Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Yayınladığım kitaplar benim çocuklarım gibidir

Yayınladığım kitaplar benim çocuklarım gibidir

10 Haziran 2017, 11:49

Ne olur ne olmaz. “Yeni Türkiye”nin sahaflara da yönelmesi ihtimaline karşı biran önce, devletten önce bizim, kitap “toplamamız” gerek! Kitaplar yetim kalmasın!

Belleğim onları basılı hale getirmenin hatıraları ile doludur. Her biri ile ayrı bir aşk hikayem vardır. Belge’nin tarihinde, kelepire kitap verip stoktan kurtulmak, ya da satmadı diye hurdaya vermek diye bir şey yoktur.

6 Mayıs tarihinde, cumartesi günü saat 13 ila 15.50 arasında İstanbul 4. Sulh Ceza Hakimliği’nin aldığı karar sonucu, Belge Yayınlarında “DHKP-C terör örgütü propagandası” içerikli yasaklı kitapların basım ve dağıtımının yapıldığı iddiasına ilişkin yaklaşık 3 saat süren bir aramadan sonra, 2 bin 171 kitaba el konulduğunu belirtmiş ve insan hakları alanında hangi kitapların seçildiğini anlatmıştır.

Daha en başından TC, sola ve sol literatüre karşı yasakçı, engelleyici ve tasfiyeci bir tavra sahip oldu. Bunu sağlayan ve Mussolini dönemi İtalyan Ceza kanununda aparılan 141 ve 142. Maddeler temelinde yürütüldü. Ve bu madde, sadece solu değil, Kürt sorununu da yasakçı bir tavırla yüz yüze bıraktı.

TC, daha kurulmadan daha çiçeği burnunda 1920 yılında kurulmuş TKP’nin önder kadrosu 1921 yılı 28 Ocağında Teşkilat-ı Mahsusa elemanlarınca Trabzon açıklarında bindirildikleri teknede katledildi. Bunu periyodik tutuklamalar ve yargılamalar izledi.

İkinci büyük sola yönelik devlet terörü 1944-51 yılları arasında yaşandı. 1951 yılında en kapsamlı operasyonlardan biri yapıldı TCK’da yapılan değişiklikler ile cezalar ağırlaştırılırken, idam cezası da olanaklı kılındı.

1960 darbesinde zaten artık tasfiye edilecek bir sol kalmamıştı. 71 darbesi ve 80 darbesi solun her türlü akımını yasakladı ve tasfiye etmeye girişti.

71 yılında TKP artık Türkiye’de faaliyet yürütmediği için, Komünist olarak hümanist aydınlar ve TİP’liler zindana kondu.

Ancak 12 Mart’ın iflasından sonra sol Türkiye genelinde inadına kitleselleşip kök salınca, Türkiye tarihinin en kapsamlı solkırım uygulaması yaşandı.

Devrimci sol örgütlere zaten klasik TCK 141-142. Maddeler uygulanmıyor, onlar doğrudan 146, yani anayasal düzene silahlı başkaldırı suçlaması ile yargılanıyorlardı.

Bunları dışta tutup, sadece 141. Madde kapsamında açılan TİP, TKP ve TBKP, DİSK, Barış Derneği, Vatan Partisi, TSİP, TKP/İleri davalarında tutuklanan ve yargılananların sayısı 3511’di. 1050 kişiye hapis cezası verildi ki, kişi başına ortalama hapis yatma süresi 5 yıl 200 gündü.

142. madde, yani “komünizm propagandası” suçlamasıyla, sözde demokrasiye geçileli 6 yıl olalı 1989 yılında hala hapis yatan gazeteci ve yazarlara verilen cezalarda şöylesi rekorlar da kırıldı:

Halkın Kurtuluşu Yazı işleri müdürü Veli Yılmaz’a toplam 1170 yıl / dizgi hatası değil tam binyüzyetmiş yıl! / hapis cezası verildi. 750 mahkumiyet kararı şanlı Türkiye Yargıtayı tarafından onandı ve müebbet hapis anlamına gelen 36 yıla indirildi. 36 yıla indirilen diğer kalabalık dosyalı gazeteciler: İrfan Aşık: 111 yıl; Alaattin Şahin: 108 yıl; H. Fikret Ulusoydan: 75 yıl; Erhan Turhan: 48 yıl; Recep Maraşlı: 36 yıl; Selim Açan 36 yıl...

“Yeni Türkiye’de solun yeniden hedef tahtası olmakta olduğu anlaşılıyor. Geçmişte herkesi TKP torbasına doldururlardı. Sonra Ergenekon torbasına ilgili ilgisiz gazeteci ve yazarlar doluşturuldu. Özellikle 2010’dan sonra ise PKK, MLKP ve DHKC torbası sık sık dillendirilerek, birçok gazeteci, yazar boy hedefi oldu. 2015’ten sonra ise “FETÖ terör örgütü” torbasına birçok yazar ve gazeteci doluşturuldu. Az daha şair ve düşünür Hilmi Yavuz da bundan nasibini alacaktı.

6 Mayıs kitap operasyonunda insan hakları alanındaki kitaplardan sonra ağırlıkla sol düşüncede arşivimizdeki aşağıdaki kitaplar hedef oldu ve bandrol bahane edildi. Halkın anıları tehdit altında artık.

İtalyan faşizminin zindanlarında ölen büyük İtalyan Marxist düşünürü Antonio Gramsci’nin, “Cezaevinden Çocuklarıma Mektuplar”ı; 20. Yüzyıl gençliğinin ortak simgesi haline gelen Ernesto Che Guevera”nın “Mektuplar”ı; Ernesto Bermejo’nun “Ateşi Tutmak” adlı Uruguay anıları; Gaby Weber’in“Latin Amerika’da Gerilla Blanço Çıkarıyor”u; İtalyan yazarı Leanordo Sciscia’nın Sicilya’yı anlatan romanı “Baykuşun Günü”, Türkiye’de modern basının ilk kadın yayın yönetmeni olan ve Baku’de sürgünde ölen, 1945’te gazetesi basılan ve linç edilmek istenen Sabiha Sertel’in “Roman Gibi” adlı anıları; kızı Yıldız Serel’in onu anlatan “Annem” adlı biyografisi; Sevim Belli’nin “Boşuna mı Çiğnedik” adlı anıları; Feryal Kaya’nın “Ayşen” adlı ülkeyi terkeden 78 kuşağına ilişkin kitabı; Kuzey İrlandalı siyasetçi Gerry Adams’ın “Fals Anıları”; Ömer Asan’ın “Hasan İzzettin Dinamo” biyografisi; Trakyalı Arnavut yazar Noli’nin “Eroica / Beethoven Biyografisi”  ; eski CHP Adıyaman milletvekili Sırrı Özbek’in “Yele Yazılan Yazılar”ı; Ayvalıklı Yunan yazar İliasVenezis’in “Uçurtmalar/Anna’nın Kitabı”; 1998 yılında sınır dışı edilen Pontoslu Rum yazar Yorgo Anreadis’in “İstenmeyen Adam” ve “Temel Garip/Todoron” adlı kitabı; Yunan yazarı Kosmos Politis’in gavur İzmir’i anlattığı “Yitik Kentin Kırk yılı” adlı romanı”; Cemalettin Aykın’ın nehir romanı “Zor Zamanlar”ın” ilk cildi ve “Gecenin Bekçileri” adlı öyküleri; Zihni Çetiner’in Denizleri 68 kuşağını anlatan, “Ölümü Paylaştılar” ama adlı romanı; şair ve gazeteci Müslüm Yücel’in kadim Urfa’yı anlattığı “İbrahim ve Harran Gizemi” adlı incelemesi; Zihni Anadol’un 1940’lar sol kuşağını anlattığı “Kırmızı Gül ve Kasket”i; sürgündeki yazarlarımızdan A. Kadir Konuk’un “Kurukafa” adlı romanı; Şükrü Gülmüş’ün “Korkum Gölgem Gibi”si; E. Cilasun’un “Çerkes Ethem/ Baki İlk Selam”ı; Orhan Çelik’in “Kumluk Diyar” ve “Sağırtaş” adlı romanları; Nurettin Aslan’ın ”Sinagosti”si; Sabri Özer’in “Kuyudaki Sır”ı; Berjin Haki’nin romanı “Kavalın Ezgisi”; Abdullah Kanat’ın “Hawar” adlı romanı; Attila Duman’ın “Yarınlar Daha Aydınlık” adlı romanı; Şükrü Bilgiç’in “Benim Sokaklarım”ı, Saliha Scheinhardt’ın “Pusudaki Kin”i; İbrahim Karaca’nın “Ardından” ve Sebuktay Kaan’ın “Az Uz Dere Tepe Düz” adlı şiir kitapları da toplamadan nasibini alanlardan; peki ya Nobelli Japon yazarı Kawabata’nın ilk kürtçe tercümesi “Welate Berfe”sinin toplanmasına ne demeli?

Ne olur ne olmaz. “Yeni Türkiye”nin sahaflara da yönelmesi ihtimaline karşı biran önce, devletten önce bizim, kitap “toplamamız” gerek! Kitaplar yetim kalmasın!

artıgerçek

Bu haber 669 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..