Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Heykel... / Ahmet Kahraman

Heykel... / Ahmet Kahraman

05 Mart 2016, 12:20

En tepeye de, tarih boyunca gelen geçen tükürsün diye baş katillerin portreleri monte edilerek…

Sırbistan’ın, Belgrad şehrinin güney banliyösü, eski bir kasabadır. Kasabanın orta yerinde, yüz yılı aşkın zamandan beri sakallı, sarıklı, poturunun üstü kaftanlı, eli kılıçlı bir Osmanlı Paşasının heykeli dikili durur.

Heykelin, kin ve nefreti sembolize eden heykelin hikayesi ise ahlaksızlığın tiksindirici ve Osmanlı'nın 1813’deki Belgrad kuşatmasına dayanır.

Ordu Belgrad'ı kuşatırken, bir askeri kol da, yanı başındaki kasabanın üstüne yürüyor, fakat direnişle karşılaşıyordu.

Osmanlı Paşası, günümüz Kürdistan’ında tekrarlanan "kamu düzeni, insanların mal ve can güvenliği" yalanına benzer bir hileyle, kasabanın teslim olması halinde, kimsenin zarar görmeyeceğine dair namus sözü verince, kapılar açılıyordu.

Ancak, kendi kimliğini inkar etmiş, soyunun orta yerine pisleyip kavmine kılıç sallamış devşirme için namus sözü, onur yemini anlamsızdı.

Sırplılar, devşirmenin onursuzluğuyla yüz yüze geldiklerinde, artık çok geçti. Osmanlı çoktan kılıç çekmişti. Kasaba soyulduktan sonra, yıkılarak bugünümüz Cizîra Botan ve Sur’a benzetiliyor, bu arada insan kırımı ile beden üstünde baş bırakılmıyordu.

Paşa, gün batarken kasaba meydanını dolduran ölüler tarlasının ortasında, kan gölünü secde tutarak namaza duruyor, "zafer nasip eden" Allah'a şükranlarını sunuyordu.

Her kavimin İslamı, dün olduğu gibi bugün de kendine göre, çıkarına uygun olarak kendine yakışandır. Osmanlı'nın İslamı da kendinceydi. Kendisi katil, ama Allah'ı kendine yar gösteriyordu.

Günümüzde de değişen bir şey yok. Kürdistan şehirleri kuşatma altında. Bebekler, çocuklar patlamalar, top gümbürtüleri altında korku delisi…

Güzelim çocuklar, büyümüş gözlerle bakıyorlar, dünyaya…

Üç ay (tastamam 82 gün) boyunca muhasara altında tutulan, Cengiz Çandar’ın deyimiyle Almanya’nın Dresden şehrinin havadan bombalanması misali karadan bombalanan Cizîra Batan’da insan yasağı kalktı.

Türklerin resmen ilan edilmemiş savaşın 82 günlük zaiyatı çıktı, ortaya. Sanki Naziler geçmişti, Cizîra Botan'dan.

Doğrusunu söylemek gerekiyorsa eğer, gün ışında olanlar Nazileri aratıyordu. Hitler'in orduları Paris’i yıkmamış, yakmamıştı. Polonya, Çekoslovakya mezarlık yıkıntıya dönüştürülmemiş, moloz karştırıldıkça cesetler fırlamamıştı.

Türklerin hücumuna uğrayan Kürt şehirler cesetlerin fışkırdığı enkazdı. Bu satırları yazarken İdil karadan ve havan bombalanıyordu. 

Ağlama haykırışları top seslerine karışıyordu. 

Kürt çocukları, nesillerden beri "Türk korkusu"yla büyüyorlar. Anneler, söz geçiremedikleri çocuklarını "seni Türklerin önüne atarım" ya da "seni Türklerı veririm" diye korkutarak söz geçirmeye çalışıyorlar.

Son kuşaklar Türk dehşeti içinde doğdu, vahşetin alevleri arasında dünyayla tanıştılar. Anne ve baba, kardeşleri ve yakınlarının yerlerde sürüklenip katledilmesine tanıklık ettiler. Korku dünyasında, uykuya hasret büyüdüler. Gülmeyi hiç bilmediler.

Varlıklıyken, talancılar, hırsızlar, gaspçıların hücumunda ekmeğe muhtaç, yoksul kaldılar. Evlerini barbarların yangınına kaptırıp, sürgün yollarına düştüler. Onuru yaralı aç, sussuz ve geceleri açıkta…

Büyürken, babalarının katili, annelerinin işkencecisi, köylerinin kibritçisi olarak tanıdıkları Türk polise ve askere taş atmaktan suçlu bulunup işkenceye alındılar. Kendi ülkelerinde öldürülmeyi, işkence görmeyi, mahpus yatmayı hak eden, peşinen mahkum terörist oldular…

Türk ordusunun şehir ve kasabaları yıkım ile insan kırımına canlarıyla karşı durunca da, sığındıkları evler başlarına yıkıldı.

Cizîra Botan enkazdır bugün. Onlara mezar…

Tesbit edileniyle, yalnızca Cizîra Botan'da çoğu genç 250 kişi toplar, tankların yarattığı enkazın altında kalarak can verdi. Yaralıların üstüne benzin dökülüp kibritlendi, insanlık!..

Bunu yer yezü barbarlarından Belgrad Paşası bile yapmadı.

Türk Başbakanı Davutoğlu dün, katliam ve kırıma dair zaferlerini kutlamak için, hırsız gibi polis ve asker ordusu arasına saklanıp gizlenerek, 40 gün muhasara altında kalmış, bombalanarak yarı harabeye dönüştürülmüş Silopi’de Cuma namazını kılma gösterisine çıktı. Belgrad katili Paşa profilini çizerek…

Silopi mezarlık şehir haline getirilmiş Cizîra Botan’a ses mesafesindeydi. O hissetti mi, algıladıysa keyiflenip mutlu oldu mu bilmiyorum ama Cizîra Botan’dan yükselen ölü kokusu Silopi'de hissediliyor.

 Belgrad katili Osmanlı Paşa gibi eserini mi kutsayıp, kendi diniyla Tanrıya şükranlarını mı sundu?

Her neyse, bunların dinleri kendilerine olsun, ama Kürtler de, barbarlıkları unutulmasın diye, Sırplar gibi katillerinin heykelini dikemiyorlarsa bile, heykel niyetine enkazdan kesitler, canlı tarih niyetine korunmalı…

En tepeye de, tarih boyunca gelen geçen tükürsün diye baş katillerin portreleri monte edilerek…

Politika

Bu haber 579 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..