DİHABER’in bildirdiğine göre “Dersim’in Kutudere bölgesine hava destekli yapılan bir operasyonda yaşamını yitiren Murat Güngörmüş’ün cenazesinin, Cemevinde yıkanmasına izin verilmedi. Cemevi yönetimi, Tunceli valiliğinin baskısı üzerine cenazeyi yıkamadıklarını söyledi.”
Dersim halkı Muaviye’nin sofrasında oturarak Hüseyin’in davasının güdülmeyeceğini biliyor. O zaman bu yol düşkünü Cemevi yöneticilerini derhal o Cemevinin başından kovmalıdır. Çünkü onlar bu tutumları ile Yezit’in yanında bulunuyorlar.
Cenaze de konuşan HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, başsağlığı dileyerek, “38’den bu yana devam eden Muaviye zihniyetine Murat’ın ataları da diz çökmedi, kendisi de diz çökmedi. Murat hakkını bize helal etsin” dedi. İşte Kızılbaş tutumu böyle olmalıdır. Kızılbaş tutumu “can için yalvarmam sana” tutumu olmalıdır.
Bugün Pirlerimizin izinden giderek, halkının özgürlüğü için, inancının özgürlüğü için on yıllardır toprağı döşek, gökyüzünü yorgan, taşı yastığı yapan ve bu uğurda canını feda etmekten çekinmeyen yiğit Kürt gençlerinin cenazesini yıkamaya dahi yanaşmayan, erkanını yürütmekten imtina eden, kendine utanmadan Pir diyebilen korkak yol düşkünlerinin aramızda barınmasına müsaade edilmemelidir.
Rea Heq inancı, Hakikat yürüyüşünde can vermeyi göze alanların inancıdır. Rea Heq inancı düşman ne kadar zalim olursa olsun karşısında diz çökmeme inancıdır. Biliyoruz, düşman acımasızdır, düşman zalimdir. Ancak artık bizi de savunan, bizim için canını vermekten çekinmeyen yiğitlerimiz var, bu açıdan umutsuz olmaya, korkak davranmaya gerek yok. Artık ağıtlarımızın yerini yavaş yavaş direniş klamlarımız almalıdır.
Yaşam direnmekle olanaklıdır. Aleviler ne zaman takiyye yapmışsa orada hakikatinden uzaklaşma başlamıştır. Bugün de “Valilik istemiyor” sözünün arkasına sığınarak bizim için toprağa düşmüş bir canımızın cenaze erkanını yürütmekten çekinirsek, yarın o Cemevini de başımıza yıkarlar.
Biliniyor Amed Newroz’unda “canlı bomba” denilerek katledilen gencecik canımız Kemal Korkut Malatya Battalgazi ilçesinde Hakka uğurlanırken, AKP’li belediye görevli göndererek suyu kestirdi. Cenazeye katılanların gösterdiği tepki de fayda etmeyince, aile kendi olanakları ile cenazeyi yıkadı. Kemal bir kızılbaş evladı idi. Cenazenin defnedilmesi için cenaze arabası da verilmedi. Mezar yeri bile engellenmek istendi. Korkutun ailesi yaptığı açıklamada cenazelerine uygulanan bu zulmün inançlarından kaynaklandığını söyledi.
Yine Aleviler bilir, Kerbela’da katledilen Hüseyin’in cenazesinin gömülmesini Yezit engellemişti. Şimdi de Yezit’in torunları aynı şekilde Hüseyin’in torunlarına davranmaktadır. Bu davranışın benzerinin Dersim Cemevi yöneticilerince bir Kızılbaş evladına yapılmış olması bizi daha da derinden yaralamıştır. Kendi inancının üyesi bir ailenin evladının Hakka Yürüme erkanına engel olmak, onun naaşını Cemevine almamak, Yezidin torunları ile aynı tutumun sahibi olmaktır. Hüseyin’e hakarettir.
Hiçbir gerekçe böylesi bir tutumu haklı gösteremez. Böylesi bir davranış geçtiğimiz yıllarda Elbistan Cemevinde de gösterilmiş ve Alevilerin yoğun tepkisi ile karşılaşmıştı. Aleviler şimdi tepki ile yetinmemelidir. Bu yol düşkünü cemevi yöneticilerini cemevinden kovmalıdırlar. Onların yönettiği erkanlara katılmamalı, onları yalnız bırakmalıdırlar. Kim onların erkanlarına katılırsa onları teşhir etmelidirler.
Alevilikte eri erden ayırmak yoktur. Alevilikte Pir postuna oturmak halkın rızalığına bağlıdır. O zaman o postta oturanlar da halkın rızalığını alarak tutum belirlemek zorundadır. Onları o posta oturtan halk onları görevden almasını da bilmelidir. Pirlik, yöneticilik Alevilikte hiç kimseye ayrıcalık hakkı vermez. Alevilikte her makam halka ve Hakka hizmet için vardır. Halkına hizmet etmekte tereddüt edenlerin aramızda yeri olamaz.
Devlet erkanının istemlerine uyan, yola bağlılık yerine zalimlere bağlılığı esas alan Dersim Cemevi yönetimi derhal istifa etmelidir. İstifa etmezlerse halkımız tarafından yalnız bırakılmalı ve erkanlarına katılınmamalıdır. Aleviliğe hizmet yerine devlete hizmeti seçenlerin Alevi camiasında yer alması düşünülemez.
Aleviler binyıllarca kendi erkanlarına göre yaşamışlar ve tarihinin hiçbir döneminde zalim iktidarlara biat etmemişlerdir. Bundan dolayı kıyımlara, kırımlara, katliamlara uğramışlar ama canlarını kurtarmak için bile olsa asla yoldan çıkmaya tenezzül etmemişlerdir. İnançlarını yaşatmak ve bugünlere taşımak için en ağır bedelleri ödemeyi de göze almışlardır.
Bundan dolayı bugün “Vali istedi, Emniyet Müdürü istedi, Asker istedi, bundan böyle davrandık” demek bir Alevi yöneticisi için suçuna gerekçe yapılamaz. Bu tutum yola ihanettir, düşkünlüktür. Düşkünler ise bir gün yeniden toplumla buluşmak istiyorlarsa bulundukları makamlardan derhal istifa etmelidir.
İrfan Dayıoğlu / Alevinet