Batı dünyası kendi eliyle yarattığı terör canavarının pençesinde adeta kıvrandı. Ortadoğu coğrafyası dünyanın egemen güçlerinin vekaleten yer aldığı savaşın cenderesinde adeta hayalet devletlere dönüştü. İstikrarsızlık adeta bölgenin kaderi haline getirildi. Bölge üzerinde oynanan kirli oyunlarda halklar ve farklı inançlar birbirine karşı düşmanlaştırıldı.
Elbette bu karanlık tabloyu değiştirmek isteyen güçler de var. Ancak hala etkin olmaktan uzaklar. Bölgede bir model olmaya aday, sonradan Demokratik Suriye olarak değiştirilen Rojava modeli; halklar lehine ortaya çıkan tek umut kapısı olurken; başta Türkiye olmak üzere bölgenin efendisi olmak isteyen sömürgeci, işgalci güçler, savaş hamleleri yaparak bu demokratik modeli gelişmeden boğmak için harekete geçmiş görünüyorlar.
Türkiye’nin son bir yılda ortaya koyduğu iç ve dış siyaset ve bölge politikası Kürt halkının yaşadığı her alanda yaşanan her türlü demokratik gelişmeyi boğmak üzerine oturtulmuş görünmektedir. Türkiye İttifaklarını anti-Kürt siyaset üzerine kuruyor ve bölgenin yeniden dizaynında Kürtlerin yer alamaması için elinden geleni ardına koymuyor. Bunun için düne kadar baş düşman gördükleriyle bugün ittifak yapmakta beis görmüyor. Ancak iyi bir gözlemci bölgenin yeniden dizayn edilmesinde Kürtlerin olmadığı bir formülün gerçekçi olmayacağını çok iyi görebilir.
Elbette bölgenin demokratik güçleri Türkiye ve öteki sömürgeci Kürt düşmanlarının planlarına karşı yeni hamleler yaparak cevap vereceklerdir. Hiç kimse boynunu giyotine uzatarak ölümü beklemeyecektir. Başta Kürt halkı olmak üzere bölgenin ve Türkiye’nin demokratik güçleri, yönetemez duruma gelen ve iktidarını sürdürmek için her gün biraz daha savaş batağına saplanan Erdoğan diktatörlüğüne son verecek hamleleri yapmanın hesaplarını yapacaklardır.
Öte yandan; Halep sonrasında, bugüne kadar vekaleten süren savaşın artık esas savaş güçlerini doğrudan doğruya karşı karşıya getireceğini söyleyebiliriz. Zaten Türkiye, İran ve Rusya son ittifakla doğrudan savaştalar. Şimdi sıra ABD başta olmak üzere batılı güçlerde.
Türkiye’de 2016
Türkiye 2016’ya bombalı eylemlerin gölgesinde girdi. 12 Ocak 2016’da İstanbul Sultanahmet’te IŞİD tarafından düzenlenen intihar saldırısında 11 Alman turist öldü.
14 Ocak 2016’da Diyarbakır Çınar Emniyet Müdürlüğü ve lojmanlarına bombalı araçla saldırı düzenlendi. Saldırıda 6 kişi öldü. Devlet saldırının faillerinin 15 Nisan’da Silvan’daki bir operasyonda savaş uçaklarıyla yapılan bombardımanda öldürüldüğü iddia etti, ancak faillerin isimleri hala açıklanmadı.
17 Şubat 2016’da, Ankara’da Genelkurmay servislerine bombalı araçla saldırı oldu, 28 kişi öldü. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, saldırının failinin Suriye’nin Haseke ili doğumlu olan Salih Neccar olduğunu ve saldırıyı YPG’nin düzenlediğini açıkladı. Ancak sonra saldırıyı TAK üstlendi ve saldırganın “Zınar Raperin” kod adlı Abdülbaki Sömer olduğu ortaya çıktı.
Ankara’da Kızılay, Güvenpark’ta 13 Mart 2016’da iki intihar eylemcisi bombalı araçla saldırı düzenledi. Saldırıda 35 kişi ve 2 eylemci öldü. Saldırı Başbakanlık merkez binası, Milli Eğitim ve Adalet bakanlıklarına yaklaşık 100 metre mesafede, Atatürk Bulvarı üzerinde otobüs durakları ve metro çıkışının olduğu yerde gerçekleştirildi.
19 Mart 2016’da İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde IŞİD İsrailli turistleri hedef aldı. Saldırıda biri saldırgan 5 kişi öldü. Saldırganın “terör nitelikli kayıp şahıs” olarak aranan 1992 Gaziantep doğumlu IŞİD üyesi Mehmet Öztürk olduğu ortaya çıktı.
Bursa’da Ulu Cami’nin batı kapısında 27 Nisan 2016’daki intihar saldırısında eylemci öldü, 13 kişi de yaralandı.
Hendekler kazıldığı bahanesiyle AKP ve Erdoğan’ın emriyle Diyarbakır’ın Sur ilçesinde 2 Aralık’ta operasyonlara başlandı ve 5 mahallede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Operasyon ve sokağa çıkma yasakları 9 Mart’a kadar sürdü. Tarihi eserlerinde bulunduğu mahalleler harabeye döndü, çatışmalarda 71 polis ve askerin öldüğü açıklanırken, çoğunluğu sivil yüzü aşkın insan katledildi.
Aynı gerekçelerle 15 Aralık 2015’te Cizre’de operasyonlar başlatıldı. Operasyonlar 11 Şubat 2016’da bitti. Devlet Operasyonlarda 597 PKK’li öldürüldüğünü açıklarken, bu sayının abartma olduğu ve ölenlerin çoğunun siviller olduğu sonradan ortaya çıkacaktı. Bunların arasında bir bodrumda mahsur kalan yaralıların durumu kamuoyuna yansımıştı. Ambulanslarla alınması girişimleri boşa çıkan bodrumdaki 30’u aşkın kişi öldürüldü. Çatışmalar sırasında vurulan ve cesetleri günlerce sokak ortasında kalan sivillerin durumu da yargıya yansıdı. Operasyonların son bulmasının ardından ilçeye girmesine izin verilmeyen HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, Cizre’de 140 civarında sivilin cenazesinin bulunduğunu, 120’sinin teşhis edilemeyecek durumda bulunduğunu açıklamıştı.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde 14 Mart’ta başlatılan operasyonlar 3 Haziran’da sona erdi. Yine iki taraftan ve sivillerden yüzlerce ölü vardı. Aynı tarihler arasında Şırnak’ta düzenlenen operasyon 3 Haziran’da bitti ve asker, polis, gerillanın yanında onlarca ivil hayatını kaybetti.
Yüksekova’da da 13 Mart-20 Nisan tarihleri arasında çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları yaşandı. Şehir baştan aşağı yıkıntı kent haline getirildi. Ancak direniş sürdü ve halen sürmekte.
Yukarıda adı geçen Kuzey Kürdistan ilçelerindeki operasyonlar sırasında pervasızca süren devlet saldırıları sonrası halkın yaşamı kabusa döndü. Kentlerin sokaklarında savaşlarda İnsanlar evlerini terk etmek zorunda kaldı, terk edemeyenler evlerinden dışarı çıkamadılar. Eğitim öğretim, tüm yaşam durdu.
Savaşı sürdürmede başarısız olan Davutoğlu istifa ettirildi ve AK Parti’nin Mayıs ayında yapılan Olağanüstü Genel Kurul’unda Genel Başkan seçilen Binali Yıldırım’a hükümeti kurma görevi verildi.
Türkiye, 15 Temmuz gecesi, çok tartışma götürecek bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldı. Bu darbeden sonra Erdoğan yaptığı bir açıklamada “bu bize Allah’ın bir lütfudur” dedi. FETÖ’cüleri tasfiye ediyoruz adı altında on binlerce tutuklama, yüzbinlerce açığa alma ile devlet içinde büyük bir AKP operasyonu yapıldı. Erdoğan liderliğinde AKP devleti görevden el çektirilen kadroların yerlerine kendi adamlarını yerleştirdi. Bunu yaparken MHP ve CHP’nin desteğini de yanına aldı. Sokaklara sürülen yığınlar ‘’milli irade ayağa kalktı’’ diye desteklendi ve yüzlerce insanın ölümüne sebep olundu.
15 Temmuz operasyonu ile prestiji yere çakılan Türk Silahlı Kuvvetleri özel birliklerince 24 Ağustos sabahı Suriye’nin Cerablus bölgesini IŞİD teröründen temizlemek bahanesiyle Rojava Kürdistan’ını işgal hareketine başladı. Bugüne kadar süren bu operasyon El Bab’ta çakıldı kaldı.
15 Temmuz’un en büyük sonuçlarından biri ülkede olağanüstü hal ilan edilmesidir. İkincisi TBMM’nin oyun dışına itilerek, ülkenin Kanun Hükmünde Kararname(KHK)lerle yönetilir hale gelmesidir.
Türkiye için 2016 yılı bombalamalarla başladı ve aynı şekilde bitti.
Katliam politikası katliam doğurdu. Savaşın yıkım gücü yılın son ayında kendini bir kez daha gösterdi. Beşiktaş Bursaspor maçından bir saat sonra, Vodafone Arena yakınlarında sonradan TAK tarafından üstlenilen çifte canlı bomba eyleminde 45 kişi hayatını kaybetti. Bir hafta sonra Kayseri’de Kürdistan’daki savaşın eylem gücü olan Komando Tugayı mensuplarına yönelik intihar eylemi gerçekleşti. Bombalı araçla gerçekleştirilen saldırıda 14 askerin öldüğü açıklandı.
2016’nın en önemli olaylarından biri de elbette HDP eş başkanları ve 11 milletvekilinin tutuklanmasıdır. AKP diktası bir siyasal parti olan HDP’yi hedef tahtasına koyarak savaşı ile Kürt sorununu çözeceği hayaline bir kez daha kapıldı.
Yine 2016 yılında gazeteciler, akademisyenler tutuklandı. Muhalif TV kanalları bir bir karartıldı. Tek millet, tek devlet, tek bayrak sloganının yanına bir de tek basın, tek ses eklendi.
Dünya’da 2016
Savaşlar, çatışmalar, siyasi krizler, seçimler, terör saldırıları, kazalar ve doğal afetler, 2016’da da dünya gündemini meşgul etti.
Suriye’de devam eden vekalet savaşı nedeniyle yaşanan insani kriz, ABD’deki başkanlık seçimi, İngiltere’nin AB’den çıkma kararı, 2016’ya damgasını vuran olaylar arasında ilk sıralarda yer aldı. Yine son olarak Halep kentinin Esad güçleri tarafından kontrol altına alınması Suriye’de savaşın seyrini değiştirebilecek bir olay olarak tarihe not edildi.
Birçok ülkede devlet başkanlığı ve genel seçimler yapıldı. ABD’de yapılan seçim, Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump’ın zaferiyle sonuçlanırken, Myanmar’da 50 yıllık askeri yönetimin ardından ilk kez sivil aday Htin Kyaw, devlet başkanı seçildi, Tayvan’daki seçimi kazanan Tsai Ing-wen ülkenin ilk kadın lideri oldu. Filipinler’deki devlet başkanlığı seçimini ise Rodrigo Duterte kazandı.
2016’da hayata veda edenler arasında Küba devriminin efsanevi lideri ve eski Devlet Başkanı Fidel Castro, Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov, eski İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, Tayland Kralı Bhumibol Adulyadej, Yunanistan’ın eski cumhurbaşkanlarından Konstantinos Stefanopulos, , Amerikalı efsanevi boksör, eski ağır sıklet dünya şampiyonu Muhammed Ali, ünlü İtalyan yazar Umberto Eco yer aldı.
Belçika’nın başkenti Brüksel’de 22 Mart’ta Zaventem Havalimanı’nda ve Maelbeek metro istasyonunda üç ayrı terör saldırısı düzenlendi. 32 kişinin hayatını kaybettiği, 270 kişinin yaralandığı saldırıları terör örgütü IŞİD üstlendi. Belçika’da 3 gün yas ilan edilirken, Belçika polisi saldırıların kardeş intihar bombacıları Halid ve İbrahim El Bakraoui tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı.
Hollanda’nın Lahey kentindeki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY), Bosnalı Sırpların eski lideri Radovan Karadzic hakkında “soykırım”, “insanlığa karşı suç işlemek” ve “savaş kurallarını ihlal etmek” suçlarından 40 yıl hapis cezası verdi.
Kuzey Kore’nin hidrojen bombası denemesi, ABD Başkanı Barack Obama’nın Küba’ya yaptığı tarihi ziyaret ve Türkiye-AB zirvesi de yılın ilk üç ayında dikkati çeken gelişmeler arasında yer aldı.
Yılın ikinci çeyreğine Birleşik Krallık’ın (İngiltere’nin) Avrupa Birliği’nden (AB) çıkma kararı damgasını vurdu. Yapılan referandumda halkın yüzde 52’sinin AB üyeliğinden çıkması için oy vermesinin ardından Başbakan David Cameron, görevini bıraktı.
Fransa’da kamyonla düzenlenen terör saldırısı, Almanya’nın Münih kentindeki bir alışveriş merkezinde yapılan saldırı, İtalya’daki deprem, Kolombiya’daki barış süreci, Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff’in azledilmesi ve Bangladeş’te Cemaat-i İslami Partisi Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Mir Kasım Ali’nin idam edilmesi, 2016’nın Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında dünya gündeminin en önemli gelişmeleri arasında yer aldı.
Solar Impulse 2, yolculuğunu Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dabi’de tamamlayarak dünyanın çevresini sadece güneş enerjisi kullanarak kateden ilk uçak olarak tarihe geçti.
Yılın dördüncü çeyreğine Suriye’nin Halep kentinde yaşananlar, kentin İran ve Rusya’nın desteği ile rejim güçlerinin eline geçmesi ve ünlü iş adamı Donald Trump’ın ABD’nin yeni başkanı seçilmesi damgasını vurdu.
Yılın en önemli gündemlerinden birisi de Kolombiya’da hükümet güçleri ile FARC gerillaları arasında varılan barış anlaşmasının yapılan referandumda reddedilmesi oldu. Ancak Kolombiya Hükümeti ve FARC buna rağmen görüşmelere devam ediyor ve geçtiğimiz günlerde savaş suçu işlememiş FARC gerillaları için af yasası Mecliste ve Senatoda kabul edildi.
Geçirdiğimiz karanlık bir yılın ardında yine de geleceğe umutla bakmak istiyoruz elbette. İnsanlık var olduğu müddetçe bütün yaşanmışlıklara rağmen, geleceğe umutla bakmakla yükümlüyüz.
Çünkü umudun bittiği yerde yaşam biter, insanlık biter. Bizler yaşama tutunarak, umudu koruyarak, ancak zulme karşı direnişi örgütleyerek geleceğimizi kazanabiliriz.
2017’ye bu temenni ve dileklerle merhaba…