Bugün Dünya Anadili Günü. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 1999 yılında aldığı kararla bu günün ilan edilmesi ardından dünyada dillerin durumu, daha iyiye gitmedi. Halihazırda yerküredeki 6 binden fazla dilin 2 bin 500’ü yok olma tehlikesiyle yüz yüze. Gerekli önlemler alınmadığı takdirde 21. yüzyıl, insanlığın konuştuğu dillerin yüzde 90’ından fazlasının ölüm yüzyılı olacak.
Dilde tekleşme...
Dillerin yok olması ve “tekleşme”, totaliter düşünce sistemlerinin ve global kapitalizmin arzusu olabilir; fakat birçok düşünür, insanevlâdının özgünlüklerini yitirdikçe daha fazla hapsolduğunu, doğayla bağını yitirdiğini ve mekanikleştiğini tespit ediyor. Bir dilin yok olması, aslında bir toplumun doğal köklerinden uzaklaşmasının son kertesi olarak gerçekleşiyor. O andan sonra toplum, “düşürüldüğü” yerden kaldırılabilir olmaktan çoktan uzaklaşmış oluyor.
Kurmancî ve Kirmanckî
Coğrafyamız, Dünya Anadili Günü’nün kapsamı açısından en ilgi çekici mekânlardan biri olmayı sürdürüyor. Kürtçe, varlık-yokluk savaşını siyasal mücadele eliyle kazandı; fakat Kürdistan’ın kuzeyinde hâlâ bir statüye sahip değil. Kirmanckî lehçesi, Özgürlük Mücadelesi’nin hamleleriyle giderek artan çalışmalara rağmen halen yaşam mücadelesi veriyor ve kısa vadede daha fazlasına ihtiyaç duyuyor.
AKP yönetimindeki Türk devletinin Kürt soykırımının son hamlesi başlamadan önce Kürtler, devletten beklemeden, kendi olanakları ve mücadeleleriyle okullar, kreşler, kurslar ve dil merkezleri kurdu. Bunların tamamı OHAL KHK’leriyle kapatıldı. Sadece çocuklara yönelik Kürtçe çalışmalar yapan kreşler Türkçeleştirildi; televizyon kanalları karartıldı. Türk devleti, geleneksel reflekslerini bir kez daha ayyuka çıkardı: Kürtçe’nin hiçbir formuna izin verilmeyecekti.
Lazca, Hemşince, Süryanice...
Plan halen sürüyor; fakat Kürtçe, direnmeyi sürdürüyor. Öldürülebilecek evreyi çoktan geçtiği de artık herkesin ortak görüşü. Kürtçe’nin dışındaki diğer sömürge diller içinse durum oldukça karanlık. Lazca, Hemşince, Süryanice ve Çerkesçe kelimeler duymak, oldukça zor. Türkiye sınırları içinde yaşayan Arapların son nesli, dillerinden uzaklaşıyor, birçoğu anadilini hiç bilmiyor. Türk devlet zulmü altındaki topraklar, adeta bir diller mezarlığına dönüşüyor.
UNESCO’ya göre Türkiye’de 18 dil kaybolma tehlikesiyle yüz yüze. Bu, 100 yıl içinde bu dilleri konuşacak tek bir çocuk bile kalmayacağı anlamına geliyor. Bu diller ise şöyle sıralanıyor: Abhazca, Adigece, Kabartayca/Çerkesçe, Kürtçe’nin Kirmanckî lehçesi, Abhazca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romanca, Süryanice, Batı Ermenicesi, Gagauzca. Ladino, Turoyo ve Hertevin.
Poolitika