Astana toplantısının sonucuna, hazırlanan Suriye anayasası taslağına ve Rus yönetiminin PYD’yi Moskova’ya davet etmesine bakarak Rusya’nın bir adım öne geçmiş olmasının Rojava için pek de korkulacak bir durum olmadığı anlaşıldı. Sanırım Ruslar burada bir kaç noktaya dikkat etti. Birincisi Türk devletinin Kürt düşmanlığına ve radikal İslamcı entrikalarına yatmanın Rusya için pek bir faydasının olmayacağı düşünüldü. İkincisi, Suriye ne kadar Rusya’nınsa, Kürt ittifağı gereği bir miktar da Amerika’nın olduğu gerçeğine saygı gösterildi. Üçüncüsü, Suriye’deki nihai çözümün Rus Amerikan görüşmelerinde şekilleneceği göz ardı edilmedi.
Bir kere Rusya ve Amerika’nın ortaklaşa müdahil oldukları bir alanda ve bir ülkede Kürtler aleyhine büyük kararların çıkmasını beklememek lazım. Bunun hem mantığı, bir hukuku ve hem de “büyük ülke” şerefiyle bağdaşan bir yanı olmaz. Suriye’de Kürtleri harcayacak bir Amerikan ve Rus çözümü olmaz. Bu konuda rahat olduğumu belirtmek istiyorum. Her iki büyük ülke Suriye’de çözümü tartışırken konu gelip Kürt haklarına dayanır ve her iki ülke yönetiminin de kendi ülkelerindeki federasyon ve federe devlet yapılarından dolayı Kürt hak ve özgürlükleri konusunda kompleksleri olmayacaktır.
Rusya’ya yönelik eleştirilerimizin temeli biraz geçmişe dayanıyor.
Suriye konusunda Trump’un poltikasını herkes merak ediyor. Ancak elimizde bulunan iki veri Trump’un Suriye politikasına ait önemli ip uçları sunuyor. Trump, radikal İslam’dan nefret ediyor ve Amerika’nın elinde Türk devletinin radikal İslamı desteklediğine dair yeterli bilgi ve belge var. İkincisi Trump, Kürt hayranı olduğunu dile getirmişti. Kürtlere hayranlığı da karada IŞİD’e karşı en etkili mücadeleyi Kürtlerin vermiş olmasındandı.
Dahası, Amerika’nın Suriye’de Kürt bölgesi dışında bir geleceği ve görevlilerini konumlandıracağı bir bölge yok.
Herhalde Amerika durduk yerde Suriye’yi ve Rojava’yı terk etmez. Ben böyle bir Amerika tanımıyorum.
O gün, yıllar sonra bir Türk televizyon kanalı izledim. Daha sağlıklı yaşamak ve sağlıklı bir düşünce sistemine sahip olmak için Türk televizyonu izlemiyorum. Başka bir kanal ararken, İsviçre belediyesinin her kültürden bir kanalı yayına dahil etmiş olmasının kurbanı olarak TRT Türk ile karşılaştım ve karşılaştığımda da kendini her dönemin iktidarlarına teslim etmiş basın üç kağıtçılığının en üç kağıtçı iki şahsiyetinin tartışma programına denk geldim.
Erdoğan’ın “El Babap’ta daha derinlere gitmeyin!” sözünü tartışıyorlardı.
İnsan ancak bu kadar kör ve yalaka olabilir. Erdoğan’ın bu sözüne öyle büyük anlamlar yüklüyorlardı ki, güya Erdoğan, “El Bab’ın mahale derinliklerine dalmayın, oyalanmayın, daha aşağıya, Minbic ve Rakka’ya yönelin,” demişmiş. Sanki Tanrı konuşuyor.
Erdoğan “lan Bilal, evdeki paraları kaçır, operasyon var,” demişti.
Muhtarlar toplantısında da “çobanım” demişti.
Bunları da yorumlasalardı bari.
Yanlış ve yalaka düşünce satarak geçinen ne çok kişi var Türkiye’de. Bir kere Türkiye El Bab’ta tıkandı kaldı. İlerleyemiyor, Erdoğan bu nedenle daha derinlere inmeyin diyor. Daha derinlere inmeyi denese bu sefer Suriye ordusu ile karşı karşıya gelecek ki, Türk ordusunun Suriye ordusu karşısında zerre kadar şansı yok. Üstelik bu savaşta Suriye’nin arkasında büyük devletler var. Türkiye’nin arkasında kim var? Hiç... Amerika baştan uyarmış, Rakka’ya doğru inme diye.
O gün Trump Suriye’de “tampon bölge” hazırlığı talimatı verdi Pentegon’a. Şu anda herkesi kara kara düşündüren bu konu.
Trump tampon bölge derken nereyei kast etti? Kürt bölgesini mi yoksa şu anda Türklerin elinde olan bölgeyi mi?
Kürtler için de can alıcı soru bu?
Trump, tampon bölge olarak Suriye Kürdistan’ını seçecekse Türk devletine ve ordusuna çok çok geçmiş olsun . Orası artık Amerika kadar korunaklı olur ve Rojava’dan yeni bir Kürdistan doğar. Tıpkı Güney Kürdistan gibi...
Trump eğer tampon bölge olarak Türkiye’nin hakim olduğu alanı düşünüyorsa Türk devletine ve ordusuna yine geçmiş olsun. Çünkü tampon bölge ilan edilecek yer için Türklerden ilk istenecek şey, işgal ordularını geri çekmesi olacaktır.
“Cellat uyandı yatağından bir gece
‘Tanrım,’ dedi ‘Bu ne zor bilmece’
Öldürdükçe çoğalıyor adamlar
Ben tükenmekteyim öldürdükçe...”
Demiş şair ve Türk devleti için söylemiş.
Dişlerimi sıkarak, kan ter içinde programı biraz daha izledim. Basın üç kağıtçılığının en üç kağıtçı iki adamı bu sefer Erdoğan’ın Suriye poltikasında ne kadar şahin, ne kadar öngörülü, ne kadar etkin ve ne kadar kök söktürücü olduğunu konuşuyorlardı. Hızını alamayan birisi, “Erdoğan Amerika’ya restini çekti ve sen benim poltikama yatmazsan ben de Suriye’de Ruslarla olurum dedi,” diyor. Erdoğan’ın Ruslara ilticasını böyle değerlendiren adama, “Suriye’de Rusya ve Amerika anlaştığı zaman siz ne olacaksınız” diye soramadan tık diye televizyonu kapattım ve ancak yarım saatte kendime gelebildim.
Dün Kremlin açıklama yaptı, “Trump ve Putin Suriye konusunda anlaştı,” diye.
Trump’un “tampon bölge” isteği, Rusya ve Amerika arasındaki anlaşma Suriye düğümünü çözecek ve bunun Türkiye’ye yansıması "yeni bir Türkiye nasıl kurulur ve burada Kürt hakları nasıl formüle edilir"le noktalanacak.
Kimse kaçamaz bu çağın yargısından, hele cinayet ve soykırım suçlusu Türk devleti asla...
Hasan Bildirici / Rojewakurdistan