Şu anda Ortadoğu’da Üçüncü Dünya Savaşı sürmektedir. 20. yüzyılda kurulan Ortadoğu dengeleri ve statükosu dağılmıştır. Bu durum Kürtler için önemli imkanlar ve fırsatlar sunmaktadır. Çünkü 20. yüzyıldaki Ortadoğu düzeni Kürt soykırımı üzerine kurulmuştu. Dünya dengeleri de büyük oranda Ortadoğu’da kurulduğundan, dünyadaki siyasi durum da Kürtler üzerindeki soykırım sisteminin sürdürülmesine imkan veriyordu. Bu bakımdan 20. yüzyıl tam anlamıyla Kürtler açısından bir kabus yüzyılı olarak geçmiştir. Bu açıdan 20. yüzyıl dengeleri ve buna bağlı statükoların dağılması Kürtler için hayırlı olmuştur.
20. yüzyıl dengelerinin sarsılıp dağılmaya başladığı 1980’li yılların sonu ve 1990’lı yılların başında PKK öncülüğündeki Kürt Özgürlük Hareketi’nin gelişmesi Kürtler için bir şans ve imkan haline gelmiştir. PKK öncülüğünde Kürt Özgürlük Hareketi’nin gelişimi yeni dengelerin kurulduğu bir süreçte Kürtler için tarihi değerde bir anlam taşımaktadır. Eğer PKK öncülüğündeki Kürt Özgürlük Hareketi’nin güçlü mücadelesi olmasaydı Kürtler Üçüncü Dünya Savaşı ortamına zayıf gireceği gibi, Kürt örgütleri ve partileri de böyle bir savaş ortamında çok zayıf olurlar ve etkisiz kalırlardı. Bu açıdan PKK’nin güçlü hale gelmesi tüm farklı siyasi hareketlerin de kendini toparlaması ve güçlenmesine büyük zemin sunmuştur.
Ortadoğu’da şiddetli süren Üçüncü Dünya Savaşı’na Kürtler önemli düzeyde güç kazanarak girmişlerdir. Bu durum Kürtler için olumlu bir gelişme olmakla birlikte, Kürtler önlerine çıkan imkan ve fırsatları değerlendirmede ciddi bir gaflet içindedirler. Kürtlerin önüne tarihi bir fırsat çıkmış, ama bunu değerlendirecek politika ve araçlarda büyük yetersizlikler bulunmaktadır. Halbuki 20. yüzyılda soykırımla yüz yüze kalan bir halkın böyle yaklaşmaması gerekir. Ortaya çıkan fırsatlardan heyecan duyarak ciddi ve sorumlu yaklaşım içine girmeleri gerekir. Bu çerçeveden bakıldığında Kürtler açısından önemli imkan ve fırsatlar bulunmakla birlikte bunu değerlendirecek bir siyasi yaklaşım da gösterilememektedir.
Üçüncü Dünya Savaşı Ortadoğu’da yeni dengeler arayışı biçiminde sürerken, Kürtlerin parçalı olmaları ve birlik kuramamaları, 20. yüzyılı da kaçırma tehlikesi ortaya çıkarmaktadır. Hatta 20. yüzyılı da aşan tehlikelerle karşı karşıya gelme durumunun yaşanması da olasıdır. Ulusal özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren halklar açısından birlik olmak çok önemliyken, bugün Kürtler birlik yaratamamakta ve ortak araçlar ve mekanizmalar oluşturamamaktadırlar. Şu anda Kürtlerin özgürlük ve demokrasi mücadelesi açısından en büyük tehlike ulusal birliğin yaratılmış olmamasıdır. Hatta KDP gerçeğinde görüldüğü gibi ulusal birliği parçalayan bir yaklaşım gösterilmektedir. KDP, önceki yüzyıllarda olduğu gibi zorla, baskıyla tüm Kürtler üzerinde egemen olmak istemektedir. Artık halklar birliklerini demokrasi içinde sağlayıp kendilerini güçlendirirken, KDP zorla hegemonik güç olma politikasını sürdürmektedir. Bu da Kürtleri zayıf bırakmaktadır. Demokratik olmayan yaklaşımlar Kürtler gibi soykırımcı sömürgecilik altında olan halkları daha da güçsüz kılar.
KDP, Kürtler için tarihi fırsat ve imkanlar sunan Üçüncü Dünya Savaşı ortamında Kürtler arası birlik sağlama yerine, Kürt düşmanı Tayyip Erdoğan’la ilişki kurarak tarihi bir hata yapmaktadır. Hatta tek devlet (yani Kürtlerin özerkliğinin reddedilmesi), tek millet (Kürtlerin varlığını tanımama), tek vatan (Kürdistan’ı yok sayma), tek bayrak (Kürtlerin her türlü ulusal ve kültürel değerlerini tanımama) diyerek Kürt’ü soykırıma uğratmayı hedefleyen Tayyip Erdoğan’a en büyük desteği KDP vermektedir. Kürtlerin birliğine dayanarak güç olmayı hedefleme yerine, siyasi rakiplerini saf dışı etmek için sömürgeci güçlerle ittifak kurarak kendi politikalarını kabul etmeyen siyasi güçleri etkisizleştirmek istemektedir.
Kürtlerin temel güç kaynağı birlikleridir. Bunun dışındaki her ilişki dönemseldir, geçicidir. Tayyip Erdoğan ve AKP gibi bir hükümetle kurulan ilişkinin sadece Kürtler açısından değil, KDP için de büyük olumsuzluklar getireceği açıktır. Tayyip Erdoğan şimdiye kadar kimleri sırtından hançerlemedi ki, satmadı ki?! KDP’nin Kürtler arası birlikten ve Kürt siyasi partileriyle ilişkiden güç alacağına AKP’yi tercih etmesi tarihi bir gaflettir. KDP ne zaman bunun farkına varacak bilemiyoruz. Bu politikaları bırakmazsa idama götürülen Laz’ın bu bana ders olsun demesi durumuna düşülmesi kaçınılmaz olur.
Kürtler Üçüncü Dünya Savaşı’ndan kazançlı çıkmak istiyorlarsa mutlaka birlik olmalıdırlar. Kürtler birlik olursa Ortadoğu’da büyük kazanacaklardır. Çünkü Kürtler hem en doğru politik yaklaşıma sahiptirler, hem de Kürt halkı özgür ve demokratik yaşamda ısrarlıdır. Kürtler, Ortadoğu’nun en dinamik halkıdır. Kazanacakları çok şey vardır. En başta da mevcut ortamda varlıklarının en temel güvencesi demokratik birlikleridir. Bu açıdan Kürtlerde birlik bilincini geliştirmek ve bu birliğin önemini bilenleri bir araya getirmek gerekmektedir. Kürtler birlik olduğunda Bakur’da da Rojava’da da Rojhilat’da da Başur’da da büyük kazanacaklardır.
Hüseyin Ali / Politika