AKP-MHP iktidarının 7 Haziran seçim sonuçlarına karşı kurduğu ittifaktan bu yana yürüttüğü Kürt halkının iradesini kırıp sindirerek özgürlük mücadelesini ezme politikası bugün yüzünü Xerabê Bava ve çevresindeki köylerde göstermektedir. Xerabê Bava köyü 15 günden fazladır kuşatma altındadır. Ne gazeteciler, ne insan hakları kuruluşları temsilcileri, ne de siyasetçiler köylere girebiliyorlar. Çünkü yapılan zulmün sıcağı sıcağına görülmesi istenmiyor. Halkın iradesini kırıp sindirmek için bu kadar uzun süre kuşatma yapılıyor. Köylülerin tüm yaşam imkanları kısıtlanarak, ortadan kaldırılarak köy yaşanmaz hale getirilip göçe zorlanmak isteniyor.
Kürtler yüzyıla yakındır bu uygulamalara maruz kalıyorlar. Kürtlerin yüzyıla yakındır yaşadığı bu zulüm Türkiye’nin batısında, Karadeniz’de, Akdeniz’de oluyor mu? Neden Kürtler sürekli baskı ve zulüm altında tutuluyor? Bunun cevabı net ve açıktır; Kürtler soykırıma uğratılmak isteniyor. Eğer politika Kürtleri soykırıma uğratmak olmasaydı, bu zulmün onda biri bile görülmezdi. Kürtlere yapılan zulüm, Kürtler üzerinde uygulanan soykırımcı sömürgeci politikayla ilgilidir. Bunu soykırımcı sömürgeci sistem ve onun psikolojik etkisinde olmayan herkes bilmektedir.
AKP-MHP iktidarı Kürtlerin başta Bakurê Kurdîstan ve Rojavayê Kurdîstan’da güçlendiğini görerek faşist bir ittifak yapıp Kürt’ün bu gücünü ezerek ulus devletçi soykırımcı sistemi restore etmeyi hedeflemiştir. Bu nedenle de 24 Temmuz’da başlamak üzere Kürt halkına karşı şiddetli bir saldırıya geçmişlerdir. Kürt Özgürlük Hareketini tasfiye etmek için de en kirli savaş yöntemleri devreye konmuştur. Xerabê Bava köyüne ve çevre köylere yapılan saldırı, Cizre, Nusaybin, Şırnak, Sur, Silopi, Hezex ve Gever’e yapılan saldırıların devamıdır. Amaç, halkın iradesini kırıp sindirerek sarsılan soykırımcı sömürgeci sistemi Kürdistan’da yeniden inşa etmektir. Bu nedenle acımasızca saldırmaktadır. Açıkça Kürtlere ya özgürlük mücadelesinden vazgeçeceksiniz, ya da zulüm göreceksiniz denilmektedir. Dolayısıyla Xerabê Bava şahsında saldırı tüm Kürdistan’a yapılmaktadır. Soykırımcı sömürgeciliğin 1925 yılında Şêx Sait ve arkadaşlarının idam edilmesiyle başlatılan soykırım politikalarından bu yana Kürtler üzerinde yürütülen uygulamalar hep bu yönlü olmuştur. Zulüm ile psikolojik savaş iç içe yürütülerek Kürtler sindirilip çökertilmek istenmektedir. Zaten bu saldırıya 2014 yazında bütünlüklü çöktürme planı adını vermişlerdir. Ne kadar öldürecek, ne kadar zorla göç ettirilecek, bunların hepsi önceden planlanmıştır. Amaç önceden ortaya konulmuştur. Saldırılarla bu amaca ulaşmanın tarihi yazılmaktadır. Bilinçli ve taammüden bir soykırım saldırısı yürütülmektedir.
Amaç hayır oyunu düşürmek
Kuşkusuz bu saldırıların güncel ve dönemsel amaçları da bulunmaktadır. Mart ayı, baharın canlanması gibi Kürt halkının da canlandığı, soykırımcı sömürgeciliğe karşı direnişin yükseldiği bir aydır. Bu aya girilmeden zulüm ve baskı tırmandırılarak halk ürkütülerek sokaklara ve meydanlara çıkması engellenmek isteniyor. Yine Kürdistan’da yüksek oranda hayır oyunun çıkmasını engellemek için halk bu baskılarla korkutulmak ve ürkütülmek isteniyor. Xerabê Bava Kürdistan’ın en yurtsever köylerindendir. Nusaybin hem yurtseverliğin çok yüksek olduğu, hem de ilk serhildanın geliştiği bir yerdir. Zaten Cizre, Nusaybin ve Şırnak’ın tanklar ve toplarla yerle bir edilmesi 1990’lı yılların intikamının alınmasıdır. Çünkü Kürt halkının mücadelesinin yükselişi bu şehirlerde başlamış, tüm Kürdistan’a dalga dalga yayılmıştır. Türk devleti bunu unutmamış, Kürt halkının özgürlük mücadelesinin başladığı yerde irade kırma ve ezme saldırısını arttırmıştır. Türk devletinin tarih boyu gerçeği budur. Şimdi bu gerçeklik AKP-MHP ittifakında en azgın faşist temsilini bulmuştur.
AKP-MHP faşist iktidarının saldırıları bu faşizme karşı direnişin de güçlü biçimde verilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Özyönetim direnişlerinin Agit’i, komutan Çîyager’in haykırdığı gibi bu saldırılar karşısında direnişin de muhteşem olması gerekmektedir. AKP-MHP faşist saldırganlığını kıracak direniş tarzı muhteşem direniş tarzı olacaktır. Xerabê Bava kuşatması, saldırısı ve halka yapılan işkence de bu gerçeği bir daha ortaya koymaktadır. Önümüzdeki aylarda ve yılda Kürtler tarihlerinin en kutsal direnişini vereceklerdir. Bu, Kürtlerin soykırımcılığa karşı son büyük savaşı olacaktır. Zaten AKP-MHP iktidarının yandaş basınının kalemşorları da bu savaşı kendilerinin dinci-milliyetçi faşist güçleriyle demokrasi güçleri arasında yürütülen son savaş olarak görmektedirler. Bu savaş sonucu kendilerinin otoriter, faşist soykırımcı sömürgeci sistemlerinin hakim geleceğini söylemektedirler. Onların bu son savaş olarak gördükleri bu savaş en fazla da Kürtler için bir son savaş olacaktır. Bu son savaşta soykırımcı sömürgeci bu dinci-milliyetçi faşist iktidar yenilgiye uğratılarak Türkiye’nin demokratikleşmesinin ve Kürdistan’ın özgürleşmesinin önü açılacaktır.
Tek politika faşist ittifaka karşı mücadele
AKP-MHP iktidarını muhteşem bir direniş dışında yenilgiye uğratmak, faşist güçler mezarlığına göndermek mümkün değildir. Artık izlenecek tek politika vardır, o da demokrasi güçleriyle ittifak içinde bu faşist ittifaka karşı mücadele etmektir. AKP-MHP ittifakına karşı muhteşem direniş dışında gösterilecek her yaklaşım yanlıştır, gaflettir. Bu iktidarın kendisi zaten ezeceğim diyor. O zaman buna tüm demokrasi güçlerinin topyekun direnişle karşılık vermesi gerekir. Bunun dışındaki hiçbir yol bu faşist ittifakın saldırılarının karşılığı olamaz. AKP-MHP iktidarı Kürt halkına karşı 1980’li ve 1990’lı yıllarda yürütülen saldırıları aşan bir planlama ve saldırı içindedir. Zaten bu saldırıların çöktürme planı olarak bir yıl önce hazırlandığı netleşmiştir. Xerabê Bava ve çevresindeki köylere yönelik saldırılar bu amaçla yürütülmektedir.
Kuşkusuz bu çöktürme planı ve amacına karşı Çîyager komutan şahsında muhteşem direnişler verilmiştir. Muhteşem direniş anlayışıyla, bu kahramanların yükselttiği direniş ölçüleriyle mücadele dağda, ovada, şehirde, kasabada ve köyde verilerek soykırımcı sömürgecilik yenilgiye uğratılacaktır. Soykırımcı sömürgeciliğin zulmüne sessiz kalarak bu zulmün önüne geçilemez. Bu zulüm ancak ve ancak direnişle ortadan kaldırılır. Soykırımcı sömürgecilikte ne vicdan, ne ahlak, ne de adalet vardır. Zaten amacı daha baştan her türlü insani değeri yok sayan bir saldırıyı öngörmektedir. Bu açıdan direnişi her alanda yükseltmek önemlidir. Özgürlük Hareketimiz de halkımız da bu zalim soykırımcı sistemi çok iyi tanımaktadır. Sessizlik bu zalimleri sadece ve sadece cesaretlendirir. Onları sadece ve sadece direniş korkutup geriletir ve yenilgiye uğratır. Zaten Önder Apo ve Kürt Özgürlük Hareketi 45 yıldır direne direne Kürtleri bugünkü düzeye getirmiştir. Kürtleri üstü betonlanmış mezarlıktan çıkarmış, Ortadoğu’da özgürlük ve demokrasi mücadelesinin öncü halkı haline getirmiştir. Bu kesinlikle direnişle olmuştur. Direnişle korunup geliştirilecektir.
Xerabê Bava’ya sahip çıkmalıdır
Bu direnişin iki temel güç kaynağı vardır. Birincisi gerilla, ikincisi de serhildandır. Bunlara direniş ruhu kazandıran ise 14 Temmuz direnişçileri şahsında zindan direnişçiliğidir. Özyönetimlerin Agit’i Çiyager yoldaş ise 15 Temmuz’un yarattığı yurtseverlik, militanlık ve fedailik ölçülerini daha da yükselterek Özgürlük Hareketini daha da yenilmez kılmıştır. Özgür ve demokratik yaşamı kazandıracak devrim tarzına yeni değerler katmıştır. Gerilla ve halkımız bu kahramanlarımızın yarattığı yüksek ölçülerle direnişi geliştirme sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Bugün serhildanın ilk çıktığı yerde Kürt halkı üzerinde zulüm yapılıyorsa, tüm halkımız da sokaklara çıkarak her sokağı ve mahalleyi eylem alanı haline getirerek serhildan şehri Nusaybin ve Xerabê Bava köyüne sahip çıkmalıdır. Her sokak bir serhildan alanı haline getirilmelidir. Her mahalle serhildan alanı haline getirilmelidir.
Zulmü halkın sokağa çıkması önler. Kürt halkı sokağa çıktığında zulüm son savaşta yenilginin başlangıcını yaşar. Kürdistan’da eninde sonunda özgürlük mücadelesinin kaderini serhildanlar belirleyecektir. Nusaybin’in, Cizre’nin, Şırnak’ın serhildan ruhu bu son savaşta da ayağa kalkarak AKP-MHP ittifakını son savaşta yenilgiye uğratacaktır. Bu saldırılar zayıflamış soykırımcı sömürgeciliğin kendini ayakta tutma saldırılarıdır. Ancak bir daha vurgulayalım ki korkunun ecele faydası yoktur. AKP-MHP faşizmi halkımızın direnişi karşısında yenilecek, diz çöken soykırımcı sömürgecilik, zafer demokrasi güçlerinin olacaktır.
Politika