Kadınlar açısından sinema, iki yönlü bir “yansıtma” aracı. Popüler sinema, kadınlara erkek egemen bakışın görünür olduğu bir mecraya dönüşüyor. Birçok filmde kadınlar, ya cinsellikten ibaret bir metaya dönüştürülüyor ya da ekonomik ve sosyal yaşam içindeki görünürlükleriyle toplumsal cinsiyet rollerini teyit ediyor.
Bu filmlerin yanında bir de kadrajına cinsiyetçilikten çektiği eziyet ve var olma mücadelesiyle kadınları yerleştiren filmler var. Bu filmlerin bazıları, özel olarak bu konuyla ilgileniyor ve onlara daha çok “feminist sinema” deniliyor. Bazılarıysa -mesela Almodovar filmleri gibi- kadın karakterlere özgün bakışıyla dikkat çekiyor. Yine kadın yönetmenlerin çektiği filmler de -doğaldır ki- başka bir yaklaşıma kapı aralıyor. Kürt kadınlarının çektiği ya da merkezinde yer aldığı filmler de özellikle Kürt Özgürlük Hareketi’nin güçlenmesiyle orantılı giderek artıyor; kadın, Kürt sinemasının yalnızca erkek tarafından yorumlanan unsuru olmaktan çıkıyor ve üretici özneye dönüşüyor.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle bu filmlerden birkaçını -FilmLoverss.Com’dan da faydalanarak- derledik. Kısa tanıtım yazılarına filmlerin internetten kolayca erişilebilir çok yüksek çözünürlüklü olmayan hâllerini de ekledik.
1-Sara - Hep Kavgaydı Yaşamım (2016)
Gerilla yönetmen Dersim Zerevan’ın yönettiği “Sara - Hep Kavgaydı Yaşamım”, son dönemin en fazla dikkat çeken yapımlarından biri oldu. Belgesel film, 9 Ocak 2013’te Paris’te katledilen PKK kurucularından Sakine Cansız’ın yaşamına odaklanıyor. Filmde ailesi ve yoldaşlarının tanıklığı ile kendi yazdığı kitabın kılavuzluğunda “Sara”nın mücadelesine ışık tutuluyor.
Film henüz yeni sayılabileceği için internetten ulaşmak mümkün değil. Özel gösterimler ve festivallerle seyirciyle buluşuyor.
2-Wadjda (2012)
Haifaa Al-Monsour’un yazdığı ve yönettiği film, Suudi Arabistan açısından birçok ilkin taşıyıcısı. Bu film, ülkede tamamı bir kadın tarafından çekilen ilk film. Ve bu kadın, tamamı Suudi Arabistan’da çekilen ilk uzun metrajlı filmin de yönetmeni olma gururunu taşıyor. Yönetmenin kadına yönelik zulümle anılan ülkede gizlice çektiği filmde 10 yaşındaki bir kızın bisiklet sevgisini, hayata karışma özlemini odak alıyor.
Film şu linkten izlenebilir: https://goo.gl/vKV4T5
3-Beritan (2006)
Hiç kuşku yok ki, Halil Dağ’ın yönettiği Beritan, Kürt sinemasının en fazla akılda kalan yapımlarından biri. Bir gerilla filmi. Kürdistan dağlarında, savaşın hakikati içerisinde, tüm teknik olanaksızlıklara karşın güçlü bir sinematografiyle çekilmiş. Senaryosunu gerilla yazmış; oyuncular gerilla; teknike, organizasyona, güvenliğe dair tüm ihtiyaçlar gerillalar tarafından kotarılmış. Filmin odağında kadın gerilla Beritan’ın KDP’nin ihanet çizgisine direnişi yer alıyor. Yönetmen Halil Dağ da filme dair, “PKK gerillasının gerçek çizgisinin ne olduğunu göstermek istiyordum” demiş.
Beritan’ı birçok internet sitesinden izlemek mümkün. Türkçe altyazılı bir formatı şu link ile Youtube’dan izlenebilir: https://goo.gl/uvmrhY
4-Caramel (2007)
Lübnan’ın ünlü yönetmenlerinden Nadine Labaki, Caramel’in hem yönetmeni hem de başrol oyuncusu. Film, dini çatışmaların yoğun yaşandığı ve iç savaşa sürüklenen Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki bir mahalledeki güzellik salonunda bir araya gelen beş kadının hikâyesini anlatıyor.
Film şu linkten izlenebilir: https://goo.gl/T9JFAF
5-Zanan Bedun-e Mardan (Erkekler Olmadan) (2009)
Tahranlı yazar Shahrnoush Parsipour‘un 1990’da yayımladığı aynı isimli kitabından uyarlanan Zanan Bedun-e Mardan (Women Without Men) İran asıllı Amerikalı yönetmen Shirin Neshat tarafından yönetildi. Kitabın yayımlandığı dönemde İran’da politika konuşmanın yasak olmasıyla gelen pek çok zorluk, Neshat’ın filmi İran dışında çekmesiyle daha özgürce konuşabildiği bir film yapmasına imkân tanıdı. Film, 1953 darbesi döneminde Tahran’da yaşayan dört İranlı kadının kesişen hayatlarını, bir bahçede avuntu ve özgürlük bulmalarını konu alıyor. Film, aynı zamanda İran’ın o dönemdeki siyasi ve toplumsal yaşantısına bu dört farklı kadının bakış açısından bir seyir sunuyor.
Film şu linkten izlenebilir: https://goo.gl/axPyLt
6-L'une Chante, L'autre Pas (Biri Şarkı Söyler, Diğeri Söylemez) (1977)
Fransız Yeni Dalga’nın en önemli yönetmenlerinden biri olan Agnés Varda, “L’une Chante, L’autre Pas” filmiyle birbirinden farklı iki kadının dostluğunu anlatıyor. 70’li yıllarda Fransa’daki kadın hareketinden beslenen Varda, bu filmiyle de tüm farklılıklara rağmen ayakta kalan bir kız kardeşliğin inşa ettiği kadın dostluğunun üzerinde duruyor ve 70’lerde kürtaj hakkı için verilen mücadeleye değinmeden geçmiyor.
Türkiye ve Kürdistan’daki kadın hareketlerinin dönem dönem etkinliklerde gösterdiği bu filmi internetten izlemek, biraz çaba gerektiriyor. Önce filmi, ardından altyazısını sıkı bir aramayla bulmanız ve indirmeniz gerekiyor.
7-Song of the Exile (1990)
Hong Kong Yeni Dalga’nın önemli isimlerinden Ann Hui, bu yarı otobiyografik filmde kültürel çatışmalar ve kimlikler üzerinde duruyor. Hong Kong’a dönüşü ve annesiyle olan ilişki etrafında toplanan sorunlarını ele aldığı “Song of the Exile” ile Hui, ataerkil bir kültürde kendisini alenen ifade ederek bu kültürün karşısında feminist bir duruş sergiliyor.
Film, şu linkten izlenebilir: https://goo.gl/gj2CQk
8-Orlando (1992)
Virginia Woolf‘un “Orlando: A Biography” adlı romanından Sally Potter tarafından uyarlanan Orlando, Elizabeth Devrinde soylu bir erkek olan ana karakterin yavaş yavaş bir kadına dönüşmesi üzerinden kadın ve erkeğe biçilmiş cinsiyet rollerini ve cinsiyet kimliğini sorguluyor.
Film, şu iki linkten izlenebilir: https://goo.gl/V5EBjD , https://goo.gl/r5ODLb
9-Wendy and Lucy (2008)
Amerikan Bağımsız Sinemasının yönetmenlerinden Kelly Reichardt‘ın bu filmi, hayatına sıfırdan başlamaya çalışan ancak kalp kırıcı engellerle karşılaşan genç bir kadının hikâyesini konu alıyor. Film, aşırıya kaçmadan işlediği duygusallığıyla cinsiyet ve sosyal eşitsizlik meselelerini ele alıyor.
Film, şu iki linkten izlenebilir: https://goo.gl/lqJi4C , https://goo.gl/JjHUwn
10-The Headless Woman (2008)
Yeni Arjantin Sinemasının yönetmenlerinden Lucrecia Martel, The Headless Woman‘da bir kadının geçirdiği kazadan sonra hafıza kaybı sonucu yaşadığı psikolojik kırılmayı anlatıyor. Politik bir alt metne de sahip olan filmde ülkenin karanlıkta kalan politik ve sınıfsal mücadelelere ve 70’ler ve 80’lerdeki diktatörlüğün günümüz Arjantinine zuhur etmesine de değiniyor.
Film, şu linkten izlenebilir: https://goo.gl/L8GsAk
Politika