Milli Park sahası ilan edilen Munzur Vadisi, baraj ve Hidroelektrik Santraller (HES) tarafından çevrelenirken Munzur, Pülümür, Mercan ve Peri vadilerinde yapılan ve yapılması planlanan onlarca kalekol, HES ve barajlarla coğrafya yok edilmek isteniyor. Dersim-Elazığ sınırında bulunan Peri Çayı üzerinde kurulan Pembelik Barajı’nın ardından, iki proje daha uygulanmaya başlandı. Daha önce Çevre ve Orman Bakanlığı’nın, Munzur Vadisi Milli Parkı’nda yapımına onay verdiği Konaktepe HES I ve HES II projeleri, Danıştay 10’uncu Dairesi tarafından, “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça projelerle ilgili onay ve izin verilemez” denerek reddedilmişti. Ancak alınan kararlara rağmen OHAL’in ilanı fırsat bilinerek, projeler yenilendi ve birçok köy “Acele Kamulaştırma” kanunu ile boşaltılmak isteniyor.
Konaktepe HES I ve HES II projelerini, bölgede yürütülen insansızlaştırma politikasının bir parçası olarak değerlendiren Dersimli kadınlardan Nazife Beyik, barajın Dersim halkına ve doğasına zarar verdiğini söyledi. Yapılan barajların verdiği tahribata şahitlik eden Nazife, “Barajlarla birlikte iklimler anormal bir şekilde değişti. Baraj yapıldıktan sonra kışın kar yağışı azaldı, hava nemlendi. Tam dört sene kuraklık oldu. Hiç önceki senelerde bu mevsimde böyle olur muydu? Şuan hava sıcak, normal mi bu? Önceden bu vakitlerde kar olurdu buralarda. Kışımız 6 ay sürerdi” dedi.
Özgürlükçü Demokrasi’ye konuşan Saniye Ertaş ise, “Önceden su donardı elbise bile yıkayamazdık. Ama insan huzursuz oluyor. Biz kar yağışına alışığız. Soğuğa alışığız. Baraj olmuş bize ne faydası var? Köyler hep boşaltıldı. Hayır! Dersim’de baraj istemiyoruz” dedi.
Barajın yapılması planlanan Çaxperi (Güneykonak) köyü kadınları da, baraj yapımı ile köylerinin sular altında kalacağını belirtiyor. Kadınlardan Medine Aren, “Biz burada baraj istemiyoruz. Gerekirse kanımızın son damlasına kadar direneceğiz. Munzur Nehri bizim değerimizdir. Değerlerimizin kaybolmasını istemiyoruz. Mezarlarımızın sular altında kalmasını istemiyoruz. Bizim gidecek başka yerimiz yok. Başka yerde de yaşamak istemiyoruz. Baraj bize yıkım getirir” diyerek, tepkilerini dile getirdi.
Yapılacak barajın doğanın yok olması anlamına geldiğini ifade eden Medine, “Yabani hayvanlar göç edecek, bitki ve hayvan çeşitleri zarar görecek. Ziyaret yerleri sular altında kalacak. Köylerimiz boşalacak. Bizim köklerimiz burası, bu doğa. Buraya zarar gelmesini istemiyoruz” şeklinde konuştu.
Ovacık merkezde ikamet eden Leyla Yıldız, tarihi ziyaretlerin sular altında kalacağını belirttiyor. Altun Ayata ise, “Büyük tüccarlar var ya onlar kazanacak biz yine altta kalıyoruz. Fakir halk yine fakir kalacak. Barajdan kimseye fayda olmaz” ifadelerinde bulundu.