Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın milyarlarca dolarlık bir servete sahip olduğundan bahsediliyor. Malta Files belgelerinde bunun bir kısmı ortaya çıktı. Mübariz Mansimov ve Sıtkı Ayan, Erdoğan ailesine 26 Milyon Euro “hediye” etti.
Belgeler Erdoğan’ın yolsuzluklarının sınır tanımadığını gösteriyor. Avrupa Araştırmacı Gazeteciler Birliği (EIC) içerisinde yer alan gazeteciler ağı, Erdoğan ailesi ve iktidarının yolsuzluklarını ortaya çıkardı. Ancak bu, buz dağının sadece görünen yüzü. Fransız alternatif internet gazetesi Mediapart, Türk Başbakanı Binali Yıldırım’ın sadece on yıl içerisinde en az 140 milyon euroluk bir servet elde ettiğini gözler önüne serdi. İnternet gazetesi şimdi de Erdoğan ailesinin yolsuzluklarına dikkatleri çekti.
Vergi cennetlerine ilişkin bu araştırma “Malta Files” belgelerine dayanıyor. Mediapart, “Türkiye Cumhurbaşkanı zengin biri, ama ne kadar zengin olduğunu bilemezsiniz” diye şaşırıyor. Erdoğan’ın muhalifleri, Cumhurbaşkanı’nın milyarlarca dolarlık bir servete sahip olduğunu belirtiyor. Bunlar yolsuzluklarla elde edilen zenginlik olarak önem kazanıyor. Türkiye’de ortaya çıkarılan yolsuzlukların üstü örtüldü, ancak bu kez yurtdışındaki belgelerle resmiyet kazandı. 2003 yılından beri iktidarda olan Erdoğan, bu süre içerisinde sömürdükçe sömürdü.
ERDOĞAN’IN PETROL TANKERİ
Mediapart ve EIC’deki ortakları ilk kez Erdoğan ailesinin gizli bir operasyonunu ortaya çıkardı. Bu operasyon, Cumhurbaşkanı ailesinin nasıl iktidarı kullanarak zenginleştiğini gösteriyor. Klasik bir yöntem kullanılıyor. Yıldırım ailesinin yaptığı gibi, siyasetçiler kendi ellerini kirletmemek için, kirli faaliyetlerini aile bireyleri üzerinden gerçekleştiriyor.
Medipart’ın elde ettiği bilgilere göre, Erdoğan ailesi Malta’daki paravan şirketler aracılığı ile “Agdash” isimli bir tankere sahip. Tanker, Man Adası’nda Bumerz Limited isimli paravan şirket adına kayıtlı. Şirketin adı, temel ortakların baş harflerinden oluşuyor. Diğer bir ifadeyle, şirket ismi Cumhurbaşkanı’nın oğlu Burak Erdoğan’ın, kardeşi Mustafa Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen’den adını alıyor.
Bu petrol tankeri, Erdoğan’a yakın iş adamları tarafından hediye edildi. Sıtkı Ayan, 6.2 milyon Euro tanker için öderken, Mübariz Mansimov, gemiyi kullanmak için 20.3 milyon Euro “kira” adı altında verdi. Erdoğan ailesi sadece “Agdash” operasyonu sayesinde toplamda 26.5 milyon Euro elde etti.
MÜBARİZ MANSİMOV KİM?
Paranın dörtte üçünü ödeyen Mübariz Mansimov, Azeri bir milyarder. Bakü’de doğdu. Erdoğan tarafından, Türk vatandaşlığına geçirildi. 48 yaşında ve özellikle İstanbul’daki Palmali armatörünü yönetiyor. Mediapart şu soruları yöneltiyor: “Bu hediyesi, vatandaşlığın bedeli miydi? Karşılığında başka bir şeyler aldı mı? Recep Tayyip Erdoğan ile bağları nasıl olursa olsun, iş adamının böylesi bir hediyeyi sadece dostluk adına verdiğini düşünmek zor.”
Temmuz 2008’de Erdoğan ve partisi laiklik ilkelerini ihlal ettiği gerekçesiyle soruşturma konusu oldu. İktidardan düşürülme noktasına geldi. Yüksek Mahkeme, Erdoğan’ı kurtardı. Üç ay sonra, Erdoğan ailesi Mübariz Mansimov ile bu pahalı “hediye” Agdash anlaşması yaptı.
Azerbaycanlı Mansimov, Kızıl Ordu’da da rol aldı. Sovyetler Birliği’nin yıkılması ardından denizcilik sektörüne girdi ve Azerbaycan Devleti armatörü için çalıştı. Daha sonra kendi denizcilik şirketi Palmali’yi kurdu. 1.5 milyar dolarlık servetin başında olan Mansimov, 100 gemilik bir filoyu yönetiyor. Kurduğu bu imparatorluk, Karadeniz bölgesindeki petrol ulaşımının üçte ikisini kontrol ediyor.
Mansimov, ABD Başkanı Donald Trump’a yakın biri olarak da biliniyor. Öyle ki, Ocak ayında Trump’în yemin törenine de katıldı. İstanbul’da Trump Tower 2009’da açıldığında Massimov ilk müşterisiydi. 39 katlı bu gökdelendeki sekiz daireyi satın aldı. Bunlar arasında, zirvedeki lüks daire de var.
1998’de Türkiye’deki denizcilik faaliyetlerine başlayan Mansimov, 2006’da Türk vatandaşlığını elde etti ve Erdoğan’ın talebi üzerine Mubariz Gurbanoğlu adını aldı. EIC’e konuşan Mansimov’a yakın bir iş adamı, Mansimov’un pasaportunu satın aldığını söyledi. Bunun doğruluğu kesin olarak tespit edilemese de, vatandaşlığa geçtikten sonra Erdoğan ailesinin zenginleşmesine katkıda bulunduğu kesin.
2008’DEKİ GİZLİ ANLAŞMA
2007 sonbaharından itibaren, Mansimov’un sahibi olduğu Agdash, Karadeniz ile Baltık Denizi arasında gidip gelmeye başladı. Bu seyahatlerde Letonya, Hollanda ve İngiliz petrol terminallerine yanaştı. Bu sırada Erdoğan askerlerin ve Türk mahkemelerinin baskısı altındaydı. Ekim 2008’de ne tesadüf ki, Erdoğan’a yönelik tehditler ortadan kalkınca, eniştesinin yönettiği paravan şirket Bumerz Limited, Agdash petrol tankerine sahip Maltalı şirket Pal Shipping Trader One’ın yüzde 100 sahibi oluverdi. Bu transferin ertesinde, yani 24 Ekim 2008’de, Parex bankası Bumerz ile 18.4 milyon dolarlık bir kredi anlaşması yaptı. EIC’in eline geçen bu kredilere ilişin birçok belgede Erdoğan’ın eniştesi Ziya İlgen’in imzası var. Ancak Erdoğan ailesi, bu tek bir sent bile geri ödemedi. Bu borçla, Mübariz Mansimov ilgilendi. Bunun belgelerin de ortaya çıktı. Yine ne tesadüf ki, 2008’deki bu gizli anlaşmadan sonra, Mansimov’un işleri, devletle yaptığı anlaşmalar sayesinde dallanıp budaklandı.
PETROL VE GAZ BORU HATLARINDAKİ ÇIKAR İLİŞKİLERİ
Mansimov aynı zamanda Tekfen isimli şirketin de hissedarı durumunda. Bu Türk şirketini, 2008 yılında, Azerbaycan Devlet petrol şirketi Socar ile birlikte satın aldı. Tekfen, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının ortakları arasında yer alıyor. Bu şirket aynı zamanda, değeri 500 milyon dolar olarak ifade edilen Trans-Anatolian Natural Gas gaz boru hattında da pay sahibi.
ERDOĞAN HOLDİNGİ BEŞ PETROL TANKERİ DAHA ALDI
EIC’in ele geçirdiği belgeler, Mansimov, Socar ve Türkiye arasındaki şüpheli ilişkilere işaret ediyor. Mediapart’a göre, Socar bir süre önce Maltalı paravan şirketler aracılığı ile Agdash’ın dışında beş tanker daha satın aldı. Bu tankerler, Erdoğan ailesinin diğer bir holdingi olan BMZ Group’a ait. Satış işlemi Ocak 2017’de gerçekleşti. Bu operasyon da Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsünden sonrasına denk geldi. Erdoğan hükümeti, eski suç ortağı Gülen cemaatine yakın olduğundan şüphe ettiği Socar’ın Türkiye’deki gaz şubesi yöneticilerini görevden aldı. Yerlerine kendisine yakın “güvenilir” isimleri atadı. Öyle görünüyor ki, Socar da bu operasyondan rahatsız olmadı, zira hiçbir tepkide bulunmadı.
BARZANİ AİLESİ DE İŞİN İÇİNDE
Mansimov’un hizmetleri bunlarla da sınırlı değil. 2015’te hükümet Mansimov’u çağırarak, Irak ile yaşanan krizi çözmesini istedi. Türk Devleti petrol şirket, Bağdat yönetiminin izni olmadan Güney Kürdistan’dan gelen brüt petrolü Ceyhan üzerinden ihraç ediyordu. ABD’nin desteğini alan Bağdat yönetimi, bu petrolü satın alan kim olursa hakkında hukuki yaptırımda bulunacakları tehdidinde bulunarak, daha önce Türk hükümeti tarafından seçilen deniz şirketini kara listeye aldı. Sonuç olarak, petrol Ceyhan’daki tankerlerde birikiyordu. Mübariz Mansimov devreye girdiğinde, soruna bir çözüm buldu. Liberyalı şirketler adında tankerleri kullanan Yunan bir armatörü bu iş için görevlendirdi. Petrol ihracatı da kaldığı yerden devam etti.
Erdoğan, Mansimov ile ilişkilerini görünmez kılmak için her şeyi yaptı. 2011 yılında, Agdash’ın sahibi Bumerz Limited şirketinin hisseleri, Man adasındaki diğer bir şirket olan Belway Limited’e aktarıldı. Bu şirket, gemi için 2008’de 7 milyon Euro veren Türk iş adamı Sıtkı Ayan ve oğlu Bahattin Ayan’a ait.
TANKERİN GERÇEK SAHİBİ ERDOĞAN, İŞTE BELGESİ
Agdash’ın resmi ve gerçek sahibi Erdoğan ailesi. EIC’in elde ettiği belgeler, Ayan ailesinin Agdash’ın kayıtlı olduğu Ayan soyadının basit bir görüntüden ibaret olduğunu gösteriyor. Ortaya çıkan belgeler, enişte Ziya İlgen’in üç kez baba ve oğul Ayan ailesinin kendi adına faaliyetlerde bulunmasına izin verdiğini gözler önüne seriyor. Ziya İlgen, 25 Ağustos 2014’te, yani tankerin Belway Limited’e transfer edilmesinden üç yıl sonra, imzaladığı gizli bir belgede, tankerin esas sahibi Maltalı Pal Shipping Trader One şirketinin tek hissedarı olduğunu hatırlatıyor.
Mediapar, “Agdash bugün, Birleşik Krallık’ın batı kıyısı olan Ellesmere limanında bulunuyor. Bugüne kadar kimse bu sıradan görünen tankerin, Türk Devleti’nin yolsuzluğunun sembolü olduğunu bilmiyordu” diye özetliyor.
ANF