GÜNCEL - Tarabya’daki evinde yaptığı tadilatı İmar Yasası’na aykırı görülerek geçtiğimiz yıl hakkında dava açılan sanatçı Ali Baran, bilirkişi raporuna istinaden imar suçu işlediği kanaatine varılarak 10 ay ceza aldı. Sanatçıya verilen ceza, daha önce Van’daki bir konserde sarfettiği sözler gerekçe edilerek verilen 10 aylık tecilli cezasının bozulması riskini de beraberinde getirdi. İmar Suçu gerekçesiyle ceza veren mahkeme, Ali Baran’ın geçmişini dikkate alarak yeni cezayı ertelemedi, para cezasına da çevirmedi.
SİCİLİ GEREKÇE GÖSTERİLDİ
Özgür Gündem gazetesinde Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği de yapan Ali Baran’ın İstanbul 8. Asliye Mahkemesi’nde yargılandığı davada suçun gerekçesi imar yasasına aykırılık olmasına rağmen mahkemenin Ali Baran’ın geçmişteki politik yargılamalarını gerekçe ederek cezayı ertelememesi, paraya çevirmemesi dikkat çekti. Tensip tutanağında, “Sanığın geçmişteki hali suç işleme konusundaki eğilimleri nazara alınarak sanık hakkında CMK hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığı” ibareleriyle yer verilen karara Sanatçı Ali Baran Artı Gerçek’e değerlendirdi.
“İLK VATANDAŞLIKTAN ATILANLARDANIM”
1982 yılında askeri darbe yöneticilerinin vatandaşlıktan çıkardığı ilk 13 kişiden biri olduğunu belirten Baran, şunları söyledi:
“1978 yılında Almanya’ya geçmiştim. 1980 Askeri darbesinden sonra Almanya’da üniversite öğrenciliğim yıllarında aktif olmam nedeniyle Türkiye tarafından izleniyordum. Daha öncesinde de Türkiye’de iken, 1977 yılının Aralık ayında Diyarbakır’daki bir konserim nedeniyle gözaltına alınmıştım. Mahkeme, Diyarbakır’daki bu durumu gerekçe ederek beni de vatandaşlıktan çıkarmıştı. Vatandaşlıktan çıkarılan 13 kişiden biriydim.
20 yıl boyunca Fırat’ın doğusuna geçemedim. 2000 yılından yeniden topraklarıma döndüm. Uzun yıllar ayrı kaldığım topraklara gidip gelmeye başladım. Birçok kez Munzur Doğa Festivali’ne katıldım. Bu geliş gidişler nedeniyle zamanımın çoğu Türkiye’de geçiyordu. Göçebe yaşamdan kurtulmak için İstanbul Sarıyer’de kendime bir daire aldım. Bir binanın 5. katındaki çatı dairenin içinde tadilat gerekiyordu. Bu nedenle çatının yapımı için birçok kez Sarıyer Belediyesi’ne gittim.Nihayetinde bana “Çatı katını tadil edebilir, düzenleyebilirsin,” dediler. Kalan son paramı da bu çatıya harcayarak yaşanabilir bir ev oluşturdum kendime. Ancak bu durum bana zülüm olarak geri döndü.
4 Şubat 2015’te Almanya’da iken Zabıtalar gelip rapor tutuyorlar. Ben bu gelişmeden sonra 13 Şubat’ta Türkiye’ye döndüğümde Sarıyer Belediye Meclisi’nin hakkımda 200.000 bin TL para cezası ile çevre kirliliği gerekçesiyle savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını öğrendim. Bir çok başvuruma rağmen geç kaldığım tarafıma bildirildi. İstanbul 8. Asliye Mahkemesi 8 Haziran 2015 günü başvuruyu sonuçlandırarak hapis cezası ile cezalandırılmama karar verdi. Yağmura karşı cam takıp kulanılacak hale getirdiğim boş Çatı yüzünden 1 yıl ceza almam belli ki siyasal Saiklerle alınmış bir karardır. Üstelik bu Saikler kararda da açık bir şekilde yazılıyor.
“BARIŞ İSTEMİM CEZALANDIRILMAMA GEREKÇE OLDU”
2013 yılında Van’da düzenlenen bir konsere katılmış ve orada barışa dönük istemimi dile getirmiştim. Van savcılığı barış istemimi dava konusu etti ve yargılama sonrasında 2014 yılında 10 ay ceza aldım. Bu ceza 5 yıl ertelenmişti.
Son duruşmada İstanbul 8. Asliye Ceza Mahkemesi hakimi önceden varolan bu cezamı gerekçe ederek İmar Yasası’na aykırı davrandığım nedeniyle verilen yeni cezayı ertelemedi. Üstelik önceden var olan 10 aylık cezanın da infazı için Van Savcılığı’na durumun bir yazıyla bildirilmesine karar verdi. Son kararı veren hakimin önceki faaliyetlerimden, isyasal kimliğimden etkilenerek karar verdiği çok açık. Bu nedenle cezayı paraya çevirme gereği bile duymadı.
Cezaya itiraz edeceğim. Ancak açık söylemek gerekirse umudum yok.
Maalesef eski cezayla son verilen cezanın birleştirilmesi durumunda cezaevine girme ile karşı karşıyayım.”
“KILAMLARIMI SÖYLEMEYİ SÜRDÜRECEĞİM”
Ülkeyi terk etmeyeceğini, gerekirse cezaevine gireceğini belirten Baran sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok açık diyeyim; Ülkemi seviyorum. 20 yıllık sürgün hayatımdan sonra Alman vatandaşı olmama rağmen ülkeme gelebildiğime sevinmiştim. 2002 yılında 300 aydın, sanatçı ve yazarla birlikte yeniden Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına alınacağımızı öğrendiğimde, bu beni bir kez daha sevindirdi. Meğer bu sevinçlerimizi kursağımızda bırakmak için tüm bu adımları atmışlar.
Ata topraklarımı terketmek istemiyorum Cenezamin gurbette gömülmesini hiç istemiyorum. Sadece bunun için bile olsa her cezayı çekerim. Her cezaya rağmen uğruna canlarımızı verdiğimiz bu toprakları terk etmeyeceğim.
Tüm cezalara rağmen barış şarkılarını, kılamlarını, stranlarını söylemeye devam edeceğim.”
artigercek