Lütfen bekleyin..
Munzur Haber / Anlayın artık, Erdoğan bildiğiniz gibi değil!

Anlayın artık, Erdoğan bildiğiniz gibi değil!

21 Şubat 2017, 12:50

Erdoğan’ın siyaset yapma tarzı, bir dönem kendisiyle birlikte hareket eden “dava arkadaşları”nı, yandaşlarını, gizli koalisyon ortaklarını bir anda “açığa” düşürmek, boşluğa ışınlamak üzerine kurulu.

Eğer Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu “sırrı”nı anlatmasaydı, Türkiye’nin 16 Nisan’da neden bir referanduma götürüldüğünü bir türlü anlamayacaktık..

Erdoğan önceki gün Gaziantep’te gayet açık seçik anlattı niye sandık başına gideceğimizi.

Ahmet Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığı döneminde şimdiki Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’i Merkez Bankası’nın yönetimine atamak istemiş. Ancak Sezer veto etmiş.

“Meğer bizim anayasa değişikliği referandumuna gidiş nedenimiz, Erdoğan, Mehmet Şimşek’i bankanın yönetimine gönül rahatlığıyla ataması içinmiş” demeyeceğim elbette.

Ama hiç değilse somut, elle tutulur bir gerekçe yakaladım sonunda.

Gerçi olayın Erdoğan’ın anlattığı biçimde olmadığını CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner bütün kanıtlarıyla ortaya koydu ama olsun, hiç değilse 16 Nisan’da neden sandık başına gidileceği konusunda somut bir gerekçem var artık.

Gerek AKP, gerekse de MHP yönetiminin sözcüleri eminim bu eldeki tek nedeni referandum tarihine kadar biraz daha çoğaltırlar.

Ancak referandum tarihi yaklaştıkça sadece sandığa gitme nedenleri çoğalmayacak, yandaş yazarlardan, iktidar kadrosundan TV’lere “uzman” olarak çıkan kimi akademisyenlerden, “Evet”i savunan AKP’li bakanlardan, MHP’lilerden bir çok kişiyi de Erdoğan iyice “açığa” düşürecek.

Hatırlarsınız, Kültür ve Turizm Bakanıyken Ertuğrul Günay sadece vaziyeti değil; bir heykeli, sanatı, kültürü de kurtarmak isterken Erdoğan tarafından fena halde “açığa” düşürülmüştü.

2011’de Erdoğan Kars’ta Mehmet Aksoy’un yaptığı “Barış” heykeli için “ucube” demişti. Günay ise “Ben de yanındaydım. Başbakan heykele ‘ucube’ demedi. Heykelin çevresini kastetti” diye “küçük” bir düzeltme yapmaya çalışmıştı.

Ancak Erdoğan, Günay’ı “açığa” düşüren açıklamayı Katar’dan dönerken yapmıştı:

“Ucube, ifadesini heykel için kullandım.”

Neyse ki Günay, gerçek yüzünü en erken görenlerden biri olarak Erdoğan’ı artık kaderiyle baş başa bırakma zamanı geldiğini anlamıştı.

“Erken uyarı mekanizması” en hızlı çalışan Abdüllatif Şener’i saymıyorum.

Abdullah Gül, Bülent Arınç, Sadullah Ergin, Beşir Atalay gibilerini sormuyorum.

Dolmabahçe mutabakatında HDP heyeti ile birlikte fotoğraf veren dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ile İçişleri Bakanı Efgan Ala’ya ne oldu demiyorum.

Hele son saydığım bu iki isim Erdoğan tarafından fena halde “açığa” düşürülmüş, her aşamasını çok yakından izlediği Dolmabahçe mutabakatı için “haberim yoktu” demişti de, Bülent Arınç’ı bile isyan ettirmişti.

Neyse, bu kadar geçmişe gitmeye gerek yok. Referandum parkuruna girdikten sonra da Erdoğan’ın “açığa” düşürdüğü o kadar çok yandaş yazar, AKP’li bakan ve yönetici, MHP’li, “liberal düşünür” var ki saymakla bitmez.

Geçenlerde KHK ile ihraç edilen 330 akademisyen olayı bile AKP ile yandaşlarını allak bullak etti.

İhraç kararından sonra toplanan AKP Grup Yönetim Kurulu’nun üyeleri Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli’ye akademisyenlerle ilgili listeyi kimin hazırladığını sordular. Listede adı geçen çok sayıda akademisyeni yakından tanıdıklarını, herhangi bir örgütle ilişkilendirilmelerinin mümkün olmadığını hatta atılanlardan bazılarının Erdoğan’ın talimatıyla çalışmalar yaptıklarını anlattılar.

Bazı üyeler daha da ileri giderek “Bu yapılan AK Parti’ye tersinden operasyondur. AK Parti’nin sosyolojisine aykırıdır. Geçmişte bize yapıldığını iddia ettiğimiz konuların aynısı şimdi başkalarına yapılıyor” dediler. (Nuray Babacan / Hürriyet / 2 Şubat 2017)

Başbakan Yardımcısı Canikli de partili arkadaşlarına YÖK’ten listenin yeniden değerlendirilmesinin isteneceğini söyledi.

Sadece AKP’li bakanlar ve milletvekilleri mi, yandaş yazarlar da, AKP çizgisindeki sendikacılar da  kararnameyle görevden alınan akademisyenlerin listesine tepkiliydiler.

Kimi “Abdestinden şüphe edilmeyen isimler var” diyordu.

Hatta içlerinde bu listeyi “FETÖ”cülerin yaptığını iddia edecek kıvama gelmiş olanlar bile bulunuyordu:

“Uyarıyorum, üç FETÖ’cü dilekçe veriyor! Rektör ihraç ediyor! Olmaz! Sinsi bir tezgah var! Referandum darbesi bu! Müdahale edilmeli!”

“Küçük”lü büyüklü bütün yandaş kalemler bu işte bir tezgah olduğunu düşünüyordu. Kimi “provokasyon” olduğunu söylüyordu, kimi “listeden AKP’nin haberi yok” diyordu.

AKP Grup Yönetim Kurulu üyeleri, Başbakan Yardımcısı Canikli, yandaş sendikacılar, yandaş yazarlar şimdi niye sus pus biliyor musunuz? Çünkü Erdoğan alayını “açığa” düşürdü.

Önceki gün uçağına aldığı gazetecilere KHK ile atılan akademisyenlerle ilgili olarak yaptığı açıklamayla bütün hepsini boşluğa fırlattı:

“İşlenen suçlardan dolayı eğer siyasetçiler, bürokratlar, teknokratlar bedel ödüyorsa profesör, doçent veya doktor olanlar bedel ödemeyecekler mi? Kusura bakmasınlar, ülkemin bölünmesine yol açacak işler içindeyseler; FETÖ, PKK gibi terör örgütleriyle iltisaklıysalar elbette bir bedel ödemek durumundadırlar. Öyle bir durumda yasal olarak ne gerekiyorsa yapılır. Bundan dolayı kimse rahatsız olmasın.”

Dedik ya, referandum tarihi yaklaştıkça “açığa” düşenlerin sayısında inanılmaz artışlar olacak. Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan kendi kendini bile “açığa” düşürecek.

Nitekim oldu da.

Anayasanın bu şekilde değiştirilmesine karşı olanlar başından beri itiraz ediyorlar, “Bu getirilen tek adam rejiimidir” diye.

AKP’li bakanlar, parti sözcüleri, yandaş yazarlar, sendikacılar, iktidar kadrosundan televizyon tartışmalarında boy gösteren adı sanı duyulmamış “uzman”lar, hatta genel merkezi destekleyen MHP’li vekiller bile “Bu bir rejim değişikliği değil, sistem değişikliğidir. Buna ‘tek adam rejimi’ demek yalan söylemektir” diye yırtınıyorlar.

Hatta bundan bir ay önce Erdoğan da kızıyordu muhaliflere “Tek adam, tek adam diyorlar ya” diyerek tepki veriyordu. Ancak önceki gün öyle birşey söyledi ki sonunda kendi kendini bile “açığa” düşürdü:

“Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın yetkileri de tek elde toplanacak.”

Eyyy hükümetteki ya da partideki koltuğuna sıkı sıkıya sarılmış AKP’liler, eyyy yandaş kalemler, eyyy AKP’nin yanında son kalan “liberal düşünürler”, eyyy Bahçeli’nin peşine takılıp giden MHP’liler, eyyy Cumhurbaşkanının gözüne girip kolayından rektör olmayı bekleyen akademişyenler!

Bugüne kadar anlamadıysanız artık bundan sonra anlayın arkadaşlar.

Erdoğan sizin bildiğiniz gibi değil!

Bu haber 622 kere okundu
  • Bu haberi paylaşın:
UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.
Kategorisindeki Diğer Haberler
Dersim İnşa Kongresi (DİK) dahil Avrupa'daki 8 sivil toplum kurumları, ..