüseyin Kayacı, Aliasker Top, Nare Karakaya 

kaynak; Rojevakurdistan

Bu haber 691 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Etnik, dini, sosyo-politik kimliği ve doğasıyla tarihsel özgünlüğü olan Der..