Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Cumartesi Anneleri, 570. kez Galatasaray'da

Cumartesi Anneleri, 570. kez Galatasaray'da

27 Şubat 2016, 17:50

Kürdistan'da her gün ölüm haberleri geliyor. Her ölüm Cumartesi Anneleri'nin yaralarını kanatıyor, acılarını büyütüyor.

Cumartesi Anneleri, 570. kez Galatasaray'da bir araya geldi. Kürdistan'da her gün onlarca insanın katledilmesi nedeniyle artık kayıpların akıbetlerini dahi soramayan kayıp yakınları, halklara yönelik savaşa son verilmesini istedi.

22 yıl önce gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar'ın akıbetini soran kayıp yakınları, geçtiğimiz yıl bugün kaybettikleri Kiraz Şahin ile dün yaşamını yitiren Sultan Seçik'i andı.

Bu hafta eyleme Suruç şehitleri Çağdaş Aydın ile Cemil Yıldız'ın aileleri, Gezi şehidi Berkin Elvan'ın ailesi ve dün serbest bırakılan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül de katıldı.


'SULTAN, DİRENGENLİĞİN HER ZAMAN YANIMIZDA OLACAK'


Maside Ocak, Sultan Seçik'in, gözaltına alınan Hasan Ocak'ı aramaya başladıklarında yanlarında olduğunu hatırlattı, "Sultan, dayanma gücün ve direngenliğin her zaman yanımızda olacak" dedi.

CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Sur'da en az 200 sivilin bodrum katlarda ya da binalarda mahsur kaldığını hatırlattı. Tanrıkulu Başbakan Davutoğlu'na seslendi: "Başbakanlık dönemin, tarihin en kanlı başbakanlık dönemi oldu. Eğer biraz vicdan taşıyorsan bu bu zulme engel olman lazım."


'İNSANLARI YAŞADIKLARI TOPRAKLARDA RAHAT BIRAKIN'


İnsanların evlerinde yakıldığını, çocukların, kadınların sokak ortasında katledildiğini söyleyen Cemil Kırbayır'ı ağabeyi Mikail Kırbayır, bu gerçekleri halka ulaştırmaya çalışan basının sesinin susturulmaya çalışıldığını söyledi. Dün, İMC TV'nin ekranının karartıldığını hatırlatan Kırbayır, "Derdin ne? Bu halkların suçu ne? İnsanları yaşadıkları evlerde, topraklarda rahat bırakın. Çekilin, çekilin..." dedi.

HDP İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, Galatasaray Meydanı'nın direniş meydanı olduğunu söyledi, "Yeni insanlar katılmasın diye burada oturuyoruz ama bugün Sur'da insanlar ölümle burun buruna. Elimizden geleni yapmamız gerekiyor" diye kaydetti.

Cüneyt Aydınlar'ın yakını Recep Aydınlar, devletin, dün insanları gözaltında, faili meçhul cinayetlerde kaybettiğini, bugün ise bodrumlarda, sokaklarda diri diri yaktığını, öldürüldüğünü, cenazelerini dahi çürümeye bıraktığını söyledi.

Kürdistan'da sadece insanların değil, anıların da katledildiğini kaydeden Aydınlar, "Geçen yıl çözüm sürecini konuşuyorduk, bugün yine savaşı konuşuyoruz. Devlet yine sınıfta kaldı" dedi.

Haftanın açıklamasını Meryem Göktepe okudu. 570 haftadır Galatasaray'dan, ancak evrensel hukukun işletilmesiyle ülkedeki hak ihlallerin son bulacağını söylediklerini belirten Göktepe, her gün cezasız bırakılan her insanlık suçunun yeni ve daha ağır insanlık suçlarını doğurduğuna tanıklık ettiklerini vurguladı.

Kürdistan'da süren sokağa çıkma yasaklarının yarattığı hukuki, ahlaki, vicdani ve insani tahribatlara dikkat çeken Göktepe, bu gerçekleri gösteren, haber yapan gazetecileri tutuklandığını, hiç bir yasal dayanağı olmadan gerçekleri yansıtan televizyonların yayınlarının karartıldığını hatırlattı.

Cüneyt Aydınlar'ın kaybediliş hikayesini hatırlatan Göktepe, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile devlet kurumlarında görevli olan tüm isimlerin Aydınlar'ın kaybedilmesinden sorumlu olduğunu söyledi, cezalandırılmalarını istedi.


NE OLMUŞTU?


23 yaşındaki Cüneyt Aydınlar, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3. sınıf öğrencisiyken, 10 Şubat '94'te İncirli/ Ömür durağından TMŞ polisleri tarafından gözaltına alındı. Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü ve gözaltına alınmış bir kişi olarak, kayıtlara geçti. DGM Savcısı Aytaç Tolay'dan, Cüneyt'in sorgulanması için ek süre istendi, ağır işkence gören Aydınlar, 28 Şubat'ta yer gösterme bahanesi ile Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na götürüldü. Mahalle sakinleri 30 kadar polis eşliğinde getirilen Aydınlar'ın ellerinin kelepçeli, kan içinde, bir ayağı kırık ve yürüyemez halde olduğunu gördü. Polis, bu halde olan Aydınlar'ın yer gösterme esnasında kaçtığını, arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayarak firar ettiğine dair sahte bir tutanak düzenledi. Aynı operasyonda gözaltına alınan 14 kişi, çıkarıldıkları mahkemede Aydınlar'ın mahkemeye getirilmediğini, ağır işkence gören Aydınlar'ın "Ölmeye hazır mısın, ölmeye gidiyorsun" dinelerek hücreden çıkarıldığını, ölmesi durumunda Gayrettepe Siyasi Şube polislerinin sorumlu olacağını söyledi.

Araştırma yapan İHD, 25 Mart '94'de TMŞ'nin gözaltına aldığını kabul ettiği Cüneyt Aydınlar'ı kaybettiğini duyurdu.

Bu haber 589 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Boksör İsmail Özen, Almanya’da spor, medya ve iş dünyasında tanınan bir isi..